Bindiği yanlış asansör tarihi aydınlattı: Türkiye'ye ait eserleri ortaya çıkardı
İngiltere’nin başkenti Londra’da Victoria and Albert Müzesi’nde yanlış bindiği asansörle tarihi çinilerin bulunduğu depoya inen öğretim görevlisi Hayal Güleç, buradaki 44 eserin, Türkiye’deki tarihi yapılardan götürüldüğünü arşiv belgeleriyle tespit etti.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Öğretim Görevlisi Hayal Güleç, İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Victoria and Albert Müzesi’nde yanlış asansöre bindi. Asansör, Güleç’i müzenin depolarına indirdi. Binlerce çini parçasını depoda gören Güleç, bunları incelemek için müze yetkililerinden izin istedi.
İlk etapta izin alamayan Güleç, Türkiye’ye döndükten sonra da müzeyle yazışmalarını sürdürdü. 16’ncı yüzyıl çinilerini kendisine tez konusu seçen Güleç’in ısrarlı çabası sonucu müze, inceleme için izin verdi. Üniversiteden ödenek almadan iki farklı dönemde İngiltere’ye giden Hayal Güleç, tarihe ışık tutacak bilgilere ulaştı.
44 eser Türkiye topraklarından
Hayal Güleç, 16’ncı yüzyıla ait, daha önce sergilenmemiş, depoda tutulan ve arşiv belgeleri olan çinileri inceledi. Depodaki Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait 67 çininin fotoğraflarını çekip bunları incelemeye alan Güleç, Türkiye topraklarında bulunan tarihi eserlerden sökülmüş 44 çiniyi arşiv belgeleriyle tespit etti.
REKLAM
Fransa'dan restorasyon için getirilen uzman götürmüş
Hayal Güleç’i ve bilim dünyasını en çok şaşırtan da Fransızca bir mektup oldu. Müze deposunda eserlerin geçmişini anlatan mektubu SDÜ’de danışman hocası Doç. Dr. Süreyya Eroğlu ile inceleyen Güleç, mektubun Bursa’da 1855 yılında meydana gelen deprem sonrası Bursa Yeşil Cami ve türbesinde oluşan hasarı onarması için 1863 yılında Ahmet Vefik Paşa tarafından görevlendirilen Fransız restorasyon uzmanı Leon Parville ile bağlantısını tespit etti.
Mektup eserlerin götürüldüğünü belgeledi
Hayal Güleç, Parville’nin restorasyon işleri bittikten sonra bazı Osmanlı aydınlarında şüphe oluştuğuna yönelik bilgilerin var olduğunu söyledi. 1923 yılında Ahmet Haşim’in Parville’nin çinilerin bir kısmını götürdüğüne dair bir yazı yazdığını dile getiren Güleç, ancak bunu o dönem ispatlamanın mümkün olmadığını kaydetti.
REKLAM
Mektubun arşiv belgelerinden çıkması ve tercüme edildikten sonra bu şüphelerin ortadan kalktığını kaydeden Güleç, Fransızca mektubun Leon Parville’nin oğlu tarafından müzeye yazıldığı anlaşıldı. Babasının Asya topraklarından getirdiği bazı çinileri, özel oryantalist parçaları müzeye satmak istediğine yönelik bir belge olduğunu gördük. Belgenin devamında 67 parça çininin müzeye satıldığını fark ettik. Mektup, üzerinde durulan ama ispatlanamayan bir konuyu ispatlama şansı verdi" dedi.
Türkiye'nin farklı tarihi yapılarının çinileri müzede
Hayal Güleç, Parville’nin götürdüğü çiniler dışında, Topkapı Sarayı, Yeni Cami, Diyarbakır Sahabeler Türbesi’nden ve 16’ncı yüzyıl dönemine ait 4 camiden, Ermeni Katolik kilisesinden, Takkeci İbrahim Ağa Camisi’nden çinilerin de birbirinden farklı kişiler tarafından müzeye satıldığını gösteren arşiv belgeleri bulunduğunu söyledi.
REKLAM
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kendisini çağırıp araştırması hakkında bilgi aldığını dile getiren Güleç, bakanlığın, çalışmasından sonra çinilerden haberdar olduğunu vurguladı.
Uğur Acar, aradan geçen 7 yılda iş ve yeni arkadaşlara sahip olmanın, hayallerini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor.
Manavgat ilçesi Gebece köyünde dünyaya gelen ve bir aylıkken evinde çıkan yangında yüzü yanan Uğur Acar, 21 Ocak 2012de Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde gerçekleştirilen Türkiyenin ilk yüz nakli ameliyatıyla yeni hayatına başladı.
Tıp dünyasında büyük ses getiren ameliyatla yeni yüzüne kavuşan Acar, 7 yılda yüz fonksiyonlarını büyük oranda kullanma kabiliyeti kazandı.
Nakil olmadan önce insanların yüzüne bakmaya çekindiğini, çocukların ise kendisinden korktuğu için sokağa çıkmadığını anlatan Acar, yeni yüzüyle sürekli çarşı pazar dolaştığını söyledi. Nakil olduğu hastanenin otoparkında çalışan Acar, aynaya bakıp, yeni yüzü için her gün şükrediyor.
İnsanların fotoğraf çektirmek için kendisine yakın ilgi gösterdiğini belirten Acar, yaptığı açıklamada, 7 yıl önce Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde rutin kontrollerini yaptırdıktan sonra otobüsle köye dönerken hastaneden nakil için telefon geldiğini söyledi.
Hemen döndüğünü ve koşarak hastaneye geldiğini anlatan Acar, şöyle konuştu:
Arayan Prof. Dr. Ömer Özkandı. ameliyat olacağımı söyledi. Ameliyata girdim, çok heyecanlıydım. Türkiyede bir ilk gerçekleştirildi. Kendimi tanıyamadım. O mutluluğun tarifi yok, çok farklı bir duyguydu.
Hiç arkadaşım yoktu.
Nakil öncesi zorlu bir hayatı olduğunu, evinden çıkamadığını dile getiren Acar, Çocuklar benden korkuyordu, hiç arkadaşım yoktu. Yeni yüzümden sonra arkadaşlarım oldu, işim, güzel bir ortamım oldu. Nakille bütün sıkıntılarım son buldu.
Hala kendisini rüyada gibi hissettiğini ifade eden Acar, Türkiyenin ilk yüz nakli olan hastası olmaktan ve insanların yoğun ilgisinden mutluluk duyduğunu belirtti.
Her gün sabah yüzümü yıkarken aynaya bakıp şükrediyorum. Yeni yüzüm yeni hayatım oldu, hayallerim gerçekleşti. 7 yıl rüya gibi geçti diyen Acar, iş hayatında en iyi yerlere gelmeyi, sağlıklı bir hayat sürmeyi istediğini söyledi.
Organ nakli çağrısında da bulunan Acar, herkesin bir gün organ nakli hastası olabileceğini, bunun için de organ ve kompozit doku bağışının diğer insanların hayatına dokunduğuna işaret etti.
Türkiye'de ilk yüz nakli yapılan Uğur Acar'ın son hali şaşırttı
Antalya'da 7 yıl önce Türkiye'de ilk yüz nakli yapılan Uğur Acar, yeni yüzüyle hayallerini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor. Acar "Her gün sabah yüzümü yıkarken aynaya bakıp şükrediyorum. Yeni yüzüm yeni hayatım oldu, hayallerim gerçekleşti. 7 yıl rüya gibi geçti" dedi.