Tarihe kazınan fotoğraflar

15 Temmuz’da sahada olan gazeteciler, çektikleri fotoğraflarla ihanet kalkışmasını adeta hafızalarımıza kazıdı. Vatandaşın attığı tokadı tarihe not düşen gazetecilerin gözünden o gece ve sonrası....

Aybike Eroğlu Yeni Şafak
Arşiv

Bayrağını kapan gelmişti

Elif Öztürk: 15 Temmuz’dan bir hafta sonra vatandaşlar Köprüde şehitlerimizi anmak için toplanmıştı; bayrağını kapan gelmişti, muazzam bir kalabalık vardı. Ben de köprüdeki insanların hepsini kadraja alabilmek için yamaca tırmanıp fotoğraf çekmeye başladım.

Yoldaki kalabalık yamaca taşmaya başladığında daha yukarı çıktım, biraz daha yukarı derken hava iyice karardı, köprünün ışıkları yandı ve binlerce insan, köprüye karşı bayrak sallamaya başladı. O fotoğrafı gururla çektim, insanlar da çok gururluydu. Çünkü daha o fotoğraftan bir hafta öncesine kadar binlerce insan darbe teşebbüsüne karşı müthiş bir varlık gösterdi. Sanırım bir hafta öncesini yaşamış olmam o fotoğrafla duygusal olarak aramda bir bağ geliştirdi.

‘Bizi’ temsil ediyor

Simge fotoğrafta yer alan Taner Atasoy: Üzerinden 6 yıl geçti. Hâlâ aynı duygularla o fotoğrafa bakıyorum. Tek başına beni değil, bizi temsil ediyor. Devlet, millet meselesinde bir olmanın, beraber olmanın, uğrunda feda edilecek ne çok şeye sahip olduğumuzun ifadesidir.

Tekbir getirenleri vurdular

Talha Menteş: Darbe girişiminin yaşandığı dakikalarda Fatih’teki İstanbul Büyükşehir Belediyesi önüne ilk geldiğimde bir aracın arkasına yaralıların üst üste yerleştirildiğini gördüm. Kalanlar ise diğer oradakilerin sırtında hastaneye taşındı. Elinde bayrakla tekbir getiren insanlar tek tek vuruldu. O gece iki kamyon ve bir kepçe bize siper oldu. Toplu bir şekilde hareket etmeye çalıştığımızda ise yaylım ateşine tutulduk. O sırada tekerlekli sandalyelerle bekleyenleri gördüm.

Vurulanları hastaneye tekerlekli sandalyeyle götürüyorlardı. Vatanı hainlere teslim etmek istemeyen her vatandaş gözümün önünde birer birer yere düştü. Hastanenin önü ambulanslar, sivil araçlar ve sırtında yaralı taşıyanlarla doluydu… Hastanede tam bir can pazarı yaşanıyordu. Hemen girişte sedyede yatan bir şehitle karşılaştım. Başucunda kimse yoktu, koridorlar kan gölüne dönmüştü.

15 Temmuz’un sembolü oldu

Tümay Berkin: 80 darbesinde caddeden geçen tank sesleriyle uyandım. Ama 2000’li yıllarda böyle bir şeyin olabilmesi çok kötü. Karşınızdaki Türk askeri, ülke işgal altında değil ki O gece bir an var, hiç unutamıyorum, tank namlusunu tam Meclis’e çevirmiş. Meclis’in oraya nişan almış vaziyette bekliyor. Bu korkunç bir şey yahu. Diyecek söz yok. Sembol olarak nitelendirilen fotoğrafın çekildiği nokta kritik. Uçak sesleri duyulmaya başladığında kendimizi Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne atabildik. Helikopterler gelip ateş açtığında bulunduğumuz bölgeden herkes kaçıştı.

Bulunduğumuz alan çok dar bir noktaydı. Çankaya’ya doğru çıkarken bir araç yolu kapamaya çalıştı, tank üzerinden ezip geçti. Tanklar arka arkaya dizilmişti, insanlar üstüne çıkıp tankları durdurdular. Sık sık ateş açılıyordu. Tank tüm şeridi kapatmıştı, biz de o insanların aşağı düştüğü noktadan geçerek tankın önüne ulaştık. Fotoğrafı çektik, başka geçebileceğimiz bir alan yoktu. Arkadaşım Osmancan Gürdoğan’la birlikte o dar alandan çıkıp fotoğraf çekebileceğimiz daha geniş bir alan bulmaya çalıştık. Ya köprüden aşağı düşecektik ya o noktadan çıkacaktık. O ara lens değiştirmem gerekti, tam lensi çıkarıp fotoğraf çekmeye başladım. İşte o an tank yolun karşısından hareket etti. Oradaki insanlar köprüden aşağı düşmeye başladı.

Silaha çok yakındık

Sedat Suna: Son 15-20 yılda neredeyse büyük ve önemli olayları fotoğrafladım. Türkiye’nin böyle olaylar yaşamasını istemem, fotoğraf arşivim ölümlerle dolu. Umarım bir daha böyle fotoğraflar çekmem. Benim için 15 Temmuz’da nerede olduğumun bir önemi yoktu, köprüde, Taksim Meydanı’nda veya Başbakanlık binasının önünde Biz tanık olduğumuz haberlerde gerçeğe en uygun olanı aktarmak için çalışan gazetecileriz.

Amacımız, ‘ne, nasıl oldu’ sorusuna yanıt vermek. O gün de başlangıcından sonuna kadar herkes için hızlı bir gündü. O fotoğraf silaha en yakın olduğum anlardan biriydi. Pek çok arkadaşım o gece güçlü fotoğraflar çekti, benim fotoğrafım da kısmen sembol fotoğraf oldu. O gece elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık.

Canlar ortaya konuldu

Osmancan Gürdoğan: O gece birçok dehşet verici ana tanıklık ettik. Özellikle bu fotoğraf o dehşet anlarından birini en çarpıcı şekilde yansıtıyor. Böyle bir ana tanıklık etmek, şahit olmak, fotoğraflamak insan olarak vicdanımızda derin yaralara sebep oldu.

Elbette mesleğimiz gereği birçok olumsuz olaylardan fotoğraflar arşivlerimizde yer alıyor. Ama bu fotoğraf özelinde mesleki hayatım boyunca tanık olduğum tüm bu olumsuzluklarla ilk defa somut olarak mücadele eden, karşı duran bir taraf ile karşılaştığımı söyleyebilirim.