|
Yılmaz savaşçılar ve kavanozdaki pireler

Dünyayı değiştirenler gözü pek, yılgınlık nedir bilmeyen ve uzak hedefleri bile gerçekleştirme gücünü kendinde bulan kişilerdir…

Bir bakışta imkânsız gibi görünen hedefler bile bu yılmaz kişiler tarafından aşılır.

Dünyanın yuvarlak olduğu öğrenildikten sonra, küre üzerinden herhangi bir noktadan rota değiştirmeden hareket edildiğinde, bir süre sonra başlangıç noktasına erişilebileceği nazari olarak akıl edilebilir. Ama bu fikri kuvveden fiile çıkarmak ancak gözü kara ve cesur kişiye mahsustur. Miskin kimse bu fikri akıl etse bile gerçekleştirmeyi aklından geçirmez.

Macellan’ı hatırla. Dünyada ilk defa bir limandan hareketle aynı yönü izleyerek başlangıç limanına gelebileceğini fehmetti. Amacı, deniz yolu ile Asya’ya ulaşmaktı, çünkü kara yolu izlendiğinde bu iş vergiler vb. nedenlerle pahalıya mal oluyordu. Bu yolculuk günümüz imkânlarıyla çocuk oyuncağı sayılabilir. Oysa o günün koşullarında akıbeti belirsiz bir maceraya çıkmaktı. Henüz ekvatorun çevre uzunluğu bile bilinmiyor. Geriye dönüp dönülmeyeceği belirsiz…

Peygamberler ve bilhassa Allah’ın Resulü yılgınlık nedir tanımadı. Oysa mücadelesinin başından itibaren her momentte karşısına farklı açmazlar çıkmıştır. Buna rağmen cesareti ve yılgınlık tanımayan azmi ile sonuca ulaşmıştı.

Bir de yılgın tipler var. Çaresizlik içinde debelenenler…

İlk hamlede tırsan, korkup geri çekilen, yeni bir hamleyi denemeyi aklından geçirmeyenler… Bunlar, yenilgiyi baştan kabullenmiş kimseler…

Veya yenilgiyi baştan kabullenmiş olmasalar bile ilk başarısızlıkta tırsanlar…

Bunların durumuna psikolojide “öğrenilmiş çaresizlik” deniyor. İlk başarısızlıktan sonra nasıl olsa yapamıyorum, boşuna uğraşmaya değmez deyip yılgınlığına kapılanlar… Yaş önemli değil, büyükte de çocukta da tezahür edebiliyor.

Rus bilim adamları 2013’te bu “öğrenilmiş çaresizliği” pireler üstünde deneyerek kanıtlamışlar. Deney şu: pireleri, altından ısıttıkları kapalı bir kavanozun içine koymuşlar. Pireler zıplayıp dışarı çıkmak istediği her defasında kapağa çarptıklarından dışarı çıkamamışlar. Belli bir süre sonra kapağı açmışlar. Ne görsünler? Artık pireler zıplasa da kapak seviyesine kadar ulaşıyor, daha fazla sıçramıyorlarmış. İşte bu duruma “öğrenilmiş çaresizlik” deniyor.

Kıssadan hisse: nasıl olsa başaramıyorum diye yılgınlığa düşme!

Kaldı ki, hedef başarı da değildir. Hedef, üzerine düşen görevi eda etmektir. Bizim güzel bir özdeyişimiz var: “Gayret bizden Tevfik Allah’tan” diyoruz.

Tevfik, yani yardım ve başarılı kılma durumu…

Bilinçli insana düşen, görevini ifa etmekten ibarettir… Başarı ise Allah’ın takdirindedir…

#Savaşçı
#Kavanoz
#Pire
4 yıl önce
Yılmaz savaşçılar ve kavanozdaki pireler
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi