Nesnelere tutunarak zaman yolculuğu

Geçen yıl Tophane-i Amire’de açtığı ile solo sergisi, “Nesnelerin Masumiyeti”ile beğeni toplayan ressam Dilek Yalçın, Ankara’da Ziraat Sanat Galerisi’ndeki “Zaman Yolculuğu” sergisinde sanatseverlerle buluşuyor. Sergi günümüzde kullanılmayan yahut evrilmiş, dijitalleşmiş, sanal ortama aktarılmış nesneleri ele alıyor. Yalçın, ziyaretçilerinin resmettiği nesnelere tutunarak, hafızalarındaki farklı anlara yolculuk yapmalarını istiyor.

Latife Beyza Turgut Yeni Şafak
Ressam Dilek Yalçın.

Ölümsüzlük, görünmezlik gibi insanoğlunun en büyük arzularından biri de zamanda yolculuk yapmaktır. Çocukken ilk hayalini kurduğumuz şeylerden biri geleceği gitmektir. Aynı şekilde girdiğimiz hayatı anlamlandırmaya çalışırken de geçmişe gitmek, bizden önce neler olduğunu bilmek isteriz. Sanatın her alanına, sinemaya, tiyatroya, edebi eserlere ilham olan “Zaman Yolculuğu” bu kez ressam Dilek Yalçın’ın son sergisinde karşımıza çıkıyor. Ankara’da Ziraat Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşan sergi, günümüzde kullanılmayan yahut evrilmiş, dijitalleşmiş, sanal ortama aktarılmış nesneleri ele alıyor. Yalçın, ziyaretçilerinin resmettiği nesnelere tutunarak, hafızalarındaki farklı anlara yolculuk yapmalarını istiyor.

HARİKALAR DİYARINDA GİBİYDİM

Ankara doğumlu olan Dilek Yalçın, Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı lisansının ardından ODTÜ Uluslararası İlişkiler’de yüksek lisansını tamamlamış. Aldığı bu eğitimler sonrasında kariyerine bir televizyon kanalında diplomasi muhabiri olarak başlamış. “Hayata Ankara’da diplomasi muhabiri olarak atılmak, çok küçük yaşlarda, benim dünya algımı, hayallerimi genişletti” diyen Yalçın, aldığı yüksek lisans eğitiminin ve muhabirlik tecrübesinin onu kültürel anlamda donattığını söylüyor. Ancak tüm bu tecrübeler, içinde taşıdığı resim tutkusunun önüne geçememiş. Zaten lisans ve yüksek lisans süresi boyunca resim kulüplerinde sergiler açan, seçmeli derslerde resim dersi alan bir öğrenciymiş. Bütün eğitim ve iş hayatımın yanında, haftanın yedi günü tatilsiz çalıştığı dönemde bile, iş çıkışında desen dersi almaya gitmiş. Hayatı tamamen farklı bir düzende giderken birden bire University of Arts London’a resim yüksek lisansı için başvurmuş ve başvurusu kabul edilmiş. Öncesinde de resim çalışmaları olsa da özellikle Londra’da aldığı eğitimin ona çok şey kattığını belirten Yalçın, “Alice Harikalar Diyarı’nda gibi, bir gün gözümü açtığımda Londra’daydım. Böylece, -yaklaşık on yıldır profesyonel olarak ressam da olsam-, sanat kariyerim Londra öncesi ve sonrası diye ikiye ayrıldı. Londra bana çok şey kattı” diyor.

JAPON RESSAMLARI ÖRNEK ALIYORUM

Geçen yıl Tophane-i Amire’de açtığı il solo sergisi, “Nesnelerin Masumiyeti”nin kendisine ilham olmaya devam ettiğini vurgulayan Yalçın, “O sergide de nesneler üzerinden, masumiyet kavramını vurgulamak istemiştim. Bazıları da nostaljik nesnelerdi. Onlardan birkaçını da bu sergimde görebilir seyircim ama yüzde doksanı zaman teması etrafında oluşmuş, yaklaşık bir yıldır üretimde olan işlerim” diyor. Eserlerinde tekrara düşmekten imtina ettiğine değinen Yalçın, sanatın özünün yaratıcılık olduğuna inanıyor. Kariyerinin başından beri aynı tema ve tarzda işler üreten isimleri biraz da “esnaf” olarak gördüğünü söylüyor. Eski Japon ressamların hayatları boyunca en az 40-50 kez tarz değiştirdiğini ve her yeni tarz da yeni bir isimle kendilerini tanıttıklarını anlatıyor. “Bu sanatçıyı düşünmeye, hayal etmeye, yeniden doğmaya iten bir unsur. Bu konuda Japon sanatçıları örnek alıyorum. İsmimi değiştirmesem de hep yeniliğin peşinde olacağım, hep daha ötesini hayal edeceğim. Yani modern çağ mottolarından “the sky is the limit” denir ya, benim limitim gökyüzü bile değil, ötesi” diyor.

ÖZDEKİ İYİYE İNANIYORUM

Dilek Yalçın, ilkokul çağlarından itibaren farklı kültürlere, dillere ve coğrafyalara ilgiliymiş. İlk yurt dışı ziyaretini 19 yaşında Malta’ya yapmış. Bu geziden sonra yeni yerler keşfetmek, farklı ülkelerden insanlar tanımak onu daha da cezbeder olmuş. Sanatsal üretimlerinin en büyük ilham kaynağının yeni kelimeler ve farklı coğrafyalar olduğunu anlatıyor. “Özdeki iyiye inanıyorum” diyen Yalçın, sanatın iyiye hizmet etmesi gerektiğini düşünüyor. Sanatına hiçbir ideolojik ya da siyasi misyon yüklenmesinden hoşlanmadığını belirtiyor. “Ama sanatıma ben bir misyon yükleyecek olursam, bu iyilik yapmak veya iyiliği yaymak olur. Sosyal sorumluluk projelerim de bunun bir parçası. Aldığım eğitimler de bu yönümü geliştirdiği, bana fırsatlar doğurduğu için mutluyum” diyor.

Zamanın tek bir andan ibaret olduğunu ve Yaratıcı’nın bunu bir nokta olarak yarattığını ama insanoğlunun ikilik bilincinin onu çoğaltığına inanan Yalçın, Yaradan’a öykünüp zamanı bir nokta olarak gördüğümüzde hayatın birden hafifleyeceğini söylüyor. “Olanın olduğu, olmayacağın olmayacağı fikri, beni gereksiz bir stres ve çabadan uzaklaştırıyor. Böylece işlerimi ve hayatı akışta yaşıyorum. Yaratıcılığım ve neşem artıyor. Bu sanatımın özüne de yansıyor. Dünyayı ilgilendiren en ciddi konulara bile, rengarenk ve çözüm odaklı yaklaşmama yardımcı oluyor” diyor.

SADECE YETENEK YETMEZ

Resim çalışmalarının yanı sıra sanatçının sergilerinde heykel ve yerleştirme gibi çalışmalarına da rastlamak mümkün. Yalçın, farklı disiplinlerde aldığı eğitimlerin onu farklı sanat alanlarında üretim yapmaya ittiğini söylüyor. “Tuval üzerine resim ve dijital resim yapmak bazen yetmiyor fikirlerimi yansıtmama, o zaman kavramsal enstalasyonlar ve heykellere sarılıyorum. Fikirler kafamda somut olarak, yerleştirmelerle ve heykellerle vücut buluyor” diyor. Bu durumun sanatçının beceri ve sınırlarını hem zorlayan hem de zenginleştiren bir durum olduğuna inanıyor. “Fikir ve ilham doluysam, bu sadece yetenekle açıklanmaz ya da yetenek yetmez” diyen Yalçın, şu ana kadarki bütün donanımının sanatında hayat ve karşılık bulduğunu söylüyor. Bu karşılığın sanatseverler tarafından beğenilmesi ve işlerinin koleksiyonlara girmesinin ise onu bir sonraki çalışması için heyecanlanıp yola düşmesine neden olduğunu anlatıyor. Bugüne kadar pek çok ulusal ve uluslararası sergide yer alan Yalçın, sanatsal üretimine Ankara ve İstanbul’daki atölyelerinde devam ediyor. Aynı zamanda kurucusu olduğu “İnsanlık için Sanat” platformunda görev alıyor. UNICEF ve Yunus Emre Enstitüsü’yle ortak uluslararası insani projeler yürütmeye devam ediyor. Sanatçının son sergisi “Zaman Yolculuğu” ise 2 Şubat’a kadar Ziraat Sanat Galerisi’nde Ankaralı sanatseverleri ağırlıyor.

Yarıyıl tatilinde sanat atölyeleri