|
Nifferî’nin Mevâkıf’ından dualar
Abdülcebbâr en-Nifferî
(v. 965-976 arasındaki bir yıl), Irak’ta
Kufe
’ye yakın
Niffer
’de doğmuş,
İskenderiye
’de yaşamış bir mutasavvıftır.
Tasavvuf tarihinde (ve tabâkat kitaplarında) adı geçmeyen, hayatı, ailesi, tahsili konusunda bilgi bulunmayan, şeyhinin kim olduğu bilinmeyen ve kendisi de mürid kabul etmeyen Nifferî’nin,
el-Mevâkıf
ve
el-Muhâtabât
adlarıyla bilinen iki eseri bize ulaşmış, bunlar da, geçmişte Şeyh Muhyiddin tarafından yapılan birkaç alıntı sayesinde maruf olmuştur.

Nifferi’nin az bilinen hayatına ve çok iyi bilinen eserlerine mahsus daha geniş bilgiye erişmek isteyenleri,

Diyanet İslam Ansiklopedisi

’ndeki

Ekrem Demirli

imzalı ilgili maddeye ve

Nurullah Koltaş

tarafından Türkçeye çevrilen

Mevâkıf

’a (Büyüyenay Yayınları, İstanbul 2017) yönlendirerek, yazı başlığımda sabit kalmak istiyorum.

Elbette, Mevâkıf bir dua kitabı, Nifferî de bir duahan değil.

Onun “Beni durdurdu ve bana dedi ki” şeklinde başlayan vakfe kayıtları, tasavvufî nazariyatın demir leblebilerindendir. Nifferî, vecd ile düşündüğü ve aynı şekilde yazdığı için, bizim bunları, bilgi mahsulü olarak (kurgulanmadan) yapılmış dualar olarak okumamız mümkündür ki, şu örnekler de mezkûr teşebbüsümüzün ürünüdür:

1-
Rabbimiz, İzzetine şahit kıldığın şeye beni de şahit kıl. İzzetinin şahitlerine kendiliğimden şahit olamayışım yüzünden beni zillete düçâr etme.
2-
Seni her zikreden şâhit olmaz ve her şâhit de zâkir olmaz. Rabbimiz beni zikrinle şâhit, şahitliğiyle zâkir olanlardan kıl.
3-
Rabbimiz, şayet bende Sen’den gayrısının cazibesi kaldıysa, vakfe yapmamış olurum. Vakfemde senden gayrısını benden boşalt ve sadece Sen’inle doldur.
4-
Rabbimiz, vakfe Sen’in civarındır ama Sen civarın gayrısısın. Beni, Sen’i tenzihte musir kıl ki, civarının gayrısında kaybolmayayım.
5-
Vakfe kendinde zannın bulunmadığı ebedî yakîndir. Beni yakîninle edeplendir ki, zannı zannedecek fikirden uzak olayım.
6-
Vakfe kevn’in ateşidir; marifet ise kevn’in nurudur. Rabbimiz, bana ateşinden nuruna erişme nimetini nasip et ki, cehennem ko(r)kusu amelime sinmesin.
7-
Vakfede sabit kılındığımda konuşmak bana farzındır. Muhatabı sadece Sen olan konuşmamda kelimelerimi nurunla yıka ki, Sen’in şanına layık olmayan bir dille konuşmuş olmayayım.
8-
Rabbimiz bana ilmimi niyet, amellerimi ise ihlâs terazisinde tartma idraki nasip et.
9-
Ey saltanatının zuhuruyla her şeyi kahreden Kahhar! Ey İzzet’inin Ceberutuyla her şeye tesir Eden! Sen, Kendisine ve Sıfatına güç yetirilemeyen Aziz’sin. Ya Rahman ya Rahim! Marifetinde sabit ve Sen’i zikretmeye kuvvetli kıldığın mahlûkatın arasından dilediğinin makamını Huzurunda şerefli kıldığın Rahmetinle Sen’i diliyorum.
10-
Mânâlardan ayrıldığımda Marifetin için müsait olurum. Beni ibareden, lâfızdan, mânâdan arınmış bir dille sana yakarabilenlerden eyle.
11-
Rabbimiz, bana emrettiğinde, emretmen nedeniyle onu yerine getireyim ve bunun ilmini ummayayım. Şayet emrinle, emrinin ilmini umarsam, emrine asi olmuş olurum. Beni San’a asi olmaktan muhafaza buyur.
12-
Yaratılmış her bir şey, kendisi için bir mekândır ve kendisi için bir sınırdır. Sana dua ederken, kalbimi parmaklarının arasına al ki, mekânımda mekânsız, sınırımda sınırsız olabileyim.
13-
Rabbimiz, eğer Sen’inle, bir şey arasında tereddüt edersem, o şeyi Sana denk addetmiş olurum. Beni tereddüde düşenlerden eyleme; beni Sen’de Sen’inle sabit kıl.
14-
Evinin bilgisini Sen’in bir nimetin olarak alabileyim ki, onunla nimetlenebileyim. Evin konusundaki bilgimi artır ki, nimetine karşı nankörlük edemeyeyim.
15-
Rabbimiz, gözlerimi koru ve geri kalan her şeyi Sana bırakmamı nasip et.
16-
Beni zikir yoluyla günahıma rücu ettirme; zira rücu edenin zikriyle tekrar günah işlemiş olurum; günahımın zikri beni onun vecdine ve onun vecdi de beni onun tekrarına çeker ve günahımı zikredersem Seni zikretmekten yoksun kalırım.
17-
Sen’i görmeyen herkesten Sen’i uzaklaştırabilmeyi bana nasip eyle ki, Huzurunda hayat bulayım.
18-
Beni Sana ait kıl. Ben Sana ait olduğumda Seninle kaim olurum; Seninle kaim olduğumda ancak kendime ait olurum.
19-
Rabbimiz, bana Huzurunu, Huzuruna nail olmanın edebiyle birlikte bildir.

Nifferî’nin vakfe metinlerinden, sadece zamirleri değiştirerek ve dua kipini esas alarak naklettiğimiz bu kayıtlar, bilgi mahsulü olmayan dualara yönelmeyi tekrar hatırlatmak içindir.

Duaya durmak bir vecdi yüklenmektir ve dolayısıyla Nifferî’den aktardıklarımız kendi vecdimizin eşiğine birer işarettir.

İşaretlere tabi olarak hacceden her kişi bilmelidir ki, işaretler aşılmak içindir.

#Abdülcebbâr en-Nifferî
#Mevâkıf
#Dua
5 yıl önce
Nifferî’nin Mevâkıf’ından dualar
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?