Bu Ramazan çok hızlı geçti benim için. Birden geldi ve birdenbire gitti.
Maneviyatı en yüksek ramazanlardan birini yaşadım hamdolsun Rabbime.
SINIR TANIMAYAN MTO RUHU…
Hem Türkiye’de MTO iftarları ile hem de Özbekistan’a yaptığımız ikinci ziyaretle Ramazan’ın tadı bambaşka oldu; tadı damağımızda kalan, maneviyatı çok yüksek olan Ramazanlar yaşadık gerçekten.
Bizim yaşadığımız Ramazanların maneviyatının yüksek olması, MTO talebeleriyle müşterek iftarlar yapmamızdan, birbirimizle rûberû tanışıp kaynaşmamızdan kaynaklanıyordu:
MTO; kardeşlik ruhunun zirveye çıktığı tertemiz talebeleriyle bu ülkede bir diriliş aşısı yaptı, varoluş ve toparlanış tohumları ekti.
Ortaya çıkan şey benzersiz bir kardeşlik duygusu, kanatlandırıcı bir ruh, ülkenin ve coğrafyamızın önünü açacak entelektüel kaliteyi yakalama çabası, sevinci ve coşkusu… Kısaca
MTO ruhu dediğim bu kardeş
lik ruhu, diriliş ve varoluş rüzgârı, çarpan etkisi yapacak, katma değeri yüksek bir atılımın ayak sesleri olacak inşallah…
Semerkand ve Buhara yazılarıma bugün ara verip arefe gününe ve bayramın ilk gününe denk gelen yazılarımla devam edeceğim.
Bugün Konya ve İzmir iftarlarımızı yazacağım.
Konya da Kayseri de Selçuklu medeniyetinin kurucu şehirlerinden ikisi sadece. Erzurum’dan başlayarak Amasya, Tokat ve Sivas ile devam eden, Kayseri, Çorum ve Konya ile zirvesine ulaşan
Anadolu’daki Selçuklu hilâli şehirlerimizde yaptığımız iftarlar
ve akabinde gerçekleştirdiğimiz MTO talebe buluşmaları ve Öncü Kuşak ve Medeniyet Tasavvuru Yolculuğu konferanslarımız hem bize, Medeniyet Tasavvuru Okulu (MTO) talebelerimize hem de bütün bulunduğumuz şehirlerin ruhuna taze bir ruh üfledi, ruh kattı.
Anadolu’da ve Trakya’da adım adım yeşerttiğimiz bu MTO ruhu, hem bütün ülke çapında hem de MTO talebelerinin bulunduğu 60 küsur ülkede taze bir diriliş, toparlanış ve varoluş rüzgârının esmesine imkân tanıdı.
Bizi takip eden ama MTO talebesi olmadan MTO’lu olan, MTO sevgisini, aşkını içinde büyüten, bizlere bizleri kanatlandırıcı, samimâne dualar eden bütün kardeşlerimiz, ülkemizin, mazlum coğrafyamızın güzel insanları, ülkemizin ve medeniyet coğrafyamızın diriltici ve toparlayıp kendine getirici, ayağa kaldırıcı ve bayrağı gönderece çektirici bir
hakikat ruhuna nasıl susadığını
göstermiş oldular. A
ziz İslâm’ın kazandırdığı bu ruhu, bu kardeşlik ruhunu, diriliş, toparlanış ve varoluş ufkunu
iliklerimize kadar yaşadık, gördük.
Üstadın o çağlayan gibi akan gür sesiyle haykırırcasına söylediği gibi
“Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyma” yolculuğudur bu.
Bu toprakların direniş, diriliş ve varoluş yolculuğunun adım adım, kare kare, sayha sayha rüzgâra dönüşmesi, bütün engelleri aşacak bir medeniyet tasavvuru rüzgârına dönüşmesidir gece gündüz demeden, karış karış hem ülkemizi hem de coğrafyamızı adım adım dolaşarak gerçekleştirdiğimiz bu yolculuk.
Selçuklu’nun başkentinde Konya Büyükşehir Belediyemizin genel sekreteri, dertli adam, güzel insan, ufku sınır tanımayan güzel müslüman
Bey’in evsahliği çok güzeldi, çok samimi idi.
Konya’da
’nde güzel bir iftar ve ardından leziz bir MTO talebe buluşması gerçekleştirdik. Konya ekibimiz, güzel organze olmuştu yine. Konya Temsilcimiz
kardeşime, eşi Büşra Hanım kardeşime,
Azime Sena Yılmaz, Alperen Yılmaz, kardeşi Aybike Yılmaz ve Ömer Berkay Ayla, Ömer Türkoğlu, Hale Özcan, Rümeysa Bağcı, Ayşe Alhan, Züleyha Çiftçi kardeşlerime
ve emeği geçen bütün diğer kardeşlerime yürekten teşekkür ediyorum.
Konya’mız Ağustos’un son haftasında yapacağımız ve şimdiden 1500’den fazla başvurunun yapıldığı
İslâm Düşüncesi ve Gazâlî Kampı’mız
a da ev sahipliği yapacak.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay Bey’e ve Genel Sekreter Ercan Uslu Bey’e
Türkiye’nin entelektüel tarihinde benzeri henüz yapılmamış büyük bir akademik kampa öncülük ettikleri için çok teşekkür ediyorum.
Konya, ülkemizin entelektüel tarihine bir kez daha damgasını vuracak büyük bir entelektüel atılıma, diriliş ve varoluş ufkunun ve iradesinin yeşertilmesine ev sahipliği yapacak inşallah.
Konya iftarımızdan sonra İzmir’e geçtik.
ile gerçekleştirdik
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’ndeki
iftarımızı, talebe buluşmamızı ve konferansımızı.
Çok leziz, benzersiz bir buluşma oldu Katip Çelebi’deki buluşmamız.
Bunda üniversitenin
Hocamız’ın saat gece 23.00’e kadar bütün programlarımıza katılma nezaketi göstermesi çok etkili oldu. Saffet Hoca, MTO’yu yakından takip ettiğini,
MTO’nun yeşerttiği ruhu ve geliştirdiği akademik seviyeyi çok önemsediğini söyledi.
Bunu da biz İzmir’den ayrılana kadar yaptığı güzel ev sahipliği ile gösterdi. Saffet Köse rektörümüze gösterdiği bu güzel evsahipliğinden ötürü çok teşekkür ediyorum.
MTO talebesi ve Tügva Marmara temsilcisi
kardeşimiz, güzel katkı verdi, programın nezih ve nefis bir ortamda gerçekleştirilmesinde doğrudan payı oldu.
MTO İzmir yönetim ekibinden
Can Karadeniz, Mehmet Adıgüzel Kertmen
ile MTO İzmir’den Dilek Güngörmez kardeşlerimiz çok gayret gösterdiler.
başkanı Rasim Çalar, İzmir Genç İHH başkanı
ve İzmir İHH’dan birlikte çalıştıkları
kardeşlerime yürekten teşekkür ediyorum.
İzmir’de çok sade bir iftar yaptık. Çorba, ekmek, hurma ve su’dan ibaret derviş iftarı!
Çok leziz bir iftar oldu o yüzden.
Konferans ve MTO talebe buluşması ruh doluydu, İzmir İzmir olalı böylesine ruh dolu buluşmayı çok fazla yaşamadı
. İzmir iftarımıza bütün civar şehirlerimizden koşup gelen çok sayıda kardeşimizin olması bunun en güzel ve göz yaşartıcı göstergelerinden biriydi.
İzmir, ruhun dirilişinin ve varoluşunun şarkısını terennüm etti o gün gün boyunca, neredeyse sahura kadar.
Ege çok yalnız, kimsesiz. Buna hakkımız yok. Ege’yi medeniyetimizin ruhunun yeşertileceği günlere hazırlamak boynumuzun borcudur.
Kayseri iftarına yerim kalmadı. İstanbul, Ankara ve Gaziantep iftarlarıyla birlikte yazarım artık.
