|
Fitne zokası

Bu sütunda fitne üzerine zaman zaman yazdığım olmuştur.

Fitne yalnızca bizim mahallede, yalnızca bizim kentimizde, bizim ülkemizde değil, fakat bütün dünyada yaygın, salgın ve aktüel bir bela...



Fitne kelimesi Türkçede fesat, ara bozma, bozgunculuk, karışıklık anlamında kullanılıyor. Ama fitne kelimesi bunların tümünü kapsayıcı bir anlam taşıyor...

Nedir fitnenin sebebi? Galiba başat etkenlerden biri iletişimsizlik...

Haksızlık karşısında susması gerekenlerin konuştuğu, konuşması gerekenlerin sustuğu ortam fitnenin gıdasını oluşturuyor. Öyle ki haksızlık karşısında konuşanlar yeni bir haksızlığın yolunu açarken, susanlar da yeni bir haksızlığa geçit verir. Ancak onların birbiriyle iletişimi yoktur.

Fitne kapalı kapılar ardında kotarılıyor, şeffaflığın olmadığı, fakat bilgisizliğin kol gezdiği yerde boy veriyor. Rekabette sınır tanımayan hayvanca bir serbesti fitnenin boy vermesine uygun bir ortam...

Şantaj şebekelerinin, kirli çamaşır pazarlayıcılarının fink attığı günümüz siyasası ve toplumsal hayatı tam da fitnenin üreme zemini...

Fitne zamanları kimin kimden yana ve niçin olduğunu bilmeden ortaya atılan insanların bir kör dövüşüne giriştiği ring... Ancak bu ring ülke sathında, dahası yeryüzü sathında bir alan kapsar. Bu karmaşa ringinde kimse olan bitenin ne olduğunu görme imkânı bulamaz. Ama ortalarda kendini oraya buraya kılıç sallarken, laf yetiştirmeye çabalarken bulur. Fitnecinin istediği tam da budur.

Böyle zamanlarda, fitnenin kaynağını bilmeden ortaya atılanlar, balıkçı deyimiyle zokayı yutmuş olur. Zoka: Büyük balıkları tutmakta kullanılan, küçük balık biçiminde, ucu iğneli kurşun parçası... Zoka albenili olduğu için yutmayı kışkırtır.

Bir fitneden bahsediliyorsa onun bir başlatıcısının olduğunu bilmek de gerekiyor. O bilindiği takdirde fitneyle başa çıkmak imkân dâhiline girebilir. Yoksa kör dövüşü sürüp gider.

Bu kör dövüşü ortamında karanlığa pala sallayanlar olduğu gibi kenarda kalıp dövüşe tırnak sürtenler de bulunur.

Ne yapılabilir böyle bir ortamda? Fitneyi kökten söküp atmak mümkün mü?

Bir hadisi şerif meali: “Fitne zamanı evinizden ayrılmayın!”

Evinden çıkmama fiilini fitne karşısında eylemsiz kalma bağlamında mı anlamalıyız?

Dar anlamıyla evinden, oturduğu yerden ayrılmama olarak algılamak mümkün... Ama aynı cümleyi dışarının dedikodusuna bulaşmamak, ondan uzak durmak, kendi işiyle meşgul olmak diye de kabul edebiliriz.

Evden çıkmamak, mecazen, fitnenin yayılmasına yol açacak konuşmalara evet veya hayır demekten kaçınmayı da tazammun eder.

Fitne belki kökten silinmez. Ama kendi evimize çekilmek suretiyle çirkefin evimizin içine sızmasına, en azından bizim aracılığımızla çoğalmasına mani olmak mümkündür.

Onun her defasında bir daha hortlamasına mani olmanın yolu ona kayıtsız kalmak gibi görünüyor.

Zokanın albenisine aldanıldığında ise yandı gülüm keten helva...

#Fitne
#Kavga
٪d سنوات قبل
Fitne zokası
Türkiye’yi taşıyacak düşünce kapasitesi nasıl gelişir?
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...