Tayyip ve Emine Erdoğan çifti, Körfez ve Derince'de depremzedelerin acılarını paylaşırken, büyük ilgi gördü. Körfez'in Esentepe Mahallesi'nde Nizam Yağız adlı bir depremzedenin çadırına konuk olan Erdoğan çifti ile Derince eski Belediye Başkanı Muzaffer Baştopçu, çorba, pilav ve salatadan kurulu sofrada oruç açtı. Komşu çadırlardan depremzedelerin de katıldığı iftardan sonra Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Hanım çadırkentte kalan çocuklara çeşitli oyuncaklardan oluşan hediyeler dağıttı. Depremzede çocuklar, kendilerini anne şefkatiyle kucaklayan Emine Hanım'dan ayrılırken gözyaşlarına boğuldular.

ZMİT- İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, cezaevinden çıktıktan sonra TÜSİAD üyeleri, bazı yazarlar ve işadamlarıyla yaptığı görüşmeler nedeniyle eleştirildiğini hatırlatarak, "Bana, 'Niye görüşüyorsun?' yerine 'Neyi görüşüyorsun?' diye soran insanları alınlarından öpeceğim. Dünya değişti. Artık 20-30 yıl önceki gibi düşünemeyiz. Sorunları konuşarak çözeceğiz" dedi. Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'la birlikte Körfez ve Derince'deki çadırkentleri gezerek, depremzedelere geçmiş olsun dileğinde bulundu. Depremde iki minaresi de yıkılmış olan Derince Yavuz Selim Camii'nde teravih namazı kılan Erdoğan, Körfez'e dönerek Kervan Kıraathanesi'nde vatandaşlarla sohbet etti.

Depremde bile ideolojik davranıldı

Ramazan ayının birinci gününden itibaren dolaştığı afet bölgelerindeki izlenimlerini aktaran Erdoğan, "Herkes durumundan şikayetçi. Bunun nedenini araştırdığımız zaman olayın kaynağının, çektiğimiz politik ve ideolojik dayatmalara dayalı yapı olduğunu görüyoruz" dedi. Marmara depreminin, sistemin durumunu gözler önüne serdiğini belirten Erdoğan, depremzedelerin içinde bulunduğu kötü durumun, deprem anında bile ideolojik dayatma yoluna giden devlet yapısından kaynaklandığını söyledi.

Yapılanlar, millî değerlerimizle bağdaşmaz

Felaket durumlarında bile ideolojilerle hareket edildiğine dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi: "Böyle bir anda bile bunu düşünen bir mantığın, mazimizdeki değerlerimizle bağdaştığına inanmıyorum. Bugün elele verme günüdür. Nitekim değerlerimizden geldiği için 17 Ağustos depreminden sonra tüm sivil toplum örgütlerinin yardımları deprem bölgelerine yağmaya başladı. Yapılması gereken neydi o gün? Deprem anında bu yardımları organize ederek, sivil toplum örgütlerini yönlendirmeleri gerekirdi. Bunlar yapılsaydı birçok mesele halledilmiş olacaktı."

Erdoğan, deprem vergilerini de "varlık vergisi"ne benzeterek, "Üzüldüğüm nokta, bunu önceden sol yapıyordu, şimdi milliyetçi kadrolar da bunlarla birlikte hareket ediyor. İnsan bunu hazmedemiyor" dedi.

Ellerinden öpeceğim

Son dönemlerde TÜSİAD üyeleri, bazı yazarlar ve işadamlarıyla yaptığı görüşmelerde kendisine yakın çevrelerden bile tepki geldiğine dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi: "Bana, 'Niye görüşüyorsun?' sorusu yerine 'Neyi görüşüyorsun?' diye soran insanları alınlarından öpeceğim. Eğer 'ilgiyle' sorulan bir soru olsa, bu soruyu soramazlar. Çünkü, tarihimize ve kültürümüze baktığımız zaman orada farklı sorular var. Roma'ya kadar elçilerini gönderen bir anlayış var. Kalkıp, bu toplumun içerisinde herşeyini önüne koyuyor, hastaneye gittiğinde onların ürettiği ilaçlarla iyileşiyorsun. Ama konuşmaya gelince ise 'Niye konuştun?' diyorsun. Kaldı ki, biz bunu yapmaya mecburuz. Tabii, onlarla oturup konuştukça birçok problemi de çözebiliriz. Artık 20-30 yıl önceki gibi düşünemeyiz. Artık dünyada bir değişim süreci var."