Çocuklarını bebeklikten dijitalleştiren anne babalar kendileri dijital dünyaya uyum sağlayamıyorlar.
Bundan yaklaşık 15 yıl önce çocuklarını
reklamları açarak oyalayan anneler bugün aynı işi
yapıyor ya da yapmak zorunda kalıyor.
20-25 yaşın altındaki bütün çocuklar istisnasız ve zengin fakir orta gelirli her ülkede
olarak adlandırılıyor artık.
Alt sınır ise 2 yaşına kadar inmiş durumda.
Yani çocuklar televizyondan akıllı telefonlara hızlı bir geçiş yaparak dijital dünyada yerlerini aldılar ancak
özel ve kamu kurumlarının
başında bulunan
ciddi bir geçiş ve uyum sorunu yaşıyor dijital dünyaya geçmek için.
Anadolu’da üretime odaklanmış sektörlerin dijital dönüşümüne katkıda bulunmak amacıyla TÜRKONFED ve Türkiye İş Bankası işbirliğiyle yürütülen Dijital Anadolu Projesi’nin 2019 yılı ilk toplantısını izlemek için geldiğimiz
şehri yakından tanıma fırsatı da bulduk.
Denizli denince akla
insanlarının girişimciliği, tekstil ve demir çelik
geliyor.
Bir de kendini Denizli’nin ilk yerleşim yeri olan antik kent Laodikya’yı ortaya çıkarmaya adayan
Profesör Doktor Celal Şimşek
hoca.
Türkiye ekonomisi ağırlıklı olarak küçük ve orta boy işletme dediğimiz KOBİ’lerden oluşuyor.
Yani ülke ekonomisinin lokomotifi bu tür şirketler.
Ülke istihdamı, yatırımı, piyasa canlılığı bu şirketlerin sırtında.
Ve gerek global dediğimiz küresel ekonomideki her hareketlilik olumlu veya olumsuz en çok etkiyi KOBİ nitelikli şirketlere yapıyor.
Ve ekonomideki her
şirketlerde
keserken
açıyor.
Yüksek faiz küçükten büyüğe şirketlerden vatandaşa herkesi
sevkediyor.
Bu kapıyı kapamanın en etkin yolu yatırımları cazip hale getirmek.
İhraç ürünlerindeki katma değeri yükseltmeyi düşünmeden önce
yükseltmeye odaklanmak şart.
İnsanın katmadeğeri yüksek olursa üretilen her şeyin, bu bir ürün de olabilir bilgi de olabilir katma değeri doğal olarak yüksek olacaktır.
Yani biz yani
çözüm tarafında yer alan siyasiler, işadamları eğitimciler
sektörlerin katma değerini düşünmeden önce bu sektörlerde bugün yer alan ve yarın yer alacak olan
artırmayı öncelikli hedef olarak görmeleri gerekmektedir.
Refah ve huzura giden en kestirme yol budur.
Anadolu’daki KOBİ’lerin
hızlandırarak hem onların küresel ekonomiye uyumunu hem de ülke ekonomisine katkılarını sağlamak için önce küçüğü düşünmek lazım diyor
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan
.
KOBİ’lerde dijital dönüşümü sağlamak için de Anadolu’da şehir şehir dolaşıyorlar.
diye de bir projeleri var.
Kamuda ve özelde ekonomik sıkıntıları daha hızlı atlatmak ve tahribatı azaltmak için ödemelerin en alttan başlamasını öneriyorlar.
Ekonomide sıkıntıları geçici olarak görüyorlar ve umutlular.
Çünkü ellerini taşın altına koyarak hep birlikte ilerlemeyi düşünüyorlar.
Başka da bir çözüm yolu yok.
Ekonominin daraldığı dönemlerde en fazla sıkıntıyı kimler yaşar?
Çalışma hayatında sabit ücretliler ve emekliler.
İş hayatında da küçük ve orta boy işletmeler.
O zaman ilk destek de onlara olmalı.
Kopan bir fırtına ya da kasırgada birbirimize sarılmazsak fırtına önce en zayıfları savurur ama sonra sıra kendi gücüne güvenenlere ve birlik beraberlik ihtiyacı duymayanlara gelir.
Bir toplumda yöneticiler kaliteli vatandaş kalitesiz olmaz.
Bir işletmede patron ve idareciler kaliteli, çalışanlar kalitesiz olmaz.
Bir eğitim merkezinde öğretmenler kaliteli öğrenciler kalitesiz olmaz.
Yönetici neyse vatandaş, patron neyse çalışan, öğretmen neyse öğrenci odur.
Aynı bardağın içindeysek, aynı havayı soluyorsak, kültür olarak aynı yerlerden besleniyorsak kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur.
Ne derler halk arasında;
Ön teker nereye giderse arka teker oraya gider.
Ekonomik veya sosyal yangınlarda kurtarılacak ilk varlık insan olmalı.
Küresel rekabette öne çıkmanın ilk ve en kestirme yolu da insana yatırımdır.
Kaliteli insan; kaliteli üretim ve kaliteli toplum demektir.
Kaliteli toplum, zenginlik ve refah demektir.