|
Şarlatan ve şarlatanlık

Kelimenin anlamını kavramak için her zaman olduğu gibi gene sözlüklere başvuralım:

TDK Sözlüğü şunu söylüyor:

1. Kendi bilgi ve niteliklerini veya mallarını överek karşısındakini kandıran, dolandıran kimse.

Kubbealtı Lügati:

1. Olduğundan fazla görünerek ve övünerek karşısındakini etki altında bırakan ve bundan yararlanan (kimse).

2. Doktorluk ehliyeti olmadığı halde doktorluk yapan kimse (eskimiştir).

Kelime vaktiyle sadece hekimler için kullanılırken zamanla kapsamı genişlemiş, kendini veya malını överek muhatabını kandırmaya çalışan, dahası dolandıran kişilerin hepsine şamil kılınmıştır.

Kapsam genişledikçe, kelimenin yükü de çoğalmaya başlıyor.

Sıradan insan veya esnaf açısından kendini veya malını onun taşımadığı nitelikler onda varmış gibi iddia edene şarlatan denirken, günümüz siyaset erbabının şarlatanlığı, sadece kendini ve kendi politikasını övmekle yetinmiyor, muhalif olduğu siyasal partinin niteliklerini veya yapıp etmelerini saptırarak onu küçük düşürmeye çalışanları da kapsıyor.

Şarlatan siyaset erbabının veya esnafının amaçladığı hedef şu: karşı partinin icraatını küçük düşürmeyi başarırsa, bu karalamalara sahip çıkanların kendine yar olacağını umuyor.

Türkiye çok partili döneme girdiğinden bu yana, kimi siyasal partiler, sadece kendi müstakbel projelerini anlatmak yerine öteki partilerin yapıp etmesini veya projesini karalamakla kendine puan kazandırabileceğini varsaydı.

Bu tür şarlatanlıkların işe yaramadığı her defasında ortaya çıkmasına rağmen kendi özgül ve özgün projesi olmadığından karşısındakini karalamayı tercihe devam ediyor. Ne ki her defasında beklentisi de fiyaskoyla sonuçlanıyor.

Bu taktiği uygulayanlar, yeni yatırım projesi lanse etmekten yoksun kaldıkça şarlatanlıkları her türlü etik ve vicdan sınırını aşıp demagoji ile özdeşleşmeye başlıyor.

Büyük bilge Nasrettin Hoca’nın manavla kavun pazarlığı müthiş bir demagoji örneği sergiliyor. Hoca, manavın verdiği kavunun orasına burasını yokladıktan sonra: “Beğenmedim, bunun yerine bana bir karpuz ver.” der. Karpuzu alır ve oradan ayrılır. Manav arkasından bağırır: “Hocam karpuzun parasını vermedin.” Hoca: “Onun yerine kavunu verdim ya!” der. “Hocam, ama kavunun parasını da vermedin.” diye sızlanınca, Hoca: “Kavunu almadım ki!” cevabını verir.

Demagoji veya şarlatanlık sureta doğru görünen bir iddia ile muhatabını yanıltmaya matuf bir dilin kullanılması anlamını taşıyor. İddia görünüşte doğru, mantık bakımından tutarlı olmakla birlikte muhatabı kandırmayı amaçlamaktadır. İddianın reel bir karşılığı bulunmamaktadır.

İnsanlar şarlatanlıkla, demagojiyle bir süre kandırılsa bile, şarlatanın ve demagogun hilesi ve sahtekârlığı sürgit devam etmiyor, etmez. Gerçekler onun foyasını er geç meydana çıkarır.

#Türkiye
3 yıl önce
Şarlatan ve şarlatanlık
Kim savaşacak?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim