Asya’nın Kandilleri

Metin yazarlığını Halime Toros’un yaptığı “Asya’nın Kandilleri” belgesel serisindeki metnin gücü, derinliği, asaleti ve berraklığı, gerçekten de benzersizdir.

Haber Merkezi Yeni Şafak
İsmail Halis’in konuğu İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Özbek akademisyen Zebiniso Huseyn Kemalova.

SEMERKANT GÜNLÜKLERİ / İSMAİL HALİS

Ramazan boyunca TVNET’in iftar özel programı ile birlikte, bir çok özel video içeriği üretmek ve bir belgesel hazırlığı için Özbekistan’dayız. “Semerkant Günlüğü” sayfamız için de ekrandaki “Semerkant’ta Ramazan” programı için de gerçekten bizleri çok gönendiren, tüm ekibimizin yorgunluğunu dindiren çok kıymetli mesajlar, teşekkür ve tebrikler geliyor. Gelen bazı mesajlarda ise bazı sorular yer alıyor. O mesajlar arasındaki ilk soru, “yola nereden başlayalım, kimden başlayalım” şeklinde. İşte ben de tam burada okurlarımıza, izleyicilerimize bir şey önermek istiyorum. Israrlı tavsiyem şudur. Bizi izlemeden önce, mutlaka TRT’nin 2005 yılında yaptığı 13 bölümlük “Asya’nın Kandilleri” isimli muhteşem belgesel serisini, TRT Arşiv’in Youtube hesabından izlemeleridir. Belki biraz ilginç gelebilir ama, tam olarak kanaatim budur.

Metin yazarlığını Halime Toros’un yaptığı “Asya’nın Kandilleri” belgesel serisindeki metnin gücü, derinliği, asaleti ve berraklığı, gerçekten de benzersizdir. Yapımcı ve Yönetmenliğini Muharrem Sevil’in, danışmanlığını Yakup Deliömer-oğlu’nun yaptığı belgeselin seslendirme-sindeki Çetin Tekindor da, müziklerini yapan İrfan Gürdal da, muhteşem bir iş çıkarmışlar varolsunlar. Tarihte bazen, bazı şeyler bir kez yapılabilir. 2005 yılının imkanları ile, bugünün nice imkanlarına rağmen yapılamayan, büyük bir ufka ve zihne sahip bu yapımı, 17 yıllık bir gecikme ile de olsa siz Yeni Şafak okurlarının huzurunda tebrik etmek ve buraya büyük bir minnetle teşekkür bırakmak istiyorum.

Bu Ramazan, TVNET’in tüm dijital platformlarında seyahate çıktığımız Maveraünnehir atlasında yol alırken, Ali Kuşçu, Hoca Ahmet Yesevi, Farabi, İbn-i Sina, İmam Buhari, Yusf Has Hacib, Kaşgarlı Mahmud, Fuzuli, Musa El-Harezmi, Uluğ Bey, El Biruni, Ali Şir Nevai ve Abdulkadir Meragi, yol arkadaşınız, kılavuzunuz olsun istiyorsanız “Asya’nın Kandilleri” size yolu gösterecektir.

Semerkand saykal-ı rûy-i zemîn est, Buhara kuvvet-i İslâm-ı dîn est*

Yayın serimizin ikinci gününde, iftar yayınımızda bir hanımefendiyi misafir ettim. YTB bursu ile yıllar evvel geldiği İstanbul’da, bugün İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Özbek konuğum, akademisyen Zebiniso Huseyn Kemalova idi. “Türk Kültür Mirasında Eli Kalem ve Kılıç Tutan Hanımlar” ve “Hüdayar Han ve Dönemi” isimli iki önemli ve kaynak kitaba imza atan Zebiniso hanım, Şehr-i Sebz’de dünyaya gelen bir Türkistan yerlisi. Programa başlarken kendisine hoşgeldiniz dediğimde cümleye bir selamlama ile girdi. Her kelimesi ile çok kıymetli ve esenlik veren o selamı kayda geçmek isterim;

“Semerkand saykal-ı rûy-i zemîn est, Buhara kuvvet-i İslâm-ı dîn est.

Tarihin kalbinden, Türk-İslam medeniyetinin yüreğinden, dünyanın seykali olan Semerkand’dan ve onun da yüreğinden Registan Meydanı’ndan tüm İslam alemine selam ediyorum. Selam olsun Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’ye, selam olsun o şerif şehirler Kudüs-ü Şerif ve Şam-ı Şerif’e, Buhara-i Şerif’e, selam olsun Tebriz’e, İsfan ve Tebriz’e, selam olsun Üsküp ve Saraybosna’ya, Kaşgar, Turfan ve Gulca’ya.

Ve özelikle dünyanın merkezi olan İstanbul’a selam ediyorum.”

Programda, farklı alanlara dair renkli bir sohbetimiz oldu. Kemalova’nın özellikle Türkistan kavramı üzerinden söyledikleri, mutlaka günlüğüme kaydetmem gereken bir tarihsel bir bağlamı hatırlatıyordu.

“Orta Asya tabiri adeta sınırsız olan hafızamızı, tahayyülümüzü tahakküm altına almak için icat edilmiştir. Asıl olan Türkistan’dır, Türkistan haritasıdır. Kavramlar, kelimeler bağımsızlığın sembolüdür. Sovyet dönemi ile gelişen tarih anlayışına göre, Türkistan beşe bölündü ve 5 ayrı tarih yazılmakta. Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan tarihleri hep ayrı ayrı yazılmakta. Özellikle dil üzerinden çok büyük kayıplar verdirildi. 19. yüzyıla kadar ortak olan dilimiz ayrıştı.

* Semerkant yeryüzünün cilâsıdır, Buhârâ İslâm dininin kuvvetidir.

Yeni öğrendim!

“Eli Kalem ve Kılıç Tutan Hanımlar” kitabının müellifi olan Özbek akademisyen Zebiniso Kamalova kitabına dair bazı portreleri sorduğumda şunu anlattı.

Büyük bir hadis alimi olan Hakim Tirmizi, kendi ilim tedrisatını anlatırken şu bilgiyi vermiştir ; “ben belagat yaşına varana kadar, 70’e yakın müfessir, mütekellim ve muhaddis kadından eğitim aldım.” İlim havzasına yolunuz düştükçe, bu cümle çıkar karşınıza. Bugün de YENİ bir şey ÖĞRENDİM !

“Bu Böyledir”

Hayatımızda ve Türkçemizde böylesi devasa bir güzellik atlası olduğu için aslında her gün ayrıca şükretmemiz gereken bir hazine olan TDV İslam Ansiklopedi’nde Gelibolulu Mustafa Âlî Efendi için şu tanımlama yapılır. “Tarihçi, şair, çok yönlü ve zengin sayıda eser vermiş Osmanlı müellifi” olarak takdim edilen Mustafa Âlî’ye atfedilen muhteşem bir söz vardır; “Arapça’yı öğrenmek farz, Farsça’yı öğrenmek vacip, Çağatayca’yı öğrenmek müstehap, Türkçe öğrenmek sünnet olsa, Osmanlı Türkçesi hepsidir.”