|
Manda yuva yapmış söğüt dalına

“Manda yuva yapmış söğüt dalına” Kastamonu yöresinin bir halk türküsü…

Türkünün ara nağmeleri çıkarılırsa sözlerinin tamamı şöyle:

Sabahleyin erken çifte giderken,

Öküzüm torbadan düşmüş, gördün mü?

Manda yuva yapmış söğüt dalına,

Yavrusunu sinek kapmış gördün mü?

Türkü halk dehasının hiciv, mizah, ironi (kinaye, istihza) karışımı bir deyiş harikası…

Bu irrasyonel (akıldışı, mantıksal tutarlı açıklaması olmayan) deyişi akla uygun hale getirmek için çeşitli açıklamalar denenmiştir.

Bu açıklamalardan ilginç olanlardan biri bu deyişi farklı başlıklar altında incelemeye çalışıyor. (https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/-4334847).

Söz konusu açıklamayı kısaltarak aşağıya alıyorum.

1. Kastamonu’da mandalar söğütlere tırmanır mı?

- Hayır. Manda, yaz sıcağında serinlemek için az kıllı olan derisini çamura bular. Bunun için de göletlerin kenarlarında bulunan ve dalları da suyun içine kadar uzanan salkım söğütlerin gölgesine yatar. İşte mandanın söğüt dalına yuva yapması budur.

2. Yöredeki sinekler manda yavrusu kapacak kadar büyük mü?

- “Sinek kapma” sinek tarafından ısırılmadır. Yörede kapmak sözcüğü tıpkı “köpek kapar” der gibi, alıp götürmek değil, ısırmak anlamı taşıyor.

3. Öküz nasıl torbadan düşüyor? Hatta oraya nasıl girmiş?

- Yörede öküzler bir yerden diğer yere götürülürken hayvan ekinlere zarar vermesin diye boynuna yem torbası takılır. Öküzüm torbadan düştü, yem torbasının boynundan çıkması, yani hayvanın yemeden kesilmesi anlamına geliyor.

Bu açıklamalar karşısında diyecek bir şey kalmıyor. Ve bu deyiş bu açıklamaların çerçevesine indirgenmiş oluyor.

Ancak bizim edebiyatımızda bir de “şathiye” diye bilinen bir deyiş (şiir, manzume) türü var. Genelde tasavvuf konularını mizahlı, kinayeli biçimde işleyen, coşku hâlinde söylenen şiir türü olarak tanımlanıyor. Konu edindiğimiz halk deyişini şathiye olarak kabul edersek onun açıklamasını tek bir açıklama ile sınırlandırmaktan kurtulur ve farklı açıklamaların kapısını açık bırakmış oluruz.

Şiiri aklileştirerek açıklamak onun yorumlarından yalnızca biridir. Daha çok pozitivist kafa yapısının eğilimini yansıtır. Bu açıklama türünde irrasyonel kabul edilen hususlar aklın kabul edebileceği kalıplara indirgenir.

Oysa deyişin (şiirin) asli hali ucu açık farklı çağrışımları davet eder.

Nitekim Yunus Emre’nin:

Çıktım erik dalına

Anda yedim üzümü

Dizeleriyle başlayan şathiyesi pozitivist kafa yapısıyla açıklanmaya kalkışıldığında ortaya gülünç sonuçlar çıkar. Şöyle: Şair, asma dalına çıkacağına yanlışlıkla erik dalına çıkmış… Veya erik dalına çıkmış ama oradan asma dalına uzanıp üzüm yiyor… Veya erik dalına çıkmış ama aşağıdan biri ona üzüm uzatıyor… Kabilinden “akla uygun, makul” gerçekteyse gülünç açıklamalar akla gelebilir.

Ancak bu tür şathiyeler asli anlamları mahfuz kalmak suretiyle açıklanma çabasına girişildiğinde imkânsızlık durumunun ortadan kalktığının idrakine ulaşılır…

İmkânsız diye bir şey yoktur, her şey mümkündür: öküz torbadan düşebilir, manda narin bir söğüt dalına yuva yapabilir, yavrusunu bir sinek kapıp kaçırabilir…

İnsanlık tarihinde nice olmaz sanılan şeyler gerçekleştirilmiştir. Ve nice imkânsız görünenler imkân dâhiline sokulabilmiştir…

Olmaz sanılan, öteye, sınırsız gücün varlığına, maneviyata, ulûhiyete kail olmakla aşılabilir.

Aklileştirmek ise ufku daraltır, esnekliği katılaştırır, mümkün olanı imkânsız kılar…

Akla inanalım, akla inandığımız için aklı aşan gerçekliklerin bulunduğuna da inanalım…

Aklı aşan gerçeklikler ile imkânsız sanılan mümkün kılınabilir.

#Manda
#Öküz
#Türkü
4 yıl önce
Manda yuva yapmış söğüt dalına
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’