Büyük Türkiye’nin şafak ufkuna doğru: Karanlığı aydınlığa kavuşturan lider

Her millet, liderinin zihin ufku kadardır. Lider ile milleti arasında çift yönlü ilişki vardır. Bu ilişkinin birinci yönünde lider milletinin özü ve özeti iken ikinci yönünde millet liderin gücü ve hareket noktasıdır.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Recep Tayyip Erdoğan

Fahri Şahin

AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı

Her millet, liderinin zihin ufku kadardır. Lider ile milleti arasında çift yönlü ilişki vardır. Bu ilişkinin birinci yönünde lider milletinin özü ve özeti iken ikinci yönünde millet liderin gücü ve hareket noktasıdır. Toplumsal değişim ve dönüşümler evvelemirde zihni değişim ve dönüşümler sonrasında oluşur. Tarihi misyonları yük edinmiş seçkin kişi ve karakterlerde başlayan zihni dönüşümler zamanla milletin bütün bileşenlerini kuşatır. Böylece liderin ilk başta tek başına sırtlandığı tarihi misyon, bir bütün halinde milletine ve kendisine inananlara sirayet eder. Dolayısı ile lideri başarılı kılan yüklendiği misyondur. Bu misyon ne kadar gerçekçi ve ne kadar uygulanabilir ise lider o kadar sahici kazanımlar elde eder. Aynı zamanda liderin yüklendiği tarihi misyon ne kadar geniş perspektife sahip ise milletler o kadar köklü dönüşümler ve sıçramalar yaşar. Kendisinin ve milletinin gücüne inanmak ve milleti ile birlikte var olmak ve milletiyle birlikte yol almak karizmatik ve tabii liderliğin göstergeleri olarak sayılabilir.

MİLLETİNİN ÖZÜ, MİLLETİNİN ÖZETİ

Lider ithal edilemez, lider başkasının dili ile başkasının bakış açısı ve kavramları ile konuşamaz, lider başka değer dünyalarına ait yaşam biçimlerini benimseyemez. Şayet tabii bir lider ise milletinin özünden çıkmak, milletinin kavramlarını konuşmak, milletinin bakış açısı ile bakmak ve milletinin değer dünyasına dair bir hayatı benimsemek zorundadır. Yani milleti ile arasında tam bir uyum olmak zorundadır. Bu zorunluluk varoluşsal bir değeri haizdir.

Türkiye özelinde meseleye baktığımızda yukarıda saydığımız vasıfları haiz ve saydığımız biçimleri kendi özünde kuşanmış kişi Recep Tayyip Erdoğan’dır diyebiliriz. Erdoğan tam da ifade edildiği üzere milletinin özü ve milletinin özeti hüviyetindedir. Yine Erdoğan iktidara geldiği günden beri milleti ile birlikte yol yürümenin hayati önemini kavramış ve siyasi yürüyüşünde millete rağmen değil, sadece milleti ile yan yana mesafe almıştır.

Kanaatimizce Büyük Türkiye’nin doğuşundaki efsunu, Erdoğan’ın şahsında billurlaşan tabii liderliğin aydınlığında aramak gerekir. Bu aydınlık sadece Türkiye topraklarını ışığa kavuşturan bir yapıda değil, karanlığın bizatihi kendisini aydınlığa kavuşturan mahiyettedir. Bu aydınlık Fecr-i Sadık’ın yani yeni bir şafak ufkunun bir daha karanlığa evrilmemek üzere Müslüman topraklarına doğması anlamına gelir.

Yine kanaatimizce Türkiye’nin yaşadığı değişim; tarihsel bilinç ve kökleri ile küresel güç olmaya yatkın ve bu konuda mahir olan bir milletin, kendisi gibi evrensel bir lider olmanın mayasını kendinde barındıran öngörü, aldığı risk ve dik duruşu ile milletine dayanan, milletine ayna olan bir lider ile buluşmasıdır. Bu buluşma gecikmiş olabilir, bu buluşmada geç kalınmış olabilir ancak er ya da geç kavuşan küresel güç olmanın iki gereksinimi Büyük Türkiye’nin inşasının temel etkenleri olmuştur.

DÜNYANIN YENİ GÜVENLİK MİMARI

Dünya tarihi güç dengelerinin seyri açısından okunduğunda, büyük değişimlerin büyük kaosların ardından geldiği görülecektir. Öyle ya da böyle kurulan güç dengelerinde oluşan boşluklar zoraki kurulmuş güvenlik mimarisinde meydana gelen gedikler, yeni güçlerin ve yeni güvenlik mimarisinin usta mimarlarının sahneye çıkmaya başladığı dönemler olarak teberrüz eder.

Bugün Rusya-Ukrayna savaşı bir kez daha gösterdi ki, dünyada soğuk savaş sonrası kurulan küresel güç dengesi etkisini yitirmiş, anlamını kaybetmiştir. Bu kaybediş Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Asya gibi kırılgan dengelerle hayatiyetini devam ettiren ülkeler için büyük sorunlar oluşturacağa benziyor. Sadece kırılgan bölgelerde değil, savaşın enerji piyasasına etkisi dikkate alındığında AB ülkeleri başta olmak üzere Batılı birçok ülkeyi soğuk kış geceleri beklemektedir. Bunun yanında Avrupa ülkelerinin NATO şemsiyesi altına hızlı bir şekilde girme gayreti, Almanya’nın ordu kurma girişimleri ve AB ülkelerinin silahlanma yarışı olası küresel bir fiili çatışmanın ayak sesleri olarak okunabilir.

İşte tam da böyle bir dönemde Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yeni dünyanın yeni güvenlik mimarı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Rusya-Ukrayna savaşında ortaya çıkan tahıl krizi başta olmak üzere, savaşın son bulması için Türkiye tarafından yapılan girişimler ve kurulan masalar, Türkiye’nin yeni güvenlik mimarisinin önemli aktörlerinden olacağının işaretlerini taşıyor. Bugün birçok ülkenin gözü kulağı Türkiye’nin, özelde Sayın Cumhurbaşkanı’nın çözmeye çalıştığı tahıl krizi ile ilgili veri akışında. Çözülür mü bilinmez ancak çözülecekse Türkiye sayesinde çözüleceği bir gerçek.

Türkiye geri döndürülemez şekilde yeni dünyanın kurucu unsuru olma adına emin adımlarla ilerlerken, demokrasinin gereği ve güzelliği olarak Lideri ile milleti 2023 yılında yeniden bir ahitleşmenin ve kucaklaşmanın heyecanını yaşıyor. Seçim sonuçlarını merak edenlere bir sufle: Unutmayınız ki ne olursa olsun, milletin özü ve özeti olan bir liderin kaybettiği tarih boyunca görülmemiştir.