Logo... Yazarlar...

Şu kardeş katli meselesi

M. Akif AYDIN

O smanlı Devleti'nin 700. kuruluş yılını kutladığımız ve bu vesileyle Osmanlı devletini ve medeniyetini enine boyuna irdelemeye çalıştığımız şu günlerde, belki en çok merak edilen konuların başında "kardeş katli" meselesi geliyor. Osmanlı hukukuyla ilgili konferanslarda, televizyon programlarında sıklıkla bu konuda soru yöneltiliyor. Bu sebeple esasen ilmi bir makalede veya müstakil bir eserde ele alınması gereken nitekim alınmış da olan bu meseleyi üç köşe yazısına sığdırmaya çalışacağım.

Tartışmalı Dündar Bey örneğini bir tarafa bırakacak olursak Yıldırım'ın kardeşi Yakup Bey'in Kosova meydanında trajik bir tarzda öldürülmesiyle başlayan bu uygulama, Fatih'in ünlü Teşkilat Kanunnamesi'yle yasal bir zemine kavuşmuş ve Osmanlı devletinde yaklaşık 300 sene uygulanmıştır. Bu süre içinde 50 kadar şehzade isyan edeceği endişesiyle öldürülmüştür. Burada söz konusu olan ve problem teşkil edenler, her hangi bir isyan olayına karışmadan öldürülenlerdir. İsyan edenlerin (msl. Yavuz'un kardeşi şehzade Ahmet) ayrı bir kategoride değerlendirmeleri tabiidir.

Fatih, kanunnamesinde "Ve her kimesneye ki evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı alem için katletmek münasiptir. Ekser ulema dahi tecviz etmiştir. Anınla âmil olalar" demektedir. Birçok kimse böyle bir kanunname maddesini Fatih gibi bir hükümdara yakıştıramamaktadır. Biz burada meseleyi Fatih'e yakışıp yakışmama açısından değil, o günün şartları içinde böyle bir uygulamaya yol açan siyasi sebepler ve bu uygulamanın hukuki mahiyeti açısından ele almak istiyoruz.

Bu uygulamanın birisi yakın diğeri uzak iki önemli siyasi sebebinin olduğu söylenebilir. Uzak siyasi sebebi Osmanlılar'a kadar geçen dönemdeki Türk devletlerinde yerleşmiş bulunan hükümranlık anlayışıyla ilgilidir. Bu anlayışa göre hakan, Tanrı tarafından özel olarak seçilmiş ve kendisine kut verilmiş olan bir yüce yöneticidir. Öldüğü zaman yerine yine Tanrı tarafından kut verilmiş bir kimse geçirilir. Tanrı'nın kime kut vereceği önceden belirlenemeyeceği için ölen hakanın yerine kimin geçeceğine yönelik bir usul de belirlenmemiştir.

Öte yandan yine eski Türk devlet geleneğinde devlet, hükümdar ailesinin ortak malıdır. Hakandan sonra devlet üzerinde çocukların eşit nisbette hakkı vardır. Bazan hakan, daha sağlığında devleti oğulları arasında paylaştırırdı (ülüş). Bu ülüş sistemi sıklıkla taht kavgalarını beraberinde getirmiştir. Denebilir ki Hunlar'dan Selçuklular'a gelinceye kadar Türk devletlerinin en büyük problemi ülüş sistemi ve hakanın nasıl belirleneceğinin belli bir esasa bağlanmamış olması gelmektedir. Çünkü Türk devletleri genellikle kuruluşlarının üzerinden uzun zaman geçmeden hakanın çocukları arasında paylaşılmakta veya taht kavgalarına konu olmaktadır.

Bu o kadar yerleşmiş bir gelenekti ki Osmanlılar'ın bu geleneğin yerine, devletin bölünmezliği anlayışını yerleştirmeleri uzun zamanı gerektirmiştir. Timur'un oğlu Şahruh'un, Osmanlı devletinin ikinci kurucusu Çelebi Sultan Mehmed'i Yıldırım'ın mağlubiyetinden sonra devleti yeniden birleştirme gayretleri sebebiyle Türk-İlhan geleneğine karşı gelmekle suçlaması ve bu geleneğe saygıya davet etmesi, keza Cem Sultan'ın II. Bayezıt'a "Anadolu benim olsun Rumeli senin" diye "ülüş" önermesi, bu geleneğin devletin kuruluşu üzerinden iki asra yakın bir zaman geçtikten sonra bile ne ölçüde güçlü ve köklü olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
 


  5 Ağustos 1999 Perşembe
Geri



Fatih, kanunnamesinde "Ve her kimesneye ki evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı alem için katletmek münasiptir. Ekser ulema dahi tecviz etmiştir. Anınla âmil olalar" demektedir. Birçok kimse böyle bir kanunname maddesini Fatih gibi bir hükümdara yakıştıramamaktadır. Biz burada meseleyi Fatih'e yakışıp yakışmama açısından değil, o günün şartları içinde böyle bir uygulamaya yol açan siyasi sebepler ve bu uygulamanın hukuki mahiyeti açısından ele almak istiyoruz.


 

|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| EKONOMİ || DÜNYA || YAZARLAR ||
|| LİNKLER || SERBEST KÜRSÜ ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj ||


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© 1998 ALL RIGHTS RESERVED