İyiliği yapıp denize atmak, deniz bilmese bile hâlık’ın bilmesini yeterli görmek, bir elin verdiğini öbür ele hissettirmemek, gerçek anlamda salt (muhlis) iyilik için iyiliğin adabındandır. O yüzden iyilik yapanların bunun reklamını yapmaktan kaçınmaları o iyiliğin zarfıdır. İşin içine riya karışınca ameller boşa çıkar, hele bir de bu riya iyilik yapılanlara yönelik bir başa kakmaya dönüşünce hiç yapılmasa daha iyi olacak bir işe dönüşür. Yaptığınız iyiliklerin bir de eziyete dönüşmesi kaçınılmaz hale gelir.
Ne yalan söyleyeyim, beni çok duygulandıran bir haberdi bu. Bayramda istediği şekilde ve istediği yerde tatil yapma keyfi dururken bu çileli yollara talip olan, hayatının baharında bir genç kardeşimiz.
TÜRGEV’inde, TÜGVA’sında, Ensar’ında, İlim Yaymasında, IHH’sında ve ismini sayamadığım bir çok kurumun çatısı altında hiçbir kariyer endişesi taşımadan da, sadece iyilik için, insani yardım yolunda canını dişine takmış çalışan gençler var. Kalpleri başkaları için, mazlumlar için, ümmet için çapan gençler…
“İyilik öncülerinin semeresi” demişken, en zor zamanlarda ortaya koyduğu müstesna mücadelesiyle bugün bahsettiğimiz gözümüzü aydınlatan bu güzel nesillerin yetişmesinde büyük emeği olmuş çağımızın tartışmasız İslam kahramanlarından Şule Yüksel Şenler hanımefendi, rabbine kavuştu.
Müslüman kadınların birey olma, iradelerine, özgürlüklerine sahip çıkma ve sadece Allah’a kul olma mücadelesini en güzel şekilde ortaya koydu. Bu güzellikle noktaladı ömrünü, Rabbine kavuştu. Allah rahmet etsin, mekânı cennet olsun.