ekik, defne, ıhlamur, adaçayı, biberiye, tıbbi bitkiler, meşe palamudu
gibi ürünleri ekmiyoruz ama birçoğunda dünyada en önemli tedarikçiyiz.
Yani doğanın sahibinin armağanı
konumundaki odundışı orman ürünleri sektöründe dünya genelinde Türkiye’nin potansiyeli oldukça yüksek.
Türkiye,
dünya üretiminin yüzde 65’ini ve
yüzde 95’ini sağlıyor.
Yine adaçayı, biberiye, ıhlamur, meşe palamudu da en önemli odun dışı orman ürünlerimiz.
Ancak yeteri kadar değerlendiriyor muyuz?
Kıymet bilsek, organize olsak ve bu ürünleri işleyerek
katma değerini artırabilsek
kekik, defne, ıhlamur, adaçayı, biberiye, tıbbi bitkilerde belki de
dünya ilaç sanayiinde oyun kurucu ülke bile olabiliriz.
Mobilya sektöründe fena değiliz mesela bu alanda 221 ülkeye ihracat yapıyoruz.
Ege İhracatçı Birlikleri’nin verdiği rakamlara göre
2019 yılında gerçekleşen mobilya ihracatı yüzde 13’lük bir artış ile 165 milyon dolar
olarak gerçekleşmiş.
Mobilya sektörü İzmir’de modern bir Organize Sanayi Bölgesi için çalışma başlatmış.
Torbalı Organize Sanayi Bölgesinin bitişiği arazide
olarak bir mobilya sektör kümelenmesi sanayi alanı oluşturuluyor.
Bu sanayi alanında toplam
590 bin metrekarelik alan için başvuruda bulunmuş. Şu anda 390.000 m2 alan sağlanabiliyor.
Mevcut alanın neredeyse
yüzde 50 fazlası bir talep
oluşmuş.
Bu da sektör için mobilya organize sanayi bölgesi ihtiyacının önemini ortaya koyan sevindirici bir gelişme.
Türkiye’ye 2019 yılında 3.5 milyar dolar döviz kazandıran, 2 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası veren mobilya sektörü,
Projesi ile hedef pazarlarda ortak tanıtım ve pazarlama yapacak.
Sektör,
Amerika Birleşik Devletleri’ni hedef pazar
olarak belirledi.
olarak anılan teşvik, 2010/8 Sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ kapsamında, Ekonomi Bakanlığı tarafından sağlanıyor.
Bu desteğin amacı, bir proje içerisinde, Türkiye’de yerleşik şirketlerin,
uluslararası arenada rekabetçiliğini
ve ihracatını artırmak.
Üniversitelerin mobilya, mobilya tasarım veya endüstriyel tasarım bölümleriyle işbirliğini arttırmak için çabalar da artırılıyor.
Ege Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Yaşar Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi
ile görüşmeler yapılmış.
Üniversite öğrencilerinin mezun olduklarında mobilya sektöründe istihdam edilmeleri hedefleniyor.
İşte genç işsizliği azaltmanın binlerce yolundan biri.
Türkiye’de kâğıdın ham maddesi olan selüloz üretiminin yetersiz olduğunu biliyoruz.
Bunun için ne yapılması gerektiğini sektör temsilcileri söylüyor;
1-Endüstriyel plantasyon alanlarının kurulması şart.
2-Endüstriyel Ormancılık Yasası’nın çıkarılması gerekiyor.
3- Selüloz üretim tesislerinin kurulması da desteklenmeli.
Türkiye’de kağıt üretiminde selüloz ve hurda kağıt hammaddeleri kullanılıyor. bugün itibariyle
kağıt geri dönüşüm sanayisi yılda 4.5 milyon ton üretim
kapasitesine ulaşmasına rağmen, yurtiçinde toplanan hurda kağıt tonajı bu ihtiyacı karşılamada yetersiz kalıyor.
Ve geri kazanılmış hurda kağıttan üretim yapan firmalar
artan hurda kağıt ihtiyacını ithalat yaparak karşılıyor.
Sektör temsilcilerinin bu sıkıntıyı gidermek konusundaki önerileri de şöyle;
1-Geri kazanılmış kâğıt veya karton döküntü, kırpıntı ve hurdaları ihracatı kayda bağlı mallar listesine dahil edilsin.
2-Bu olamıyorsa karışık kağıt atıklarla, geri dönüşüm için çok değerli olan birinci hamur kağıt ve kartonlar ayrılsın ve bu şekilde ihraç edilsin.
Ormanlara odun gözüyle bakarsan balta olmaktan öte gidemezsin.
Dijitalleşmeyle birlikte ticaretin yön değiştirdiğini gören sanayici
rüzgarın yönüne göre hareket etmeye hazırlanıyor.
Firmaların e-ticaret üzerinden ihracat yapabilmesi için Egeli firmalar İzmir Kalkınma Ajansı’na
isimli projeyle başvurmuşlar ve kabul görmüş.
Bu çerçevede firmaların dijital dönüşüme yönelik yol haritaları çıkarılacak ve yelkenler dijital rüzgarla şişirilecek.
Akıllı insanlar yenilikleri fırsat görür ve yelkenlerini buna göre ayarlarlar akılsızlar da geçmişi özleyerek sızlanırlar.
