6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunundaki amaçlar ile sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerezler kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.

Birkaç gün önce Tarım Bakanı fındık üretimini 1 milyon tona çıkaracağız dedi.
Konuya vakıf olmayanlar; fındık çok değerli bir ürün, ürettiğimizi satıyoruz. Dolayısıyla ne kadar çok üretirsek satarız ve o kadar çok gelir elde ederiz, şeklinde düşünebilir. Tarım bakanı da bu düşünceden hareketle üretimin artırılmasını gündeme alarak daha çok gelir elde edilmesini hedefliyor. Bu sayede hem fındık üreticilerinin geliri hem de ihracat artmış olur.
Video: Sorun, üretmek değil satabilmek
Oysa realiteye baktığımızda, toplamda ürettiğimiz ürünün bol olduğu yıllarda bir kısmı elde kalmaktadır. Bugün Türkiye’nin fındık ihracatı ve iç tüketimi potansiyelini üretim, fazlasıyla karşılamaktadır. Özellikle ürünün bol olduğu yıllarda önemli düzeyde bir arz fazlasının ortaya çıktığı da görülmektedir.
**
Tarım Bakanı, fındığın 1 milyon tona çıkması için verimlilik artışı ve yeni üretim alanlarının üretime kazandırılarak gerçekleştireceklerini söylemiş.
Bugün gelinen noktada birinci öncelik üretim artışı değil, fiyatlardaki dalgalanmanın önlenmesidir. Yeni ürün artışı, fiyatların daha da düşmesi, sorunların derinleşmesi anlamına gelecektir.
Yani, üretimin artırılması fiyat dalgalanmaları sorununu çözmedikçe fındık üreticilerini daha fazla mutsuz edecektir. Çünkü, üretim arttığında fiyatlar düşmekte, dolayısıyla de üretilen ürünün maliyetleri karşılanamamaktadır. Bu nedenle, çok miktarda fındık satılmasına rağmen gelir düşük olmaktadır. Bu sadece içerideki satışla değil, ihracatla ilgili de bir realitedir.
Bu realite ihracat fiyatlarına ve satış miktarlarına bakılarak basitçe, çıplak gözle, uzman olmaya gerek kalmadan, görülebilecek bir durumdur.
**
Peki, ne anlatmaya çalışıyorum?
1 milyon ton fındık üretmesi düşüncesine karşı mı çıkıyorum?.
Tabii ki hayır.
Bakanın gerçekçi olmayan söylemlerden kaçınmasını, fındığın gerçek sorunlarına el atması gerektiğini demeye çalışıyorum.
Üretimi artırmadan önce, üretileni satmaya yoğunlaşmalıyız. Yani, önce satacağız (piyasasını bulacağız) sonra üreteceğiz.
Şu anda üretilen fındığı bile satamayacak pozisyonda iken, yıllar itibariyle de satışlarda çok önemli bir artış da yokken fındık üretimini artırmak üreticinin beklentisini karşılayacak ya da onu mutlu edecek bir proje değildir.
**
Çok özellikli, altın değerinde bir tarımsal ürünümüz fındık.
Bir sürü sivil toplum, özel kuruluşumuz var. Fındıkla ilgili tanıtma grubunu bile kurduk ama fındık ihracatında çok da bir artış gerçekleştiremedik (özellikle değer anlamında).
Standart bir ihracat piyasamız ve o piyasada belli miktarda satışımız var. Onun dışında ne bu piyasalardaki satışın arttırılması, ne de yeni piyasalar bulunması yönünde ciddi atılımların olmadığını görmekteyiz.
Buradaki en önemli yetersizliklerden bir tanesi yeni piyasalara ulaşmada pazarlama sorunu olduğu söylenebilir. Bunun içinde reklam, tanıtım, ürün tasarımı, ikili ilişkiler, kalite v.s. bir sürü yetersizlikler sayılabilir.
İkincisi de mevcut piyasalardaki satışlarımızın arttırılamamasıdır. Burada da özellikle istikrarlı ihracat fiyatı yakalayamayışımız Türk fındığını hammadde olarak kullanan yabancı sanayicilerin ikame ürün arayışına, yani Türk fındığı kullanımını artırmak bir yana, vazgeçme yönünde eğilimlere neden olmaktadır.
**
Fındığımızı içeride işleyecek sanayii geliştirmemişiz. Büyük ölçüde kırıp hammadde olarak satıyoruz. 90-100 bin ton fındığı içerde tüketiyoruz, 550-600 bin ton fındığı da ihraç ediyoruz. Üretimin 650-800 bin ton arası olduğunu düşündüğünüzde rekoltenin 700 bin tonun üzerinde olduğu yıllarda arz fazlası ve düşük fiyat sorunu yaşandığını görmekteyiz.
Burada belirtmek istediğim; önce satmalı, sonra üretmeliyiz. Başka bir ifadeyle, satabilecek politikalar geliştirmeliyiz.
Bir ülkede üretimin artırılması 2 amaçla teşvik edilir.
Birincisi, üretim yapan çiftçilerin daha çok gelir elde etmeleri, o sektörde istihdam oluşturulması, ülke milli gelirini artırmasıdır.
İkinci amaç ise o ürün eğer ihraç ediliyorsa ihracat gelirlerinin maksimize edilmesi düşüncesidir.
**
Burada asıl söylemek istediğim, mevcut verimsiz yapıyla elde edilen ürünü bile satamıyoruz. Dolayısıyla tarım bakanının önceliği mevcut fındık ürününün nasıl satılacağı olmalıdır.
Satışla ilgili öncelikli çözüm ihracat fiyatlarının istikrarlı bir zemine oturtulmasıdır.
Fiyat belirlenirken bilinmesi gereken önemli bir konu fındık fiyatı dış talep esnekliğinin düşüklüğüdür. Bunun anlamı; siz fiyatları ne kadar düşürürseniz düşürün miktardaki artış fiyatlardaki düşüşten fazla olmayacak ve sonuç itibariyle fındıktan elde edeceğiniz ihracat geliri düşük olacaktır. Yani, talep esnekliği düşük bir maldan çok gelir elde etmek için fiyatını düşürmenin bir anlamı yok. Bu nedenle fındıkta nispeten yüksek fiyat politikası güderek (yöneterek) ihracat gelirleri maksimize edilebilir.
Özellikle üretimin düştüğü (don olayının yaşandığı) bazı yıllarda hasadın düşeceği beklentisi fiyatları artırmış ve o yıllardaki fındık ihracat geliri tavan yapmış, 3 milyar dolara yaklaşmıştır.
**
Önerim; üreticiyi memnun ve ihracat gelirlerini maksimum edecek bir fiyat aralığı belirlenmesi ve fındık arzının, fiyatları bu aralıkta stabil yapacak şekilde, regüle edilmesidir.
Tarım Bakanlığı’nın öncelikle yapması gereken işi; fındık fiyatlarını istikrarlı bir zemine oturtmak için somut adımları atmasıdır.


Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye’nin fındık üretimini arttıracağını söyledi. Pakdemirli, “Fındık üretimini orta vadede 1 milyon ton ortalamaya yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için yeni fındık bahçeleri, özellikle bozulmuş orman alanlarına kurulacak” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Fındık üretimini orta vadede 1 milyon ton ortalamaya yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için yeni fındık bahçeleri, özellikle bozulmuş orman alanlarına kurulacak." ifadesini kullandı.



