Logo... Yazarlar...

Koray DÜZGÖREN

Adalet Bakanları ne zaman istifa eder?

B iliyoruz, Türkiye'de sorumlu mevkilerde oturan sorumlu, ama her nedense yetkisiz devlet adamları hiç istifa etmezler... Bunca yıllık çok partili hayatımızda istifa ederek görevinden ayrılan politikacı sayısı parmakla sayılacak kadar azdır...

Başarısızlık ya da siyaseten sorumlu sayılmak gibi bir kavram bizde geçerli değildir...

Cezaevleri kaynıyor... Yalan yalnış, sadece çeteler için bir af çıkartıyorlar ama bu sefer Cumhurbaşkanı bile, bu af adı verilen çete aklama yasasını imzalamaya yanaşmıyor...

Af diye ayaklandırdıkları cezaevlerini yatıştırmak için hiçbir çaba yok...

Cezaevlerini çeteler yönetiyor...

Ama Mehmet Ağar'ın iddia ettiği gibi 'fraksiyon çeteleri' değil... 'Devletçi çeteler'... Ya da devlete sırtını dayamış çeteler...

Devlet cezaevlerini kendi isteği ile, iradesi ile çetelerin yönetimine bırakmış...

Birkaç yıl önce bir begesel dolayısıyla İstanbul'un bir cezaevinde çekim yapmak için beklerken, cezaevi müdür yardımcısı bana inanılmaz öyküler anlatmıştı...

Anlattıkları sanki kendisinin yönettiği, ya da yönettiğini söylediği cezaevinde değil de başka bir yüzyılda başka bir ülkenin cezaevinde geçiyordu...

"Biz" demişti cezaevini yönetmiyoruz... Dış güvenliğinin jandarma tarafından sağlandığı sanılan bu cezaevini içerdeki çeteler yönetiyor..."

Devlet başka alanlarda yaptığını cezaevlerinde uygulayıp, yönetemediği ve yönetmek de istemediği cezaevlerini çetelere havale etmiş bulunuyor...

Durum bundan ibaret...

Tabii arada sırada devlet, otoritesini göstermek için kendisine bağlı çetelere değil, cezaevindeki insanlık dışı şartlarda savunma güdüsüyle çeteleşen ya da çeteleşmiş halde kalmaları istenen gruplara şiddet uygular... Arada asırada beş, on, onbeş mahkum öldürülüp devlet otoritesinin sağlanacağı sanılır...

Çünkü nasılsa, Memurin Muhakemat Kanunu ve suç işleyen kamu görevlilerini kollayan diğer mevzuat sayesinde sorumlular ortaya çıkartılamaz...

Nitekim, Diyarbakır Cezaevi'nde birkaç yıl önce 10 tutuklu ve hükümlüyü başlarına sopalarla vura vura öldüren Özel Tim mensuplarının yargılamalarından hâlâ bir sonuç alınabilmiş değil...

İşin asıl ilginç tarafı, cezaevlerinde bu olaylar olurken, sorumlu koltuklarda oturan devlet adamları da, üçüncü tarafsız kişiler gibi konuşarak olup bitenlerden hiç sorumlu değillermiş gibi ortalıkta dolaşırlar...

Nitekim, 7 kişinin öldürüldüğü İstanbul Sağmalcılar Cezaevi'ndeki çete hesaplaşmasından sonra gerek Başbakan Bülent Ecevit, gerekse cezaevlerinden sorumlu Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, cezaevlerindeki feci durumu dile getirip kamuoyu karşısında " Ne olacak bu cezaevlerinin hali?" diyebilmişlerdir...

Sanki sorumlu hükümet olarak işbaşında onlar değil de başkaları oturuyor...

Ve bu sorumsuz tavır arkasından Ankara Cezaevi'ndeki olayları getirmiştir...

Devlet, İstanbul'da kendisine yakın çetelerin militanlarına, fedailere gösterdiği müsamahayı Ankara'da göstermemiş ve Özel Tim'i çağırıp koğuşları kan gölüne çevirmiştir...

Cezaevindeki isyanı başka yöntemlerle, kan dökmeden çözmek mümkünken yine şiddet uygulanmıştır...

Bu olaylarda sorumluluk birinci derecede siyasi iktidardadır...

Çünkü, ne olursa olsun, hangi suçu işlemişlerse işlesinler, isterlerse isyana katılmış olsunlar, cezaevindeki vatandaşların can güvenliğinin sorumluluğu devletindir... Birinci derecede sorumlu da Adalet Bakanı'dır...

Sayın bBakan, "Ben bu olayları önlemek için bir şey yapamazdım, olay güvenlik sorunuydu ve güvenlik konularında benim yetkim yok" diyemez...

Kaldı ki Adalet Bakanı, İstanbul'daki olaydan da birinci derecede sorumludur...

Cezaevindeki bütün kapıları kiralık katillere açan makenizmanın ne olduğunun anlaşılması ve Bakanlık içindeki yasa dışı örgütlenmenin ortaya çıkaratılması gerekirken, Adalet Bakanı'nın bir muhalefet milletvekili gibi konuşması cezaevlerindeki temel meselelerin daha da çıkmaza girmesine yol açar... Bu iktidarsızlık, bu acz sorunların çözümünü iyice çıkmaza sokmaktadır.

Cezaevleri de Türkiye gibi artık iyice tıkanmıştır...

Bu tıkanıklığı aşmak için ciddi bir cezaevi reformuna ihtiyaç vardır...

Ama bu reform, sadece şiddete ve özgürlükleri belli sürelerle kısıtlanmış olan insanların insanlıklarını yok etmeye yönelik olamaz...

Sadece dışardakiler için değil, içerdekiler için de insan haklarına dayalı bir düzen gereklidir...

Bunun yolu cezevlerinde kan gövdeyi götürür, kontrol tamamen devlet çetelerinin eline geçerken, kamuoyu karşısında ağlamak değil, siyasi sorumluluğu gerçekten üstlenmekten geçer...

Adalet Bakanı şu anda olup bitenlerin siyasi sorumlusudur...

Ve hiçbir mazeret onu bu sorumluluktan kurtaramaz...
 

kduzgoren@yenisafak.com

  29 Eylül 1999 Çarşamba

Geri



"Biz" demişti cezaevini yönetmiyoruz... Dış güvenliğinin jandarma tarafından sağlandığı sanılan bu cezaevini içerdeki çeteler yönetiyor..."


 

|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| EKONOMİ || DÜNYA || YAZARLAR ||
|| LİNKLER || SERBEST KÜRSÜ ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj || ABONE OL ||


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© 1998 ALL RIGHTS RESERVED