|
Muhammed bin Selman’ı koruyan kim?

Muhammed bin Selman’ı ilkeler mi koruyor, çıkar ilişkisi mi?

Bu, olması gereken ile olan arasındaki farktır: olması gerekenin olması istenir, ideal olan budur. Ancak hayatın gerçeği ilkenin gereğine her zaman cevap vermiyor.

İç siyasada olsun, dış siyasada olsun, beklenen, ilkenin gereği olmasına rağmen; gerçekleşen, pratikteki çıkar ilişkisi oluyor.

Acaba niçin?

İlkeyi koyan insandır, ama çıkar ilişkisini siyasanın ve iktisadın koşulları belirliyor.

Durum, ilkenin yanlışlığından ileri gelmiyor. İlke bize adil davranmamızı buyuruyor. Ama piyasanın koşulları tarafların çıkar ilişkisi tarafından belirleniyor. Bu belirleme tek taraflı olarak da oluşmuyor. Her iki tarafın mutabakatıyla meydana geliyor.

Gerek siyasal ilişkide, gerek iktisadi ilişkide koşulun belirleyicisi arz ve talep faktörleri oluyor. Sadece birinin çıkarı değil, her ikisinin çıkarı belli bir noktada buluşuyor.

Her iki taraf da birbirine ödün vermek zorunda kalıyor. Bir barış anlaşması bile sadece galip tarafın karşı tarafa dayattığı hükümlerle oluşmuyor. Mağlup taraf da karşı tarafa koşullar dikte ediyor. Ve nihayetinde tarafların rızası belli bir noktada buluşuyor. Buluşmanın olmadığı yerde ihtilaf sürgit sürüyor...

Barış, taraflardan birinin dayatması ile gerçekleşmiş ise, bu durum aslında barış değil, fakat olan biteni bir süreliğine erteleme veya savuşturma olarak değerlendirilebilir. Çünkü kendi koşullarının yerine getirilmediğini düşünen taraf bir süre sonra mızıkçılık çıkarmaya başlar.

Birinci Dünya Savaşı esas itibariyle Versay Barış Antlaşması (28 Haziran 1919) ile bitirilmiştir. Ancak anlaşmanın Alman tarafı bu anlaşmayı dayatma sonucu imzaladığından, o dönemde yitirdiği koşulları 20 yıl sonra istirdat etmeye kalkışınca yeni bir savaşın ortaya çıkması kaçınılmaz oldu: İkinci Dünya Savaşı...

Dünya kamuoyu Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı cinayetinde azmettirici olduğu hususunda neredeyse tamamen oydaş halde... Geçtiğimiz günlerde sonlanan G20 zirvesinde Prens Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan beklediği ilgiyi görmese de Suudi Arabistan ile ilişkisini gölgelemek istemeyen ülkeler onunla ekranlara poz vermekten kaçınmadılar. Fransa Başkanı tarafından çocuk gibi azarlanması da ekranlara yansıdı. Ama bu azarlama ebeveynin azarlaması kıvamında oldu. Bir tür kulak çekme edasında... Başkan, Perense: “Hımmm laf dinlemiyorsun!” diyordu.

O sıralarda Cumhuriyetçi Senatör Graham de: “Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı cinayetinde suç ortağı olduğunu düşündüğünü” açıklıyordu.

Burada da gene adalet ilkesinin değil, fakat pratik çıkar ilişkisinin ön aldığı gözlemleniyor.

Hoşumuza gitmese de dünyanın siyasal ilişkisinde adalet mi, çıkar mı sorusuna verilen cevap çıkar oluyor. Çıkar ilişkisi adalet talebine baskın çıkıyor. Maalesef görünen gerçek şimdilik bu...

#​Muhammed bin Selman
#Suudi Arabistan
5 yıl önce
Muhammed bin Selman’ı koruyan kim?
Makas açılıyor
Alevi-Bektaşi Kimliği Etrafında Tekke ve Zaviyeler Kanunu
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…