|
Şeyh Muhyiddin’den seçilmiş sözler
Ekrem Demirli
çevirisiyle
Fütûhât-ı Mekkiyye
’den (FM) seçtiğimiz sözlerin
yedincisini
sunmadan önce, Şeyh Muhyiddin tefekkürüne dair bir parantezi daha açalım.

Şeyh Muhyiddin, Felsefe’nin ve Kelâm’ın içinden değil doğrudan Kur’an’ın ve hadislerin içinden tefekkür eder. Bu manada ilk ve zorunlu teması Peygamber Efendimizledir; onun vahyin muhatabı olarak her bilgiyi ve emri Allah’tan alması, dünyevi ve uhrevi her düşünce, iş ve tutumu Allah’a göre konumlandırması Hazretin paradigmasını / tefekkürünün çerçevesini belirler.

Abdullah Kartal
, “İlahi İsimler Teorisi, Allah-İnsan İlişkisi” adlı çalışmasında (Hayy Kitap, İstanbul 2009) belirttiğimiz hususu şöyle ifade etmiştir:

“..İbnü’l-Arabî, kendi şahsında temerküz ettiğini düşündüğü tasavvufu, İslami ilimlerden meşruiyet talep eden bir disiplin değil, meşruiyetini bizzat Peygamber’den alan ve dolayısıyla onlara meşruiyetini veren üst bir ilim olarak görür.”

Bu ilmin, tasavvufun yani genelde İslam metafiziğinin özelde Şeyh Muhyiddin tefekkürünün, Peygamber Efendimizden kaynaklanmasıyla, önce Allah - İnsan - Peygamber ilişkisinde toplanması ve dolayısıyla ontik düzede ele alınarak açıklanması da zaruriyet arz eder.

Hazretin gerek seçilmiş sözlerini gerekse bizzat metinlerini okurken, mezkur ontik ilginin, diğer bir söyleyişle gizli ya da açık bir şekilde bu esasa tabi olarak sorulan “
İnsan sen nesin ve neden varsın?
” sorusunun önemle gözetilmesi gerekir.

Bunu ana hatlarıyla hatırlattıktan sonra artık sözü Hazretin kendisine bırakabiliriz.

Diyor ki Şeyh Muhyiddin:

“İ
şin formu
, ücretin değerini saklar.” (FM, 12:20)
Kötülük
, nefsin zatında değildir.” (FM, 12:58)
Nefs
in kabul ettiği ilk şey,
eşitlik
ve
adalet
tir. (FM, 12:59)
“Ruhani güçler
duyular
a muhtaçtır. (...) Duyular ise başkasına değil Allah’a muhtaçtır.” (FM, 12:76)
Hatırlanan
şey, ilk bilgiye benzeyen yeni bir bilgidir.
Yenilenme
unutulanın hatırlanmasının verdiği açıklıkta gerçekleşir.” (FM, 12:78)
İmam
, tek başına bir
saf
tır, çünkü o, bir toplamdır ve onun
birliği
toplamın birliğidir. Hak (...) toplamın birliğinde değil, birliğin toplamında saflarda duranlara tecelli eder. Çünkü saftaki şahısların her biri, namazdaki huzuruna, niyetine ve Rabbi hakkındaki bilgisine göre Rabbiyle konuşur ve bunun için Allah’ın birliği toplamında tecelli eder.” (FM, 12:88)
“Allah Tela, sana senden başka
perde
yaratmadı.” (FM, 12:143)
“Hz. Ali:
Perde
kalksaydı, yakînim artmazdı.” (FM, 12:168)
İman
, İslam ile ihsan arasında berzahtır. Bu anlamıyla ihsan, ‘istislam’ demektir.” (FM, 12:189)
Takva
, sonucu nefse zarar verecek şeylerden sakınmaktır.” (FM, 12:215)
Fayda
nın anlamı, bilinene göre amel etmektir.” (FM, 12:225)
“Senin dışındaki alemin tümü
ufuklar
dır ve onlar senin çevrendir.” (FM, 12:311)
Konuşan
, içindeki anlamın anlaşılması için, söz konusu kelimeleri dışta var etmeyi irade edendir.” (FM, 12:333)
“Varlıkta
tekrar
yoktur ki
âdet
olsun! Dolayısıyla âdet haline gelecek şey de yoktur.” (FM, 12:345)
“Halle
dua etmek
, sözle dua etmekten daha hamil bir duadır.” (FM, 12:348)
“Bir şeyin
nur
u kendisini yakmaz.” (FM, 12:349)
“İnsan kendi nefsinde bir şey haline gelecek şekilde bütün
güç
lerini toplarsa,
himmet
dilediği her şeye nüfuz eder.” (12:361)
İbare
ibareyle açıklanır.” (FM, 12:376)
“Allah insanı yapamayacağı bir işle yükümlü tutmaz; yapabileceği ise kendisinde yaratılmış
istida
da bağlıdır.” (FM, 13:14)
“Kulları hakkında her şey Allah katında
bilfiil
dir, O’nun katında
bilkuvve
halinde bir şey yoktur.” (FM, 13:27)
Hâller
olmasaydı a’yan ayrışmayacaktı.” (FM, 13:27)

“Bir hâlin Allah üzerinde hükmünün olması mümkün değildir; hâller üzerinde hüküm sahibi olan Allah’tır. Bu nedenle Allah hâllerde başkalaşır ve hâller O’nun üzerinde başkalaşmaz.” (FM, 13:28)

Hâl
den hâle girmek Allah’ın
ed-Dehr
isminden kaynaklanır.” (FM, 13:30)
Yokluk
bir sebeptir, söz gelişi nispetler yokluktur.” (FM, 13:43)
Eser
nazardan değil, kabiliyetin istidadından meydana gelir.” (FM, 13:51)
Aşırı yakınlık
– tıpkı aşırı uzaklık gibi- bir
perde
dir.” (FM, 13:59)
“Etki (...) işaret ve remizden meydana geldiği gibi, aynı zamanda konuşma da
kelâmın nazmı
ndan meydana gelmiştir.” (FM, 13:61)
Kalem
bizi ibare meydanına çekip götürmüştür.
İbare
dedik, çünkü tarif bazen yazı ve kitabet tarzında olabilirken genelde ve seçkinlerde bakışla da olabilir.” (FM, 13:75)
“Her
zan
, sahibinin zannında bulunur.” (FM, 13:121)
Hata
nın olmadığını söyleyen hatayı doğrunun parçası sayar.” (FM, 13:122)
“Bir şeyin
hakika
ti onu ayrıştıran özelliktir.” (FM, 13:227)
#Şeyh Muhyiddin
#Fütûhât-ı Mekkiyye
4 yıl önce
Şeyh Muhyiddin’den seçilmiş sözler
Suriye
İyi haberler, kötü haberler
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek