Köylerden kente göçü engelledik

Saitabat Kadınları Dayanışma Derneği Başkanı Sermin Cakalıoğlu, KADEM’in Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu 66. Oturumundaki panelinde konuşmacılarından biriydi. Cakalıoğlu, BM’de yaptığı konuşmasında derneklerinde yaptıkları çalışmaların kadınların özgüvenini arttırdığını belirtiyor. Çakalıoğlu, “Köylerden kente başlayan göçü engellediğimiz gibi geriye dönüşü başlattık. Köyün yerli halkı geriye dönmeye başladı” diyor.

Dilber Dural Yeni Şafak
Saitabat Kadınları Dayanışma Derneği

Geçtiğimiz günlerde Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonu (KSK) 66. Oturumu’na bu yıl “Kadınların Katılımıyla Ekonomik Dayanıklılık: Farklı Yönleriyle Türkiye’de Kadın Girişimciliği” konulu panelle katıldı. Panel, Türkiye’de kadın girişimciliği, ekonomik, sosyal ve dijital girişimcilik alanlarında başarılı girişimcilerin katılımıyla ele alındı. Panel konuşmacılardan biri de Sermin Cakalıoğlu’ydu. Cakalıoğlu, BM’de yaptığı konuşmasında yaptıkları çalışmaların öncelikle kadınların özgüvenini arttırdığını belirterek, “Aile bütçesine katkıda bulundu ve bunun yanı sıra yaklaşık 60 kadınımız dönüşümlü görev alıyor. Her şeyden daha önemlisi biliyorsunuz köylerden kente göç başlamıştı ve bu göçü engellediğimiz gibi geriye dönüş başladı. Köyün yerli halkı geriye dönmeye başladı” şeklinde konuşma yaptı. Cakalıoğlu bu gibi çalışmalar “Hem köyümüzün kadınına, hem ihtiyaç sahiplerine hem de kültürümüze sahip çıkmak adına bizi ayrıca mutlu etti” diyerek, BM’deki konuşmasında derneğinin kuruluş hikayesini anlattı.

GEZMEYE GİTTİĞİ KÖY HAYATINI DEĞİŞTİRDİ

Sermin Cakalıoğlu, Bursa’nın Kestel ilçesine bağlı Saitabat köyünde yaşıyor. Cakalıoğlu 2001 yılında Bursa’nın Cumalıkızık köyüne eşiyle birlikte misafirlerini gezmeye götürdüğü sırada o köyden etkileniyor. Cakalıoğlu, etkilendiği köydeki faaliyetleri kendi topraklarında da hayata geçirmek istiyor. Cakalıoğlu’nun halihazırda yaşadığı Saitabat köyü, atalarının Artvin’den göç etmiş 93 harbinden gelen büyükleriyle kurulmuş bir köy. Köyünün geçim kaynağının kestane ve çilek olduğunu belirten Cakalıoğlu, kestaneler kurumaya başlayınca köyde yaşayan gençlerin şehre göç etmesinden dolayı köylerinin tatil köyü olduğunu dile getiriyor. Cakalıoğlu köyünün tatil köyü olmasını fırsat bilip şans eseri gittiği köye özenerek “Böyle bir şey bizim köyümüzde de olabilir” diyor ve “Eskiden insanlar imece usulü iş yaparak birbirine yardım ederlerdi. Günümüzde dernek kurarak, dernek çatısı altında ihtiyaç sahiplerine yardım ediliyor, çocuk okutuluyor veya kültürünü yaşatmak için dernekler kuruluyor” diyerek kendisinin de bunu dernek kurarak dernek çatısı altında yaparlarsa daha resmi ve daha ciddi olmuş olur düşüncesiyle dernek kurmaya karar verdiğini söylüyor. Akabinde köyündeki her aileden birilerini arayarak Cumalıkızık köyünde gördüğü mekanlardan etkilenip hem kendi köylerine gelen misafirlere kültürlerini yaşatmak hem de çocuk okutmak, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek ve köydeki kadınlara sahip çıkmak düşüncesiyle dernek kurmaya karar verme düşüncesini anlatıyor. Cakalıoğlu özellikle aradığı aileler arasından iki tanesinin köyün gelini olduğunu söylüyor ve durumu anlattığında gelinlerin “İlkokul mezunuyum, yapabilir miyim acaba?” diyerek tereddütte kaldıklarını söylüyor. Cakalıoğlu ise “Benim de senden hiçbir farkım yok. Bizim zamanımızda kırsal da kız çocukları hep geri planda kalıp, okutulmuyordu. Ben de ilkokul mezunuyum” diyerek ikna ettiğini söylüyor. Dernek kurmak için tahsile gerek olmadığını, kadının isterse başaramayacağı hiçbir şeyin olmadığı ifade ediyor Cakalıoğlu.

TAHSİLİM YOK DİYENLERE ÖRNEK ÇALIŞMA

Akabinde kadınlara kooperatifle dernekçiliği anlatması gerekiyordu Cakalıoğlu’nun ve bir Nisan ayında piknik ve eğlence düzenlemeye karar veriyor. Tam da piknik düzenlemeye karar verdiği yerde hıdırellez şenliği oluyor. O güne kadar da köylerinde hiçbir etkinlik, şenlik yapılmamış olan kadınlarla toplanıyor Cakalıoğlu. Lokmalar, pişiler pişiriyorlar. Herkes çok mutlu. Cakalıoğlu ise bundan sonra hıdırrellez şenliğini geleneksel hale getirip derneğimizde kutlamaya karar vereceğiz diyor. “Ancak kooperatifle derneği karıştırmayın. Kooperatifler ticari amaçla kurulmuşlardır fakat dernekçilik gönül işidir. Fakat bir gün gelecek sizler dernek sayesinde para kazanacaksınız ama o günler ne zaman bilmiyorum” diyerek kadınlara konuşma yapıyor. Daha sonra Cakalıoğlu kendisi gibi ilkokul mezunu 9 kadın ile birlikte ve eşinin de desteğiyle 2002 yılında Saitabat Köyü Kadınları Kalkınma Kooperatifini kuruyor ve ev yemekleri restoranı açıyor. Derneklerinde kendi elleriyle katkısız doğal ürünler yapıp satışa sunan kadınlar erişte, salça ve reçel üretiyor. Bir tonla başladıkları salçalarını artık şimdi 40-50 tonda da üretip satışa sunuyorlar. Derneklerinde kendi el emeği, göz nuru ürettikleri gıdalarla gelir elde etmeye başlayan kadınlar restoranlarında şu anda hem Türkiye’den hem de yurt dışından gelen pek çok misafiri ağırlıyor. Cakalıoğlu “Başarmak zorundaydık çünkü benim ‘tahsilim yok, mesleğim yok’ deyip evinde oturan birçok kadınımıza örnek olacaktık. Bu anlamda çok istikrarlı ve kararlı çalışarak örnek bir çalışma yaptık” diyor.