Çay, Türk kültürünün vazgeçilmez parçası, milli içeceğimiz.
Dünyanın en büyük çay üreticilerinden biri olan Türkiye’de kişi başına çay tüketiminin de küresel ortalamanın üstünde olduğu hesaplanıyor.
(FAO) Uluslararası Çay Günü’nde yayımladığı veriler, küresel çay üretiminin ekonomik büyüklüğünün 17 milyar doları bulduğunu gösterirken, ülkemiz dünyanın en büyük çay üreticileri arasında sıralanıyor.
Yerelleşme stratejisi kapsamında faaliyet gösterdiği pazarların taleplerine kulak veren ve geçtiğimiz dönemde menüsüne
dahil eden
, bu kez müşterilerinin karşısına 400 mağazasında sunacağı özel harmanlı demleme Türk çayıyla çıkıyor.
Misafirlerine 400 mağazada Türk çayını nane, limon, bal, akide şekeri gibi tatlarla sunacak.
Ben bugüne kadar
çayı bal ile akide şekeri
ile müşterisine sunmayı akıl eden bir yerel kafe zinciri duymadım.
Ülkelerin
uygun strateji üreten ünlü kahve markasının başarısının sırrı da burada herhalde.
Bildiğim ve gençlerden öğrendiğim kadarıyla, müşterilerini sıkboğaz etmiyor, rahat ettirmek için gayret ettiğini gösteriyor ve her müşterisine özel olduğunu hissettiriyor.
Gençleri kendine çekemeyen
yerel kahve zincirlerinin
gençleri marka özentisiyle
takıldıkları bahanesi ile suçlaması doğru değil, çözüm de değil.
Kuşaklar arası farklılıklar, iş yapma biçimlerine ve şirket yönetim stratejilerine de yansıyor.
Youth Business International
(YBI) tarafından Yarının Girişimcileri başlığıyla yürütülen bir araştırmada gençlerin girişimciliği dünyayı değiştirmenin bir yolu olarak gördüğü tespit edilmiş. Genç girişimci kuşağın çevresel ve sosyal sorunlara olan ilgisi ve duyarlılığı da ortak kuşaktan 2 kat fazla çıkmış.
35 yaşında altındaki
yüzde 39’u işletmelerinin öncelikli amacının
sosyal ve çevresel sorunlara
çözüm bulmak olduğunu söylerken, bu yaklaşımı destekleyen 35 yaş üzerindeki girişimcilerin oranı yüzde 18’de kalmış.
YBI tarafından yürütülen araştırmada kârlılıkta düşüşe mal olsa bile genç girişimcilerin yüzde 41’inin çeşitliliği ve sosyal iyiliği teşvik etmeye odaklandığını gösteren veri öne çıkıyor.
Bu oran yaşça
büyük şirket sahiplerinde
yüzde 25’e kadar gerilerken, 2 genç girişimciden biri
iyi tedarikçileri seçmek gibi amaca hitap eden stratejiler izliyor.
Kuşaklar değiştikçe, bu değişimden
, şirket kurma amaçları ve şirket yönetim stratejileri de etkileniyor.
yayımladığı verilere göre 2021’de 50 milyar dolar değerinde olan kuaför salonları pazarının 2027’ye kadar 54,4 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Pazarın yüzde 95’ini kadın kuaförleri, yüzde 5’ini ise erkek salonları oluşturuyor.
Yine araştırmalara göre
haftada 4 saat 18 dakikasını saçlarının bakımına ve güzelliğine ayırırken, bu süre
6,5 saate kadar çıkıyor.
Kadınların saçlarına daha çok vakit ayırması, kadınları hedefleyen kuaför salonlarının sayısını artırmış.
Fakat kuaförlük mesleğinin zorlukları ve değişen trendleri, kadınları daha pratik işlere yönlendirince sektörde erkek istihdamı artmaya başlamış.
Kişisel bakımla ilgili farklı bir araştırma daha var.
konuya dair gerçekleştirdiği araştırmaya göre, 2021’de 464 milyon dolar değerinde olan küresel
pazarının, bu yılı 569 milyon dolarla kapatacağı öngörülüyor.
Pazarın 2027’de kadar yüzde 22,64’lük bir büyüme kaydederek 1,5 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Vücutta istenmeyen tüylerin kolaylıkla yok edilmesini sağlayan lazer epilasyonların popülerliği artıyor.
epilasyon, en çok talep gören uygulamaların başında geliyormuş.
Genç kuşağın en çok rağbet ettiği bir alan da
Park yeri arama, trafiğe takılma, toplu taşıma saatlerine uyma gibi zorunlulukları ortadan kaldıran elektrikli scooter’lar, özellikle büyükşehirlerde yayaların kısa mesafelerde kullandığı güvenli, ekonomik, çevre dostu bir seçeneğe dönüştü.
Kullanım dakikası üzerinden ücretlendirme modeli gençler tarafından kolaylıkla kabul gördü.
raporunda sektörün 2030’a kadar 500 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağı tahmin ediliyor.
Velhasıl kelam yani sözün kısası, küresel ekonomide kişiselleştirme rüzgarları gençlerle çok hızlı esiyor.
