|
İnsan ve zaman

Her şeyin başı insan. Sonu da…

Gelecek zamanlara terkedilen olguların zamanı gelince oluşacağını düşünmeye doğru bir eğilim taşırız.

İçinde yaşadığımız için örneği aktüelden verelim. Deniyor ki örneğin: Korona küresel ekonomideki hiyerarşiyi yıkıp yeni siyasal oluşumların önünü açacak. Türkiye, Güney Kore, Çin koronayı başarıyla atlatan ülkeler arasında başı çekiyor, dolayısıyla küresel ekonomide de onların öncü olma rolü önümüzdeki süreçte somut olarak görünecek... ABD’yi ve AB’yi ise salgının kurbanı olarak bir akıbet bekliyor… Sonuç: Güney Kore ile Rusya, Çin ve Türkiye’nin, koronadan olumlu yönde etkileneceği yönünde projeksiyonlar yapılıyor.

Bu ifade tarzı, beklenen bütün bu oluşumların sanki korona sayesinde vuku bulacağına dair bir izlenim veriyor. Korona küresel dengeyi değiştirecek. Korona sayesinde bazı ülkeler küresel ölçekte ön alacak. Ve yeni dünya düzeninin dengesi korona sayesinde tersine dönecek…

Burada, insan dışı bir güce atıfta bulunuluyor.

Koronanın, ifade edildiği biçimiyle kendinde bir gücü bulunaydı, doğal bir olgu olarak herkese eşit muamelede bulunması beklenirdi.

Doğru, korona, insana rağmen vuku bulmuş bir doğal olgu… Ancak onun sonuçlarını belirleyen insandır…

Korona salgınının süresini kısaltmak veya uzatmak, onun olumsuz etkisinin yoğunlaşmasını veya seyrelmesini belirlemek insanın irade gücüyle bağlantılıdır.

Korona geldi, Türkiye küresel ölçekteki yerini sağlamlaştırdı demek, iyi ki korona salgını vuku buldu demeye gelir. Eğer Türkiye küresel ölçekte bir güç olma konumunu ihraz edecek idiyse bu korona sayesinde olmadı. Bu ülkede yaşayanların, salgını yönetme becerisiyle açıklanmalıdır. Değilse salgın ülke ve insan ayrımı yapmadan herkese eşit şans vererek geliyor.

Bu mülâhaza tarzı bizi tarih konusunda da düşünmeye sevk ediyor.

Kimi olayların ve tarihsel kişilerin mahiyetinin aydınlatılması zamana veya tarihe bırakılırken, burada, tarihin veya zamanın kendinde bir iradesi varmış ve o irade zamanı gelince ortaya çıkacakmış kabilinden bir anlayışın var bulunduğu kabul ediliyor.

Oysa o kişinin veya o olayın aydınlanmasının zamana bırakılması, aktüel hâlde onun aydınlatılmasına bazı engellerin bulunduğunu tazammun eder. Zamanı gelince aktüelde var bulunan engeller kaldırılacak ve zamanında aydınlatılamayan olayın mahiyeti ve nedenleri sonuçlarıyla birlikte açığa kavuşturulacak demektir.

Bir başka söyleyişle açıklanması gereken olay orada bizi beklemiyor. Biz, onu açıklamaya doğru yol alıyoruz.

Zamanın kendi başına bir iradesi yok. İrade insandadır.

Türkiye küresel ölçekte bir rol sahibi oluyorsa veya olacaksa insan iradesiyle vuku bulacaktır. O bize gelmeyecek, biz ona gideceğiz.

Fırsat, insanın önünde her zaman açık duruyor. Ancak o bizi değil, biz onu yakalarız…

#İnsan
3 yıl önce
İnsan ve zaman
Tarihçinin anıları nasıl okunmalı?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?