Afrika ile yeni tanışmıyoruz

Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle derinleşen ilişkileri, kendisini “Afrika’nın sahibi” gibi konumlandıran Fransa’da büyük rahatsızlığa yol açıyor. Oysa Türkiye ile Afrika arasındaki bağlantıların kökleri yüzyılların ötesine uzanıyor.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Arşiv

Geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi, bütün dünyanın dikkatini bir kez daha Türkiye’nin aktif dış politika hamlelerine çevirdi.

Yabancı basında çıkan haber ve değerlendirmeler içerisinde, Fransız gazetelerinin konuya ilgisi özellikle yoğundu. Ancak Fransız basınında “Türkiye’nin Afrika’ya duymaya başladığı yakınlığın sebepleri”nin sorgulanması ve adeta Türkiye Afrika’yı yeni keşfetmiş gibi bir üslubun kullanılması gözlerden kaçmadı.

Türkiye ile Afrika arasındaki sıcak münasebetlerin yüzyılların ötesine uzandığı gerçeğini tamamen gözardı eden bu bakış, aslında Afrika’yı “Fransa’nın mülkü” olarak gören oryantalist ön yargıların bir uzantısını teşkil ediyordu.

EN UZAĞA UZANAN EL

Tarihin geçmiş dönemlerinde Afrika ile Osmanlı İmparatorluğu’nun ilişkileri Akdeniz merkezli olarak başlamıştı. Sonrasında Sudan’dan Senegal’e kadar Sahra Altı’na doğru genişleyen münasebetler, nihayet Sultan Abdülaziz döneminde Güney Afrika’ya dek uzandı. Cape Town şehrinde yaşayan Müslümanların arasındaki ihtilafları çözmek ve onlara İslâm’ı öğretmek üzere, Sultan Abdülaziz tarafından 1862’de Güney Afrika’ya gönderilen Ebubekir Efendi, bugün bile hâlâ parmakla gösterilen bir simgedir.

Sultan II. Abdülhamid, yine Güney Afrika’da yaşanan sömürgecilik savaşlarını çok yakından takip etmiş, imparatorluğun menfaatlerinin korunması noktasında bu uzak coğrafyadaki dengeleri bile gözetmeye çalışmıştı.

SÖMÜRÜ DEĞİL İHYA

Osmanlı İmparatorluğu’nun Afrika’nın çeşitli noktalarında gösterdiği faaliyetlerin, bölgenin Batılı güçler tarafından sömürgeleştirilmesini geciktirici rol oynadığı ifade ediliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde Prof. Dr. İdris Bostan’a göre, “Örneğin Cezayir’de Osmanlı boy göstermemiş olsaydı, Fransa buraları 1800’lerin ortasında değil, o tarihten en az 100 yıl önce işgal altına alırdı.”

Günümüzde Türkiye de Afrika çapında aynı rolü oynamayı sürdürüyor. Ticari, siyasi ve insani bağlantılarla Afrika’nın her ülkesinde güçlü bir biçimde var olmaya devam eden Türkiye, kıtayı sadece “sömürülecek zenginlik kaynağı” olarak gören Batılı güçlerin karşısında moral değerleri ve insan onuruna yakışan denk bir ilişki biçiminin örneğini sergiliyor.

Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi ikinci gününde düzenlenen oturumlarla devam ediyor

Afrika Türkiye’ye güvenini ortaya koydu: Cumhurbaşkanı Erdoğan 8 ülke lideriyle görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul'da Afrika zirvesinde önemli mesajlar verdi: Artık tepeleri değil dağları aşmak istiyoruz