|
Cami bahçesinde marangoz atölyesi olur mu?

Çok güzel olur. Sera olur mu? Olur. Banyo olur mu? Süper olur. Çamaşırhane olur mu? Olur. Yatakhane olur mu? Fevkalade olur. Mutfak olur mu? Harika olur. Ödenemeyen faturaların asıldığı, iş arayanların ilan edildiği pano olur mu? Mis gibi olur.

Bunların hepsini birden bir caminin bahçesinde görmek isteyenlere adres veriyorum; Eminönü’den Eyüp Camii'ne giden sahil yolu üzerinde Balat ile Ayvansaray’ın ortasında yol kenarında, tarihi surlarla Haliç Köprüsü'nün arasındaki vadide yer alan Hz. Kaab Camii.

**

15 yıl önce bu camiye imam olarak tayin edilen Emin Kır, eskilerin tabiriyle “Kervan yolda düzülür” demiş.

Önce çorbayla başlamış. Arkasından banyo hizmeti, onun arkasından 20 kişilik yatakhane.

Burada kalanların artmasıyla bunları meşgul etmek için sera ve marangoz atölyesi.

Bu süre içinde ortaya çıkan acil ihtiyaçlara uygun kendine göre bir çözüm yolu bularak ilerletmiş ve ortaya kendine özgü bir düzen çıkmış.

Burada barınmanın tek şartı uyuşturucuyu bırakmak.

Hem kendi aklını hem de başkalarının aklını ve imkanlarını kullanmayı bilen pratik ve çözüm odaklı çalışan, gayretli bir insan Emin Kır Hoca.

**

Dışarıdan sadece çorba içmek, banyo yapmak ve temiz ve yeni iç çamaşır alıp tekrar sokaklarda yaşayanların sayısı da epey fazla.

Bu hizmeti duyup gelenler arasında hapishaneden yeni çıkanlar, evden yeni kaçanlar hatta Afrikalı, Asyalı göçmenler bile var.,

Bahçede Birleşmiş Milletler’den daha iyi hizmet veriliyor!

Bütün bu hizmetlerin aylık gideri 15 bin lira.

Giderleri de burayla irtibatlı iş adamları üstlenmiş.

Sık sık arayıp ihtiyaç var mı diye soruyorlar.

**

Hafta içinde yolum o taraflara düşünce “Hazır buralara kadar gelmişken uğrayayım” dedim.

Camiinin bahçesinde bankta otururken buldum onu.

Yanında iki genç ve mutfakta yemek ve çorba yapan, gençlerin de anne dediği hanım vardı.

Sohbet ediyorlardı.

“Yaz bunları Yaşar abi” dedi.

“Anlat bakalım, son haberler ne” dedim.

-Yetiştirme yurdunda büyüyen ve sonra sokaklardan caminin bahçesinde hocanın kanatları altına giren gençlerden biri bu hafta resmi bir kurumda işe başlamış.

Yüzlerindeki sevinci görmenizi isterdim, ömre bedeldi.

“Haydi bir selfie yapıp bugünü belgeleyelim” dedim.

İşe başlayan gencin telefonuyla tarihi günü belgeledik. Fotoğrafı, facebook sayfamda yarın paylaşırım.

**

“Yaz bunları Yaşar abi” dedi ve devam etti; Senin burayla ilgili geçen mayıs ayındaki yazından sonra bir kuyumcu aradı. “Ne yapabilirim” diye sordu.

O aradığında uyuşturucudan kurtulmak isteyen bir genç vardı. Onun bütün tedavi masraflarını üstlendi. Tedaviye götürürken gencin annesi arabada yol boyunca öyle bir dua etti ki gözlerimizde yaş kalmadı.”

Bunların yapılmayacak zor şeyler olmadığını söylüyor ve konuşmasına devam ediyor Emin Kır; “İstanbul’da bahçesi olan birçok camide çok rahatlıkla uygulanabilir. Cemaat böyle bir imkan gördüğünde elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyor. İnsanlarımıza imkan sunar, yol gösterirsen her türlü desteği vermekten çekinmiyor. Resmi kurumlar da önünü açıyor, imkanlarını sunuyorlar. Bu süreçte hem Diyanet hem kaymakamlık hem emniyet destek veriyor.”

**

Hem geziyoruz hem konuşuyoruz.

Camiinin arka bahçesinde serada biberler domatesler, salatalıklar olmuş. Bunları bu işle meşgul olan gençler bahçede tezgâh açıp satışa sunacaklar.

Marangoz atölyesi de tamamlanmak üzere.

Orada da bu işe yatkın gençler çalışacak ve üretecekleri ahşap eşyaları isteyen resmi kurumlara veya halka satacaklar.

Hoca bu işlerin sadece organizatörü.

Kim hangi işe uygunsa onu oraya yönlendiriyor, imkân veriyor.

Bahçenin girişinde iki seyyar tezgah ve başında iki genç görmüştüm, onları sordum. “Onların ikisi de burada kalıyorlardı. Uyuşturucudan kurtuldular, biri evliydi orada incik boncuk tezgahı açtım onlara. Satış yapıp para kazanıyorlar. Evli olan da artık evine gidiyor” dedi.

Gençlerden birini de bahçeye güvenlikçi yapmış.

“Güvenlik önemli Yaşar abi buraya gelenlerin yüzde 90’ında akıl yok” diyor.

Güvenlikçi genç gülümseyerek; “Buraya hiç akıllı gelmez abi. Yüzde 90 değil hocam, tamamı.” Diyor.

**

Sokaklarda o kadar hırpalanıyorlar ki buraya geldiklerinde hem kendileri hem de başkaları için tehlikeli hale gelebiliyorlar.

“Gelenler namaz kılıyorlar mı” diyorum.

“Yaşar abi, iki tanesi kılıyor ama benim için namaz kılmalarını istemem, ben buraya gelenlerin yolundaki dikenleri kaldırıyorum, önlerine konan taşları temizliyorum. Yolu düzeltiyorum. Gerisi onları işi” diyor.

Keşke bu kadar basit olan çözüm yolunu hepimiz anlayabilsek.

#Cami
#Bahçe
#Marangoz
#Namaz
3 yıl önce
Cami bahçesinde marangoz atölyesi olur mu?
Nasreddin Hoca bir gün…
Kara dinlilerle milletin savaşı
Arnold Schönberg: Bir müzik devrimcisi
İtâat (2)
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…