Logo... Gündem...

Ayn': Sentaksı bozan ve yeniden kuran o boz ayna




D ün olduğu gibi bugün ve yarın da, şiir, benzerliklerden ziyade farklılıkların özgün sesi ve soluğuyla belirerek, dolaşımına daha sahih tatlar katacak ve iç devinimini sürdürebilecektir. Dolayısıyla şair, benzerliklerin değil, bilâkis benzemezliklerin yolunu, kulvarını açtığı ve bunu sürdürdüğü müddetçe 'kendisi olmak/kalmak' statüsü ve dahî erkine kavuşabilecektir.

Türk şiiri yeni/yenileyici, özerk yapılara sahip olabilmenin sancılı ihtiyacını, günümüzde artık daha da derinden hissediyor. Bu bakımdan her taze başlangıcı, her yeni eğilimi, her arayışı böylesi bir ivme kazanma biçiminde algılamaktan yana. Kaldı ki, yeni bin yılın eşiğinde, Türk şiiri'nin içinden geçtiği netameli ortamda, verimli bir hamleye dönüşebilecek tüm şiir çabaları, söz konusu endişe ve beklentiyi deşmek/beslemek anlamıyla değerlendirilmeli diye düşünenlerdenim ben.

Benzemezliklerin uç verdiği her yeni 'arayış', genelde Türk dili'ne, özelde ise Türk şiiri'ne hassasiyetlerin daha da inceldiği bir ışık hüzmesi biçiminde yansıyacaktır. Bu anlamda Cem Yavuz'un dilin alt katmanlarında, derinlerde yatan fotoğrafını çekme çabasını, benzemekliklerin uç verdiği bir yapı oluşturma 'deneme'si olarak algılıyorum. Cem Yavuz'un 'deneysel şiir'e yatkın ve sürükleyici şair mîzacından sökün eden/edecek her sahih hamleye dikkatle bakılması gerektiği kanaatindeyim.

Başından beri özgün/özerk bir yapı kurma cehdiyle şiir yazdığını bildiğim Cem Yavuz'un ilk şiir kitabı "Ayn" (Est et Non/56 say./İst./1999), şiirin, aktif bir dil sorunsalının odağını teşkil ettiğinin/edeceğinin örneklerini barındırıyor. Kolaycılığı, sıradanlığı, yerleşmiş kalıp ve alışkanlıkları yeni bir dil beğenisinin önündeki belli başlı engellerden sayan Cem Yavuz; zor olana, alışılmadık olana, sıradışı olana talip bu kitabıyla. Genel eğilim ve yaklaşımlar göz önüne alındığında, kabullenilmesi hemen mümkün olmayan bir şiir çizgisine imza atıyor. Şiirini yazarken, dil adına ekstra titizlenişler sahnelemesi, kendine ait yeni bir kulvar açma hedefiyle örtüşür mahiyette. Dilin gizli hazne ve hazineleriyle kurduğu içkin temâsın boyutları; 'ifade edilebilir olan'ın kimi zaman parçalanması, kimi zaman ana öbekten ayrılarak bir kıyıda kümelenmesi, kimi zaman algılama/kavrama yetisini dumura uğratması, kimi zamansa eşyanın sessiz âhengine bile set çekmesi sonucunu doğuruyor. "çok dar/mutluyuz ve huzurlu sarı..." mısralarında olduğu gibi "'insan' kar altında" ve şiirin bir varoluş imknânı yaratması için eşyanın harflerle yeniden tanzimi gerekiyor. Hayatın belirleyiciliği karşısında, insanın (şairin) yegâne gücü de burada saklı değil mi zaten?

Ayn', sentaksı kıran, bozan, dönüştüren ve yeniden kuran bir dil hamlesinin verimi bana göre. Yetersizliklerin kışkırttığı bir dünyada 'yeterli sfer' arama/bulma işlevini haiz görünüyor bu hâliyle. Şiir içindeki 'vurgu' imlemeleri ve 'ton'lama niyetlerinden çıkarılabilecek bir diğer sonuç şu olabilir: Cem Yavuz, Ayn' ile, hem kendini koruyarak gizleyen ve hem de yeni bir dil kategorisine yönelerek farkını fâşeden bir sıçrayışa haber veriyor. Sentaksı bozma/yeniden kurma ameliyesi bakımından Ece Ayhan'vari bir hassasiyete yakın durduğu söylenebilir. Zira, "ayak/bileklerimde beyaz/gırtlağımda siyah çakıltaşları" taşıdığını beyan eden bir şair için hayatı daha muhkem kılmaktan başka bir şans yok..

Cem Yavuz, daha ilk kitabıyla, şiir içinde dilsel mantığı sarsmaya çalışması bakımından özgün bir ses olduğunu/olabileceğini gösteriyor. Sanıyorum, bundan sonrası, şair için çok daha zorlu ve sıkıntılı geçecek. Kendine ait kulvarı genişletip derinleştirebilmek ihtiyacıyla karşı karşıya zira. Kolay değil elbette. Tekrara yeltenmeden 'kendisi kalmak' da, şairin en çetin sınavı öte yandan...



Geri


 
|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| EKONOMİ || DÜNYA || KÜLTÜR ||
|| YAZARLAR || LİNKLER ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj || ABONE OL ||

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED