“Türkler ellerinde ne varsa oynar. Ayasofya da bu oyunlardan biridir. Ayasofya’yı cami yapmaya cüret edemezler” diye konuşan kimdi?
-Yunanistan’ın Başpiskoposu Yeronimos…
Biz de bu sütunda “Lavuk Başpiskoposun küstahlığın şahikasına çıktığı bu sözlerini not ediyoruz: çünkü birkaç gün içinde lazım olacak” diye yazmıştık.
*
Geçtiğimiz Cuma, Danıştay kararıyla Ayasofya Camii’nin 86 yıllık zincirleri kırıldı.
Yunanistan Başpiskoposu “Türklerin ne yaptığını gördü” ve de bize posta koymaya yeltenen o dili mabadına kaçtı!
Fena halde “Mortingen Şıtrase” oldu…
“Çöp Şahsiyetler” Müzesindeki yeri hazırdır!
*
Avrupa Birliği’nin Şımarık Çocuğu Yunanistan’ın Başbakanı Miçotakis de Ayasofya kararını şiddetle kınadığını açıkladı.
“Ezanın yasak olduğu” Yunanistan’ın, bir başka deyişle başkentinde “ibadete açık” bir caminin bile bulunmadığı Yunanistan’ın Başbakanıdır, kendisi…
İstediği kadar kınasın; vız gelir tırıs gider!
FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin berhava olmasından bir gün sonra; yaşadığı büyük hayal kırıklığının eşliğinde Türkiye’mizi “Totaliter İslamcı Diktatörlük” diye tanımlayan Mike Pompeo, dört yıl sonra bu defa Temmuz’un ilk haftasında “Ayasofya müze kalmalı” diyerek aklınca Ankara’ya ayar vermeye kalkmıştı…
Ayasofya’nın Cami olarak ibadete açılmasıyla, Haydut Devlet’in Dışişleri Bakanı da Ankara’nın dik duruşunu ve kararlılığını gördü: nakavt oldu!
En başta ABD, Batılı Devletlerin yahut onların düdüğünü çalan kimi uluslararası kuruluşların tüm baskılarına ve engelleme çabalarına rağmen, Türkiye egemenlik hakkından taviz vermeyeceğini alayına gösterdi.
Ayasofya’nın yeniden Cami olması, Müslüman Türkiye’nin bağımsızlığının tescillenmesidir.
İçerideki Batıcı-Laikçi takımı da Ayasofya’nın Cami olmasından fevkalade rahatsız: çünkü onların derdi bir İslam’la, iki “Türkiye’nin bağımsızlığından büyük alerji duyuyorlar!”
*
Sam Amca’sının mutemet yazarı Orhan Pamuk, Ayasofya kararı için “Artık laik değiliz’in ilanıdır” dedi.
Yani, nedir? Bu Batı Putçusu-Laikçi kafaya göre Laik olabilmek için ille de Cami’siz olmak gerekiyor!
“Laiklik, dinsizlik değildir” diyenler; Pamuk’un bu lafını ne yapacaklar, şimdi: sarımsaklayıp da mı saklayacaklar?
Danıştay’ın Ayasofya kararına ateş püskürenler arasında Mimarlar Odası da var!
Onlar da, bildik Batıcı-Laikçi bir refleksle…
“Ayasofya’nın müze statüsünün kaldırılmasının Atatürk’ün imzasının reddi anlamına geldiğini” öne sürdüler…
Bir defa, Atatürk’ün imzası sahte; Cami’yi hukuk dışı bir kararla müzeye çeviren 1934 kararnamesi de sahte!
Danıştay 10. Dairesinin kararında, ne deniliyor:
“Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı mülkiyetindedir ve Cami olarak toplumun hizmetine sunulmuştur. Ayasofya tapu belgesinde Cami vasfı ile tescillidir. Bu değiştirilemez…
Ayasofya’nın vakıf senedindeki Cami vasfının dışında başka bir amaç için kullanılması hukuken mümkün değildir. Devlet, vakıf varlığının vakfedenin iradesine uygun kullanımını sağlamakla yükümlüdür. Cami statüsü muhafaza edilmelidir.”
Ezcümle…
Varsayalım, Atatürk’ün imzası sahte olmasaydı:
86 yıllık yanlıştan dönülmesini, hukuksuzluğun ortadan kaldırılmasını; Mimarlar Odası’nın yaptığı gibi laikçi “imza putçuluğuna” mı kurban edecektik?
-Malum Oda’nın kafası, nasıl bir kafadır?
Her daim dile getiriyoruz: Türkiye’deki bu Laikçi Kafa, Batı Putçuluğuna ve Batılı devletlerin tezlerine, politikalarına, çıkarlarına eklemlidir.
Ayasofya’nın 86 yıl sonra zincirlerinin kırılarak yeniden Cami olması, aynen Batılılar gibi İçerideki işbirlikçilerini de mahvetti…
Bunlardan biri de “Vatikan Muhibbi ve Kiliseci” Etki Ajanı Ertuğrul’dur.
Çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadığı için “optik çarpıtmalar” eşliğinde, ayan beyan “hikâye” anlatıp duruyor!
Sam Amca’sının 007’si Ertuğrul’u “Müslüman mahallesinde salyangoz satarken” ağır bir yenilgi daha aldı; onun da yeri Çöp Şahsiyetler Müzesidir!
Ayasofya’nın Cami olması karşısında “bütün kinlerini kusan” FETÖ’cü Kaçak Etki Ajanları ise bir kere daha Gizli Kardinal Locaefendi’leri ile birlikte yere çakıldılar!
