|
Dünya nerede, biz nereye koşuyoruz?

Çağımızın cins düşünürlerinden Deleuze, hocası Foucault için “Foucault, bize hiçbir şey öğretmemiş olsaydı bile, öğrettiği tek şey, onun büyük bir düşünür olarak saygıyla anılması için yeterdi: Başkaları adına konuşma haysiyetsizliğinden kaçınmak.”

Hocalar, böyle talebe isterler. Böyle talebeleri görünce bütün dünyalar onların olur, bütün dertlerini, sıkıntılarını unuturlar.

Foucault, iyi konuşuyor, hoş konuşuyor ama boş konuşuyor: Söylediği şeyin hiçbir karşılığı yok Batı’da zira. Batılılar bırakınız başkaları adına konuşmayı, başkalarına, açıkçası kendileri dışındaki hiçbir medeniyete hayat hakkı bile tanımadılar. İnsanlığın birikimi olan medeniyetleri durdurdular, kahir ekseriyetinin ise kökünü kazıdılar.

Şimdiyse, kendi kuyularını kazmakla meşguller. “Şimdiyse” dediğime bakmayın; kendi kuyularını kazma süreci yeni başlamış filan değil; başından itibaren her alanda alttan alta işleyen yıkıcı, yok edici bir süreç bu. Modern Batı uygarlığını kuran dinamikler, Batı uygarlığını yıkan dinamitlere dönüşüyor hızla. Bilim, ekonomi, siyaset, teknoloji, akıl gibi kurucu dinamikler zamanla yıkıcı birer dinamite dönüştü bile…

Bütün dünyada manzara-i umumiye şöyle. Batıda başlayan felsefî yok oluş süreci, Batı uygarlığı bütün dünyayı kendisine benzettiği için, bütün dünyaya da hızla sirayet etti, sirayet etmediği yerlere, yörelere ise sirayet etmeye de devam ediyor…

Bize gelince…

Bizde durum nedir, nasıldır peki?

Toplumun üst tabakası, metamorfoz yedi, başkalaştı, dünyasını kaybetti, kendini de yitirdi ve her şeyi bitirdi.

Alt tabakası ise, hızla ruhunu yitirmenin eşiğine sürükleniyor…

Kitle gitti.

Toplum çürüdü, bitti.

O bizi diri tutan, her dâim bizi tutup ayağa kaldıran, bize güç kuvvet veren Anadolu irfanı maalesef tarih oldu, tuzla buz oldu: Anadolu da bozuldu. Anadolu irfanı, bütün toplum kesimlerinde görülen mayasıydı bu toplumun. Şimdi sadece İslâmî kesimlerinde kaldı bazı izleri sadece.

Yine de önümüzü açacak bir şey var: Batı uygarlığının felsefî olarak çökmüş olması. Burada Batı uygarlığının çöküyor olmasından medet umuyor değilim. Başkalarının çöküşünden medet umanlardan bir şey beklenemez. Nietzsche’nin bir buçuk asır önce söylediği şeyi hatırlatıyorum: İnsanlığa söyleyeceği yeni bir şey yok Batı uygarlığının: “İnsanlığa söyleyebileceğimiz tek yeni şey, yeni bir şey söyleyemeyeceğimiz gerçeğidir.”

O yüzden sadece hâkimiyetini pekiştirme ve sürdürme savaşı veriyor. Bunu da çok kaba, ilkel, barbar yöntemlerle yapıyor: Hem istediği yeri, ülkeyi işgal ediyor, istediği lideri yerinden ediyor hem de “ürpertici”, “kan emici” kötüler icat ediyor hâkim olduğu ve tepe tepe kullandığı konvansiyonel ve yeni medyalar üzerinden.

Başkalarının enkazı üzerinden yükseltilecek bir dünya, kanatlandırıcı bir dünya olamaz. Başkalarının kötülükleri üzerinden ve başkalarını kötüleyerek kendini var etmeye, meşrûlaştırmaya çalışan bir dünya görüşünün haysiyeti ve vakarı yoktur. Kendi ayakları üzerinde doğrulmalı insan.

Kendi dinamikleri ile ayağa kalkan bir medeniyet insanlığa taze bir âb-ı hayat iksiri sunabilecek asalete ve özgüvene sahip bir medeniyettir.

Başkaları üzerinden var olmadı İslâm medeniyeti. Başkaları adına konuşma haysiyetsizliği göstermedi. Batılıların yaptığı gibi başkalarını, kendi dışındaki bütün kültürleri, medeniyetleri ötekileştirerek, şeytanlaştırarak var olma, hükümranlık kurma karaktersizliği sergilemedi.

O yüzden başkalarının haysiyetleriyle oynamadı; aksine, haysiyetleriyle oynanan medeniyetlere, halklara sessiz kalmadı. Zâlime karşı mazlumun yanında oldu her dâim.

Bir medeniyet fikri sunmamız lazım dünyaya...

Umut vadeden, sarıp sarmalayıcı, kuşatıcı: vicdanın, merhametin, hakikatin nefesi adaletin sesi olacak asil ve köklü bir medeniyet fikri.

İyi de nasıl olacak bu, kim yapacak bunu? Dünyanın umudu olacak bir öncü kuşak yapacak bunu. Susayan insanlığın hakikat pınarından kana kana içmesini sağlayacak bir öncü kuşak.

Ben ona öncü kuşak diyorum.

O öncü kuşak önümüzü açacak fikriyatı geliştirecek.

Yeni fikir ve oluş akıncıları yetiştireceğiz...

Her şeyi yeniden fethedip, yeniden inşa edecek çilekeş öncüler…

#Deleuze
#Foucault
#Batı
#Anadolu
#Nietzsche
3 yıl önce
Dünya nerede, biz nereye koşuyoruz?
Kürtlerin sorunları ve talepleri var…
İki cümle arasına kıvrılan kedi
Kara dinlilerle milletin savaşı
Kılıçdaroğlu Baykal"ı milletvekili yapacak mı?
Fethi Gemuhluoğlu’ndan Nuri Pakdil’e