|
Hem suçlu, hem güçlü!
Siyonist Başkan Joe Biden, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği için Jeff Flake’i değil de, Hürriyet’in bir nevi diplomatı
Sedat Ergin
’i aday gösterse emin olun şaşırmazdık.

Hürriyet’i yönettiği dönemde, Mister Ergin’in ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass’i gazete merkezinde nasıl ağırladığını anlatırken; şöyle yazmıştık:

“Farzımuhal bir yanlışlık eseri hatlar karışsa, Sedat Ergin ABD’nin Ankara Büyükelçisi, John Bass de Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni olsa inanın pek bir şey değişmez!” (22 Eylül 2015)

BATICI AYARLAR
“Gölge CIA” Stratfor’un
323
plakalı elemanı Sedat, epeyce bir süredir Türkiye’nin “Geleneksel dış politikaya dönmesinin” hayaliyle yaşıyor.
Bunun en güncel örneğini
“Ankara, Tunus’ta geleneksel bölge politikasına mı dönüyor?”
başlıklı yazısında (31 Temmuz) görmek pekâlâ mümkündür.

Tunus’ta yaşanan darbeyle ilgili Ankara’nın tavrını ele aldığı bu yazıda; Türkiye’nin, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz politikasında “fabrika ayarlarına dönmesinin” işaretlerini arıyor!

Böyle bir ihtimali temenni ettiği için “bağlantı kurmaya” çalışıyor.

*

Mister Ergin’in sözünü ettiği “fabrika ayarları” mı; aslında Batıcı ayarlardır…

ABD’nin Türkiye’deki Fahri Büyükelçisi Sedat Ergin için “kötü bir haberimiz” var:

Türkiye’nin Batıcı ayarlara dönmesi mümkün değil!

İLİŞTİRİLMİŞ GİTAR
Monşer Ergin, elinde gitarıyla
“Geleneksel diplomasiye dönelim”
şarkısını seslendirmeyi pek seviyor!

“Geleneksel diplomasiye dönelim” demek…

Aslında,
“Batılı politikalarla uyum içinde olalım. Onlara boyun eğelim, karşı çıkmayalım, taleplerini yerine getirelim…
Bize saldırdıklarında sesimizi çıkarmayalım, kabullenelim, hakkımızı aramayalım”
demektir!

*

Bağımsız Müslüman Türkiye, en başta Mister Ergin’in ABD’si olmak üzere Batılı devletlerin açık yahut gizli muhtelif saldırılarına maruz kalıyor.

Türkiye, istiklal ve istikbal mücadelesi veriyor.

Yirmi birinci yüzyılın ilk yirmi bir yılının büyük kısmı veya tamamına yakını, Türkiye’nin Batı’dan bağımsızlaşması sürecine dâhildir.

İçeride farklı maskelerle sahne alan gazetecisi, yazarı, siyasetçisi, diplomatı, akademisyeni falan; Ankara’nın Batı Kulübünün yörüngesinden çıkmış olmasından fevkalade rahatsızdır.

Bunların alayı, yaşadıkları büyük hayal kırıklığı ve yenilginin acısıyla kıvranmaya devam ediyor.

Türkiye’nin “ABD’nin Gizli Sömürgesi” olduğu o uzun yıllar, geçmişte kaldı.

Bu gerçek, 15 Temmuz 2016’da perçinlendi.

Son beş yılda ise kemikleşti.

AMERİKA BİRLEŞİK ZIRVALARI

FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin arkasındaki ABD, “İyi Hal Kâğıdı” olmadığı halde Ankara’dan insan hakları bahsinde hesap sormaya yelteniyor.

“Voice of America” Mister Ergin’in
“ABD’de insan hakları eleştirilerinin volümü yükseliyor”
başlıklı yazısı da (Hürriyet, 29 Temmuz), işte bu minvaldedir.
Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komitesinde düzenlenen “Türkiye” konulu özel oturumda söz alan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı
Victoria Nuland
’ın şu laflarına dikkat çekiyor:
“Özgürlüklerin korunması,
Türkiye’nin istikrarlı, demokratik ve güvenilir bir müttefik ve ortak olabilmesi açısından
kritik önemdedir.
Spesifik kaygılarımızı
Türk hükümetine her düzeyde açık bir şekilde aktardık. (…)
Bu durumun
demokrasilerini zayıflattığını
söylemek konusunda da Türkiye’ye karşı çok açık olduk…”

*

Mevzubahis oturumda “
Osman Kavala
ile
Selahattin Demirtaş
’ın serbest bırakılmaları için neler yapıldığı” da sorulmuş!

Nuland, her iki ismin serbest bırakılmasını nasıl direkt bir biçimde savunduklarını anlatmış; ayrıca sadece ikisinin değil diğer siyasi tutukluları da kapsayacak bir serbest bırakılmanın peşinde olduklarını işaretlemiş!

PİŞKİN SAHTEKÂRLAR

Düzenbazlıkla eş değer olan ve küstahça dile getirilen bütün bu gayretkeşliklerin özü nedir?

ABD, Türkiye’deki elemanlarını kurtarmaya çabalıyor!

Bunlar, FETÖ’sünü ve HDPKK’sını
kollama
gayretleridir.

15 Temmuz’da FETÖ’sünün eliyle Türkiye’de demokrasiyi rafa kaldırmak isteyen ABD; bunun hesabını vermek yerine, kalkmış bize “demokrasi” hikâyesi anlatıyor!

Darbecileri, katilleri, kan içicileri, teröristleri…

Azmettiricileri, işbirlikçileri vs. “İnsan Hakları” tıraşıyla kurtarmaya yelteniyor.

Hem suçlular, hem de güçlüler!

Bu nasıl bir pişkin sahtekârlıktır, böyle?

*

Haydut ABD’de “İktidarda hangi partiden bir Başkan” olursa olsun…

İster Siyah bir Başkan isterse Beyaz bir Başkan Oval Ofis’te otursun…

Fark etmiyor: Masum Siyah vatandaşlarını hemen her gün takır takır taammüden öldüren bir Amerikan Devleti var!

Yahut…

Organize bir seçim hilesiyle “Derin ABD’de sandalyesi bulunan Siyonist Kaşarı Başkan yapan” da ABD’nin İleri Demokrasisidir!

#ABD
#Sedat Ergin
#Joe Biden
3 yıl önce
Hem suçlu, hem güçlü!
Kamu personeline yol ve yön gösteren soru ve cevaplar (9)
Alparslan Kuytul ve Aliya savunması
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’