Her edebi dergi bir binadır. Edebi türler orada, bir yapıyı oluşturan malzemeler gibi, hem müstakil hem de binanın toplamına dahil oluşları bakımından önem taşırlar. Bu bağlamda, türler, edebi dergide bir binanın temelini, duvarlarını, pencerelerini, çatısını, süslemelerini... temsilen dergiye ayrı ayrı katılır ama neticede hep birlikte oluştururlar.
Bu benzerlik, bize bir binadaki yapısal kusurlar esasında, dergideki kusurlardan da bahsetme hakkı verir. Örneğin dergide yer alan şiirler doğrudan onun güzelliğini belirlerken, öyküler de temelinin sağlamlığına denk düşer, zira dildeki yetkinlik bir edebi derginin temelidir.
Bunlardan hareketle, ilk sayısıyla ilk binasını inşa etmiş bulunan Muhit dergisindeki beş öyküye yakından bakalım:
’teki ilk öykü
’a aittir.
başlığını taşıyan bu öykünün
, ilk paragrafındaki “Son günlerde rüya ile uyanıklık hali iç içe geçiyor, güçlükle uyanıyordu” cümlesiyle, bitiş cümlesi olan “Gözlerini açtı.” arasında atıyor. Diğer bir söyleyişle zikrettiğimiz ilk cümlelerden, son cümleye kadar anlatılanların ne kadarının
, ne kadarının
isabet ettiğini bilmeyişimiz, öyküyü peşinen bu durumuyla
(ilginç de diyebiliriz) hale getirmekle kalmayıp, sanat eylemine yakışan bir artistik buluş olarak öykücünün çabasını (yazma eylemini de) tek başına değerli kılıyor.
Yakaza halinde, ona tabi olan ya da onun içkin olduğu durumlarda bir karışıklığın olması (örneğin, olaylarda üst üste binmeler, birinin diğerince perdelenmesi) doğal sayılacağından, bunun öykü kahramanının yaşadığı hallere yansıması (hatta doğrudan onun -anlatılan- hallerinden kaynaklanması) da mümkündür.
Bu cihetle, öykü kahramanının (ya da onu anlatan olarak öykücünün kendisinin),
’ın
’ını okumuş ve ondan aşırı şekilde etkilenerek uykuya dalmış olma, uyanır uyanmaz da anlatmaya (yazmaya) başlama ihtimalini gözeterek, Büyük Adalı, Akademiden emekli, çok uğraştığı halde “Resimde her şeyi denemiş, onca derin bilgisine rağmen kendine ait bir dünya yaratamamış” bir ressamın başından geçenleri ve onun sanata dair özel dikkatlerini nakletmemiz gerekmiyor.
Ama değil mi ki, bu bir öyküdür, bir dil ürünüdür ki, bu zaviyeden bakmamız gerekiyor:
Herşeyden önce
. Çünkü öykünün hiçbir yerinde türkü (onu ima eden bir şey) bulunmuyor, ama
’tan “
” Matthaus passionundan mülhem hissedilir bir
ile, “Renk ve çizgilerle bir ada ağıdı besteleme” niyeti bulunuyor.
Bu bana, anlatılan kişi adalı olsa da, anlatacının
olabileceğini düşündürdü ki bu manada, adaya dair gözlemlerden fışkıran
de orada mukim olan birinden değil, ancak şu ya da bu nedenle oraya gelmiş birinden sadır olabilirdi.
Öte yandan Tosun’un “insanlar” kelimesiyle, ciddi bir sorunu olduğu görülüyor. Örneğin “Tuvale baktı” ile başlayan paragraf, “Müziğin ezgisi kulaklarına değdikçe içinde bir şeyler uyanıyordu: İnsan çıldırma noktasına gelmeden...” şeklinde sürerken, şu cümlede de, özel hisleri elinin hemen altındaki
değil yine insana aktarmadan edemiyor: “Ateşi, Tanrı’nın gönderdiğini hissediyor içindeki tüm hırsları, arzuları bir bir yaktığını, insanın kendini yitirmeden hakikati bulamayacağını görüyor, bu ateşi bir müjde, arınması, kendini bulması için bir müjde olduğuna inanıyordu.”
Bu cümledeki ifade düşüklüğüne takılmayalım, çünkü öyküde bu, “Tıklım tıklım dolu balık lokantaları”; (balık lokantaları olduklarına göre
olmalılar); “
her gün yeniden, yeniden
” (doğrusu:
olmalıdır); “Kahvaltısını
sonra
resmin”; “
her vuruş alev gibi çıkıyor...” (doğrusu:
olmalıdır) şeklinde, sair ifadelerde de yer alıyor.
Yine yakaza durumlarını paranteze alarak söyleyecek olursak, Tosun’un bu öyküsündeki diğer bir husus da, kahramanın içindeki(ya da yaptığı resimdeki)
bilinerek veya bilinmeyerek, içsel ya da ruhsal bir
gibi veriliyor.
“Yaklaşan
renklerin diliyle haber vermeli, belgelemeli.. Tabloya bakan melodiler işitmeli, renkle ve notaların dünyasında gezinmeli,
, ruh dünyalarında olup bitenleri çoğaltmalıydı” diyor, örneğin. Aslında burada, kanatlanmalı yerine “
” dese daha tutarlı olacakken
bunu, Tosun.
Bu öykü için nihai bir değerlendirme gerekiyor ama bunu
,
,
ve
imzalı öykülere de baktıktan sonra yapalım inşallah.