|
Ayasofya Camii’nin açılmasını felâket olarak görmek!

Yeni yıla kötü girdik yine.

Hem de çok iğrenç bir haberle.

İsmi lâzım değil, provokatif bir gazetenin, kişileri yalan yanlış şekillerde hedef gösteren, karakter suikastları yapan haberler üretmekte mahir bir bulvar gazetesinin Ayasofya haberiyle uyandık yeni yılın ilk gününe...

Gazete, 2020 yılının felâket dolu haberleri arasında Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılmasını da zikrediyordu!

HASTALIKLI BİR ZİHNİYET

İnsanın hayatını zehir eden, ağzının tadını bozan, nasıl da bozuk bir zihniyet bu, öyle değil mi?

Hastalıklı bir zihniyet!

Bedenen burada ama zihnen dışarıda yaşayan, şizofren, bu ülkenin tarihiyle, inançlarıyla, medeniyet birikimiyle kavgalı sömürgeci bir zihniyet!

Sürekli nefret pompalayan, toplumun hassasiyetlerini birer birer topa tutan, toplumun değerlerine, inançlarına zırnık kadar saygı duymayan celladına âşık köle ruhlu bir zihniyet bu!

Çağdaş değerler diyerek dillerine pelesenk ettikleri ama zırnık kadar anlamadıkları Batılı değerleri, Batı kültürünü, felsefesini, sanatını sadece yüceltmekten başka bir şey bilmeyen; kendi kültürüne, değerlerine, insanına düşmanca gözlerle bakan; jakoben, dayatmacı, “kendine özgür, kendine çağdaş, kendine demokrat”; bu ülkenin merdiven altlarında namaz kılan gariban öğrencilerini, masum Anadolu çocuklarını “Gericilik hortladı! Yobaz bunlar!” diyerek aşağılayan, ilkel, faşist, yobaz bir zihniyet!

Kendilerine ait hiçbir entelektüel kökleri, tarihleri olmayan, Batı kültürünün gölgesi olmayı marifet sanan, Batılıların ürettiklerini burada berbat bir şekilde tüketmekten başka bir şey yapamadıklarını göremeyecek kadar zihinleri körleşmiş, devşirilmiş epistemik köleler bunlar!

Bu ülke dışardan fiilen işgal edilmedi, içerden zihnen ele geçirildi, diyorum ya; işte bu tespitimin ete kemiğe bürünmüş en son örneği, Ayasofya’nın açılmasını felâket olarak görmek ve dünya tepki gösterdi, diye sunmak!

Bana ne dünyadan!

Dünya dediği ne?

Batı!

Sana ne Batı’nın tepkisinden!

Sen Batı’nın çocuğu musun, bu ülkenin çocuğu mu?

Kimsin sen, kimin sözcüsü, gözcüsüsün?

Kin ve nefret tohumları ekmekten başka bir işe yaramıyor bu tür yayınlar!

Oysa kaç zamandır yazıyorum: Bu gerilim ortamı, nefret ortamı bize sadece kan kaybettiriyor, enerji kaybettiriyor. Hele de Türkiye’nin etrafının ateş çemberiyle kuşatıldığı bir zaman diliminde! Hele de Doğu Akdeniz’deki suların bir türlü durulmak bilmediği, ilk büyük zaaf ânımızda emperyalistlerin Türkiye’yi vurmaktan çekinmeyecekleri hassas bir süreçte!

Bütün partilere, bütün kesimlere sesleniyorum: Toplumun nefret ve kin tohumlarına değil kenetlenmeye ihtiyacı var!

Bu toplumun en hassas olduğu konuların başında gelir Ayasofya meselesi.

İnsan sormadan edemiyor: Bu toplumun ortak değerlerine, ortak dertlerine ortak olmayan, onları yoksayan, aşağılayan bu milletin gazetesi, sesi olabilir mi?

AYASOFYA, BAĞIMSIZLIĞIMIZIN SEMBOLÜDÜR!

Ayasofya, sadece Ayasofya’dan ibaret değildir. Cami olarak da, müze olarak da, kilise olarak da bir geçmişe sahip, çok anlamlı, çok katmanlı bir semboldür Ayasofya.

Ayasofya bu ülkedeki fay hatlarının, kültür ve medeniyet kimliklerinin tezahür ettiği çok güçlü bir semboldür.

Ayasofya, bu ülkenin bağımsız olup olmadığının en önemli gösterenidir!

Fetihle birlikte Ayasofya’nın camiye çevrilmesi, bu toprakların darülislam yapılmasının en güçlü ifadesidir. Ayasofya’nın camiye çevrilmesi ve bu toprakların darülislam yapılması, bu toprakların entelektüel, kültürel bağımsızlığının en hayatî işaretlerinden biridir.

Öte yandan, Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi, bu toprakların zihnî ve kültürel bağımsızlığının tehlikeye düştüğünün ve İslâmî birikiminin, ruhunun, dinamiklerinin tasfiye edilerek müzeye kaldırıldığının bir işaretidir.

O dönemde, Türkiye’nin nefes almasını sağlayacak ve dolayısıyla Batılıların bizi buradan uzaklaştıracak, bize topyekûn saldırma girişimlerini durduracak geçici bir önlem olarak mı Ayasofya Camii müzeye çevrildi diye iyi niyetle düşünmek istiyorum her şeye rağmen ama 86 yıl Ayasofya’nın kapısına kilit vurulmasının Türkiye’nin zihnine pranga vurulması olarak okunması gerektiğini görüyorum.

Milleti aptallaştırmanın âlemi yok: Cami olarak Ayasofya’ya kilit vurulması, Türkiye’nin Müslüman bir ülke olarak iddialarını terk etmesi, bağımsızlığını tehlikeye sokması olarak okundu bütün dünyada da.

Ayasofya’ya vurulan zincirlerin kırılması ise, zihnî prangaların kırılması ve Türkiye’nin tam bağımsızlığına kavuşma sürecinde bir kilometre taşı olarak görülmeli.

Ayasofya meselesi, bu milletin, bu Müslüman milletin yaşadığı istiklal ve istikbal mücadelesinin sembolüdür.

Sözün özü:
Ayasofya Camii’nin yeniden açılmasını felâket olarak gören zihniyet, bu milletin başına gelmiş en büyük felâkettir.

Vesselâm.

#Ayasofya Camii
٪d سنوات قبل
Ayasofya Camii’nin açılmasını felâket olarak görmek!
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı