Teknolojiyi hedef aldılar

15 Temmuz gecesi darbecilerin ilk hedeflerinden biri ülkenin iletişim altyapısını keserek vatandaşların sokağa dökülmesini engellemekti. Bu nedenle Türksat’ı ve TRT’yi işgal girişimi başlattılar. Yayınların kesilmediğini fark eden darbecilerin bir diğer stratejisi ise siber saldırılar oldu. 15 Temmuz sonrasında veri güvenliği ve siber saldırılar konusunda yerli ve milli teknolojilere yatırımlar daha da arttı.

Orhan Orhun Ünal Yeni Şafak
Türksat

FETÖ’nün 15 Temmuz öncesi en fazla yuvalandığı alanların başında bilişim sektörü geliyordu. Amaç, ülke genelindeki yayın ve internet erişimini keserek 1970’li ve 80’li yıllardaki gibi bir darbe ortamı oluşturmaktı. Önceki dönemlerdeki gibi bir TRT bildirisi okutup darbe yapabileceklerini zannedenler, bu sığ düşüncelerine uygun hareket ederek ilk hedef olarak ülkenin teknoloji kurumlarını hedef aldılar. Bilgi teknolojileri ve internet altyapısı üzerinden kalabalıkları daha kolay kontrol edebilecekleri saplantısı içindeydiler.

TÜRKSAT’I BOMBALADILAR

  • Ülkedeki farklı kurum veya kişilere ait verilerin bir şekilde ele geçirilmesi ana amaçlardan biriydi. FETÖ’cüler internet ve teknoloji çağında yani her görüntünün saniyeler içinde bir yerden bir yere aktarıldığı bir çağda darbe yapılamayacağını tahmin ettikleri için ilk işleri teknoloji merkezlerini işgal girişimi olmuştu. Nitekim o gece ilk hedeflerden biri de Türksat oldu.

YAYINLAR KESİLMEDİ

Türkiye’yi darbenin bastırılmaya başlandığından bîhaber bırakmaya çalışan darbeciler, o gece yayınların kesilmediğini fark edince bu kez Türksat’ın bombalanmasına karar verdiler. Savaş uçaklarından tesise 4 bomba attılar. O gece Türksat’ın 2 çalışanı şehit, 4 çalışanı gazi oldu.

YEDEK SİSTEM DEVREYE GİRDİ

  • İletişim altyapısını hedef alanlar, yetkililerin o gece yayınları farklı bir kanala yönlendirmesi ile hedeflerine ulaşamadılar. 2018 yılında FETÖ’nün Türksat’ı hedef aldığı sürecin arka planını anlatan ve o dönem Meclis Başkanlığı yapan Binali Yıldırım, şu bilgileri vermişti: “Amaçları, Türkiye’deki bütün yayınları durdurmaktı. Ve ilk önce üzerinde Türk bayrağı olan büyük antene bomba attılar. Ancak bilmedikleri, hesap edemedikleri bir şey vardı; faaliyette olmayan, sadece 1990’lı yıllarda Türksat 1B’ye hizmet eden sembolik bir antendi. Herhalde ‘en büyük çaplı anteni alaşağı edersek işi bitirmiş oluruz’ dediler. Hâlbuki bu alçaklar, teknolojinin çok geliştiğini, artık büyük çanaklı antenlerin değil, çok daha gelişmiş, görünmeyen antenlerin olduğunu hesap edememişlerdi. Biliyorsunuz FETÖ’cüler diğer bir adres olarak TRT’yi seçtiler. Korsan duyurularını yapmayı başardılar ve bu şekilde milletin gözünü korkutmayı ve sindirmeyi denediler ancak Türksat, o esnada yedek sistemi devreye sokarak, TRT’yi yayından çıkardı. Böylece darbecilerin emelleri kursaklarında kaldı. Bütün gece boyunca yayınlar devam etti; bütün kanallar çalıştı. Vatandaşlarımız sağlıklı bilgi alma imkânına kavuştu.”

VERİ GÜVENLİĞİ STRATEJİK

15 Temmuz gecesi gayelerine ulaşamasalar da, darbe girişimi sonrasında ön plana çıkan alanlardan biri de veri güvenliğinin sağlanmasıydı. Basit anlamda veri güvenliği, verilerin yetkisiz erişime karşı korunması olarak tanımlanıyor. Bu nedenle birçok ülke, kurum ve şirket sahip olduğu bilgi ve verilere izinsiz erişilmesini engellemeye çalışıyor. Zira 15 Temmuz sonrasında Türkiye’deki kurumlara yönelik siber saldırıların arttığı biliniyor. 15 Temmuz’un da gösterdiği gibi artık veri güvenliğinin sağlanması ve yerli teknolojilerle korunması stratejik bir önem arz ediyor.

15 Temmuz sonrası saldırı iki kat arttı

  • Diğer alanlarda olduğu gibi siber güvenlik alanında da birlikte hareket edilmesiyle 15 Temmuz darbe girişiminin kırıldı. Darbe girişimini takip eden dönemlerde de FETÖ’nün siber saldırıları devam etti. 15 Temmuz gecesi yaşanan başarısız darbe girişimi sonrasında FETÖ mensuplarının yeni saldırı alanı siber ortam oldu. Bilgi Teknoloji İletişim Kurumu (BTK)’nın açıklamalarına göre, 15 Temmuz’u takip eden yıllarda ülkemize yönelik siber saldırılarda iki kat artış oldu.

Yerli yazılımla koruma

Bugün bile FETÖ’nün hemen her fırsatta siber güvenlik alanında açıkları bulmaya çalıştığı ve her fırsatta siber saldırılar yaptığı biliniyor. Kamu kurumlarının hacklenmeye çalışılması da bunlara dâhil. İşte bu nedenle özellikle 15 Temmuz sonrası, siber saldırılara karşı koyacak yerli yazılımların geliştirilmesi hız kazandı. Siber güvenlik, iletişim altyapısı, 4,5G ve hatta 5G alanında yerli teknolojilerin geliştirilmesi hız kazandı. Bu konuda AR-GE faaliyetleri yanında teknik altyapılarda millileşme projelerinde büyük adımlar atıldı. Zira kendi verisini kendi kaynakları ve yazılımı ile muhafaza edemeyen bir ülke her zaman içten ve dıştan siber saldırılara açık olacaktır.

Bir yılda 62,5 milyon siber tehdit

  • Türkiye’de siber güvenlik alanında önemli projelere ve yerli ürünlere imza atan STM’nin Teknolojik Düşünce Merkezi ‘ThinkTech’, 2021 Siber Tehdit Durum Raporu’nu açıkladı. STM’nin kendi ‘Honeypot’ sensörleri tarafından topladığı veriler, 2021 yılında en çok saldırı toplanan ülkeler, portlar, en çok denenen parolalar ve kullanıcı isimleri gibi bilgileri ortaya koydu. Buna göre, 2021 yılı boyunca toplamda 62 milyon 508 bin 710 siber saldırı meydana geldi. En çok saldırı yapan ülke 9 milyon 879 bin ile İrlanda olurken, 5 milyon 637 bin saldırı ile Çin ikinci sırada yer aldı. Bu ülkeleri sırasıyla Rusya, Hindistan, ABD, Vietnam, Hollanda, Panama, Türkiye ve Brezilya izledi. Söz konusu siber saldırılarda hala FETÖ’cü grupların yılmadan süren saldırılarını da eklemek gerekiyor.