“Eski Solcu, Şarkıcı, Yazar, Gazeteci, Edebiyatçı, Senarist, Milletvekili vesaire”
Halid Özkul, Zülfü Livaneli’yi böyle tanımlıyor.
Özkul mu; “Psikolojik-Asimetrik- Paradoksal Medya- Kontrgerilla-Kontra Gerilla: Globalist Karşı Devrim” adlı çok önemli kitabın (2014) yazarıdır.
Livaneli, gazeteduvar.com’da yayınlanan uzun söyleşide
“CHP’nin Baykal gerçeğiyle hesaplaşması şart!”
dedi.
Onun Deniz Baykal’a açtığı bu siyasi ateş, mercek altına alınmayı hak ediyor!
Türkiye’deki Gladyo’nun Yahudi Baronu İzhak Alaton; Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı seçilmesinden sadece birkaç gün sonra, Şahin Alpay’a şöyle demişti:
“CHP’ye en büyük kötülüğü Deniz Baykal yaptı!”
(Zaman, 27 Mayıs 2010)
Livaneli’nin son çıkışı, Alaton’un işte bu sözleriyle tek yumurta ikizi gibidir!
Cümleyi şöyle de kurabiliriz: On bir sene önce Baykal’ın kaset operasyonunu müteakip tasfiye edilmesi ile şimdilerde bir tür Kovboy Livaneli’nin Baykal’a ateş açması
dayanıyor.
Livaneli, röportajda “Kısa sürede anladım ki, Baykal’ın Erdoğan’dan farkı yoktu!” diyor.
Deniz Bey’i “Tipik Türk Milliyetçisi” diye eleştiriyor! Şunu da ekliyor:
“Neticede, o ulusalcılarla beraber CHP’yi
kaydırdı!”
Livaneli, Baykal’dan
“Milliyetçi, Millici çizgide olduğu için”
rahatsızdır!
Washington ile onun içerideki gizli derin örgütü Baronsal Gladyo; 1 Mart tezkeresinin (2003) reddedilmesindeki
konumundan dolayı Baykal’dan nefret ettiler.
Tezkerenin reddedilmesi, Türkiye’nin ABD’den bağımsızlaşma sürecindeki ilk kritik adımdır. Bir nevi
andır.
Sonraki yıllarda Deniz Bey’i kurultaylar yoluyla indirmeyi başaramayan Amerikancı Derinler,
piyonları FETÖ’nün organize ettiği 2010’daki kaset operasyonuyla aldılar!
Baykal’ın yerine getirdikleri Kılıçdaroğlu, şimdilerde Amerikancı Livaneli’nin de umudu durumundadır.
Sam Amca’sının Solcu Maskeli Zülfü’sü, mevzubahis röportajda “Kılıçdaroğlu’nun ve HDP’nin
siyaseti, Türkiye’ye 2019 yılında tarihi bir adım attırdı” diyor!
Ekrem İmamoğlu, Livaneli’nin de sahne aldığı
adlı dergide (Temmuz 2019) “Adaylığını ilk dile getiren kişinin Livaneli olduğundan” söz etmişti.
Livaneli için
“İstanbul seçiminin gizli kahramanı”
diyordu!
Livaneli’nin “solculuk” yahut “demokrasi” gibi maskeler altında anonsunu yaptığı olay, aslında Türkiye’ye
(Zillet İttifakı) demir atmasıdır.
Baydın, Türkiye’deki muhalefete iktidar vaat etmişti.
Mister Kemal de; Başkan seçildiği vakit (adeta Jill Baydın ile yarışarak tebrik ettiği) Siyonist Baydın’a “Türkiye’deki demokrasi hareketlerini desteklemesini istiyoruz” diye seslenmişti!
CHP’nin eski milletvekillerinden Rıza Türmen’in öncülüğünde kurulan Demokrasi Konferansının çağırıcılarından biri de
’dir.
CHP’nin katılımcıları arasında yer aldığı Demokrasi Konferansı’nın 24 Haziran’daki ilk toplantısında, FETÖ ile HDPKK’nın malum talepleri
!
“Dış politikada saldırgan tutumdan vazgeçilmeli”
yollu Amerikancı replikten tutun da,
kadar gırla gitti.
Konferansçılar “Demokrasi” kılıfı altında aslında
“Türkiye’mize düşmanlık” bildirisi
yayınladılar!
Bu konferansın toplanmasından birkaç gün öncesinde ABD’de
adı altında bir dernek kurulduğunu da unutmayalım.
FETÖ organizasyonuyla inşa edilen ve Türkiye’ye ateş açmaya ayarlı “Jeb Bush’lu, Pos Bıyık Bolton’lu” kahpelik derneğidir.
Mister Zülfü Livaneli, malum röportajda Baykal’a ateş ederken de “demokrasi” tıraşı yapmayı ihmal etmiyor!
“Vaktiyle Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılmasını sağladığı için” ateş püskürdüğü Deniz Baykal’ı; dikkat aslında
demokrasinin gereğini yerine getirdiği için
suçlamış oluyor…
“Yaman çelişki topla” benim için!
Röportajda söyledikleri için kapsamlı bir “Doğru-Yanlış Cetveli” yayınlamak gerekiyor.
Şimdilik tek örnekle yetinelim.
Zülfü’nün, “Baykal, Erdoğan ile gizlice görüştüğünde pazarlık yaptı, anlaştı” iddiası, zaten gerçek dışı da; biz “kronoloji” yanlışını not edelim…
Mister Livaneli’nin atıfta bulunduğu şu “Beylerbeyi’ndeki balık lokantasında yapılan Baykal ile Erdoğan arasındaki baş başa görüşmenin” tarihi
tür!
Oysa: Erdoğan’ın yasağı 13 Aralık 2002 tarihinde kaldırılmıştı.
Ayın şavkı vurur, sazım (pardon)
üstüne, leylim ley!