İncinmek ve incitmek üzerine bir deneme

Eserde yazarın vermek istediği ana fikir: Toprak susuzluktan kuruyup çatlayabilir. Fakat yeşermesi için bir parça yağmurdan fazlasına gerek yoktur. Kuruyup çatlayan yüreklerimiz için, eserin yağmur bereketi getirmesi dileğiyle.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Bir Kalbi Kırılmaktan Koruyabilsem, Kemal Sayar, Kapı Yayınları, 2021, 326 sayfa

MUHAMMED VEFA YÜREKLİ

Psikoloji ve psikiyatri alanlarında önemli çalışmalara imza atan Prof. Dr. Kemal Sayar, şair kalemini ve edebi kimliğini yansıttığı “ Bir Kalbi Kırılmaktan Koruyabilsem” adlı eseriyle çıkıyor. okuyucularının karşısına. Salgının pençesindeki endişeli ruhlara şifa arayışına soyunan yazar bu çalışmasında tabiri caizse okuyucularıyla hasbihal ediyor.

Bir ön söz ve on altı denemeden oluşan “Bir kalbi kırılmaktan koruyabilsem” adlı eser her yaştan okura hitap ediyor. Sayar’ın sohbet diliyle kaleme aldığı eserde kimi zaman bir psikiyatrist ile terapi halinde olduğunuzu, bir şairin dizeleriyle edebi bir ziyafete konuk olduğunuzu ya da bir şaşkının, daha doğrusu hayret makamında bir dervişin yanık sesini işitmeniz mümkün.

SAMİMİ BİR UMUT

Kemal Sayar’ın da söylediği gibi kitap “samimi bir umut” üzere yazılmış. İnsan psikolojisinin yumuşak karınları ustaca belirlenmiş. Sayar, nasihatleri ve önermeleri ile, adeta ince ince bir zırh örüyor ruhlarımıza bizi sakınması için. Okuyan kişi bir yandan gündelik yaşamı sorgularken, bir yandan da kendisiyle yüzleşiyor istemsizce. Her bir metin kişiyi iç dünyasında bir takım hesaplaşmalara sürüklüyor ve yazar, insan ruhunun derinliklerinde yitik incelikleri keşfe davet ediyor okuyucuyu.

GÜZEL BİR DAVA

Kemal hoca eserinde “Ey Mutlak Güzel, bizi güzellikle terbiye ve teselli et! Bizi onaranlardan, bir kalbi kırılmaktan koruyabilenlerden eyle, incitenlerden değil” diyerek kitabın amacını güzel bir dua ile beyan etmiş. Zerâfet ve nezaketimizi koruyarak başkalarını incitmeyebiliriz. İncinmemek ise daha zordur. Hz. Mevlana bu konuda “Ey insan. İncinmek de incitmek de gönül hamlığındandır” demiyor mu?

Yazar, usta düşünürlerinin sözlerine ve görüşlerine yer vererek çalışmasını güçlendirmiş. Kitabı “kişisel gelişim” türü olarak adletmek, o türde verilen eserlerle kıyaslandığında, yazara saygısızlık olacaktır. Çünkü metinler ilaç reçetesinden ziyade, kılavuz bir rehber niteliğinde yazılmış. Her bölümün girişinde o bölümle ilgili ipuçları veren, ve belli ki yazarın üzerinde düşünmemizi istediği görseller mevcut.

ŞAİR BİR PSİKİYATR

Edebiyat ve şiirle hemhal olmuş ve Türk dilinin sırrına vakıf olmuş bir psikiyatr olan yazarın, metinlerde seçtiği kelimeler de oldukça özenli. Metinlerde sarfettiği cümlerlerin ahengi ve okuyucuya karşı dervişane yaklaşımı eseri özel kılan etmenler. Kitapta yer alan “Saklanma Sanatı” adlı metinde bunu daha iyi görüyoruz: “Bazen hepimizin saklanmaya ihtiyacı vardır. Kimi zamanlar zihnimizin mahrem alanına çekilmemiz ve düşüncelerimizi orada tartmamız gerekir. Dünyayı ve kendimizi ölçüp biçmek ve kendimizle konuşabilmek, iç seslerimizi dinleyebilmek için çevremizden soyutlanırız. Bunu yaptıktan sonra bizi arayan, bizi gerçekten bulmak isteyen biri tarafından keşfedilmeyi özleriz. Duygularımız bizim için önemli olan insanlar tarafından asla bilinmez ve kabul görmezse, saklanmak bir oyun olmaktan çıkar ve bir yaşam tarzına dönüşür.”

Eserde yazarın vermek istediği ana fikire gelince şunu söylemek mümkün: Toprak susuzluktan kuruyup çatlayabilir. Fakat yeşermesi için bir parça yağmurdan fazlasına gerek yoktur. Kuruyup çatlayan yüreklerimiz için, eserin yağmur bereketi getirmesi dileğiyle.