|
Hat: Mushaftan mimariye

Kur’ân’ın mushaf olarak, yeryüzünün İslam’a açması maksadıyla çoğaltılması, mesaj ve fetih yoluyla dine hizmet anlamında o günkü hattatları kuşatan büyük bir sevinç ve gayretle ilişkilendirilebilir. Mushaf yazımından bir sanat tarzı olarak Hüsn-i hata geçilme sürecinde de yine bu sanatın temelinde sevgiden başka bir şey bulunamaz.

Buradan, Sahra merkezli sanat arayışımızda, “Sanat sevgiye dahildir” diyerek yola çıkışımızı hatırlatarak, Hüsn-i hat için asıl şimdi sevgi planında kimi tespitleri yapmamız gerekir. Ancak, önceki yazımızda mesaj ve fetih kelimeleri üzerinde durmuşken, İslam sanatının ilk programı olarak Sahra’da, “yazının mushaftan hareketle mimaride, ayet metni ve seyr nesnesi olarak çifte bir görünürlükle” nazarlara sunulmasındaki maksadı çerçevelememiz gerekir. Çünkü İslam’ın, öncesinde Yahudiliğin ve Hristiyanlığın mekanı olan Kudüs’teki hakimiyeti, hem başlı başına büyük bir iddiadır, hem de buradaki varlığının Musevî ve İsevî şeriatlarla farkının çok açık bir beyanıdır.

Bu yargımızı, Kubbetü’s-Sahra’ya işlenen ayetler üzerinden temellendirebilmek için, ilgili ayetlerin meallerini zikretmek zorundayız:

Sahra’da ikinci galerinin orta sekizgeninin frizinde, mozaik Kûfî hatlı yazı kuşağında,

-Besmele,

-Kelime-i Tevhid,

-Peygamber Efendimiz’e salavat,

-Ahzâb sûresinin, “Allah ve melekleri, Peygamber’e çok salavât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salavât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” mealindeki 56. ayeti,

-İsrâ sûresinin, “Çocuk edinmeyen, hakimiyette ortağı bulunmayan, âcizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah’a hamd olsun de ve tekbir getirerek O’nun şanını yücelt!” mealindeki 111. âyeti,

-“De ki; O Allah bir tektir. Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir). O doğurmadı ve doğurulmadı. O’na bir denk de olmadı.” mealindeki İhlâs sûresi,

-Binanın yapımıyla ilgili kitabe, yer almaktadır.

İç frizde ise,

-Hz. İsa’ya salat ile teslisi ve dolayısıyla Hristiyanlıktaki en temel yanlışı haber veren, Âl-i İmrân sûresinin, “Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmişlerdir. Evet) mutlak güç ve hikmet sahibi Allah’tan başka ilâh yoktur. Allah nezdinde hak din İslâm’dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur.”; “Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O’na kulluk edin. İşte bu doğru yoldur.” mealindeki 18-19 ve 51. ayetleri,

-Nisâ sûresinin, “Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesîh, ancak Allah’ın resûlüdür, (o) Allah’ın, Meryem’e ulaştırdığı ‘kün: Ol’ kelimesi(nin eseri)dir, O’ndan bir ruhtur. (O’nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur). Şu halde Allah’a ve peygamberlerine iman edin. ‘(Tanrı) üçtür’ demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah’tır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter. Ne Mesîh ve ne de Allah’a yakın melekler, Allah’ın kulu olmaktan geri dururlar. O’na kulluktan geri durup büyüklenen kimselerin hepsini (Allah) yakında huzuruna toplayacaktır.” mealindeki 171-172. âyetleri, yer almaktadır.

-Sahra’nın dışında ise kubbe kasnağında, sülüs hatla İsrâ sûresi,

-Bina siperliğindeki çini yazı kuşağında ise, 1876 yılında Hattat Mehmed Şefik tarafından sülüs hatla yazılmış Yâsîn sûresinin tamamı bulunmaktadır.

Bunlardan bakıldığında, Sahra’ya uygulanan hatlarda, İslam’ın müstakil bir şeriat olduğu vurgulanırken, aynı zamanda önceki dinlerle İslam arasında Tanrı anlayışındaki derin fark pekiştirilmektedir.

Öte yandan, Yahudi peygamberlerle, Hz. İsa, varlıklarına iman zorunluluğuyla İslam’ın içine çekilirlerken, onlar hakkında, kendilerine verilmiş kitapların tahrifi yoluyla adlarına oluşturulmuş kötü zanlar ve yanlış nitelemeler de tashih edilmekte ve o dinlerin mensuplarından hakikate tabi olmaları istenmektedir.

Dıştaki İsrâ sûresiyle, Musevî on iki emrin iki emir ilavesiyle aşıldığı gösterilmektedir.

Geç dönemde yazılan Yâsîn sûresiyle de, Peygamberimiz’in hicrete çıkarken, kafirlerin nazarlarından korunmak için okuduğu sure olması bakımından, Sahra’nın da bu yolla korunması talebi öne çıkarılmış gibidir.

#Hat
#Sanat
#Mushaf
3 yıl önce
Hat: Mushaftan mimariye
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler