|
|
|||||||||||
|
HAYATİ DEVELİ
|
|||
|
Bugünlerde ise yeni bir anlam kazanmaya başladı sanal. İngilizcedeki virtual karşılığı olarak ve daha çok bilgisayarla ilgili bir terim gibi kullanılıyor. Sanal bebek örneğinde ise konuşma dilimize kadar girdi.
İnternet üzerinde yayımlanan dergilere de sanal dergi deniliyor biliyorsunuz. Gerçek dergiler kâğıt üzerinde olurken sanal dergiler ağ üzerinde oluyor. Şimdi, kâğıt üzerinde bir dergi olmak mı daha gerçek bir durum, yoksa ağ üzerinde bir dergi olmak mı, bilemiyorum. Bunu zaman gösterecek.
Dergibi de kağıt üzerinde değil, ağ üzerinde bir dergi; yani sanal. Adresi : Yazarlarının çoğu tanıdık : Melih Bayram Dede (yönetmen), Özlem Albayrak, Gülcan Tezcan, Sadık Yalsızuçanlar, İbrahim Tenekeci, Mehmet Şeker, Senai Demirci ...
Dergideki şiirler "güzel" ile ifade edilemez; belki "yakıcı" demek daha doğru. Siz de kağıt üzerinde olmayan bu dergiyi internetten okumalısınız. Bilgisayarınız yoksa böyle güzellikleri kaçırdığınıza hayıflanın en azından.
Muhatabının sayın Melih Bayram Dede olduğunu düşündüğüm iki çift lafım da olacak.
Derginin ev sayfasına (home page) girince sayfa sonundaki "Abone olunuz!" başlıklı duyuruyu okuduk. Şöyle diyordu: "Dergibi'ye abone olmak için, e-mail adresinizi aşağıya yazıp butona basmanız ve size gönderilecek olan mesajı reply etmeniz yeterli."
Dergiler bizim ana dilimizin rahmidir erenler! Buton kelimesine Türkçe'de basitçe düğme derler. Reply etmek yerine cevaplamak fiilini kullanırız. E-mail yerine de elmek kullanıyoruz malûm.
Radikal'de Eralp Baydar (3 Mayıs) "... Eyüp Sultan sabrıma borçlu olduğum ..." diyor. Türkçe'de Eyüp Sultan denildiğinde akla gelen Ebâ Eyyûb-ı Ensârî'dir. Elbette bu şanlı sahabe de sabırlı bir zât idi; ancak sabır ve Eyup isimleri yanyana geldiğinde aklımıza gelmesi gereken isim peygamber Hz. Eyyûb olmalıdır. Sabah'ta Selahattin Duman (31 Mayıs): "Bu da bir nevi Huda-i hikmet işte!" diyor. Tam tersine sayın Duman, Huda-i hikmet değil hikmet-i Hudâ olacak. Reklâm çekimleri sürüyor galiba! Selahattin Duman, aynı yazısında "...medyanın fiştiklemesiyle..." diyor. Sözlüklerimizden bakabildiklerim fiştiklemek kelimesine yer vermemiş. "Kışkırtma, tahrik etme" anlamındaki bu kelimeyi alanlar da (bk. Büyük Argo Sözlüğü) fişteklemek şeklinde kaydediyor.
Yeni Şafak'ta Dücane Cündioğlu (2 Haziran) : "...beni sadece hayretleri girân etmemiş, aynı zamanda derin derin düşündürmüştü de..." diyor. Giran, ağır, kıymetli, bıktırıcı vs. anlamlarına geliyor. Giran etmek diye bir birleşik fiil ise Türkçe'de yok; olsa olsa sayın Cündioğlu giriftar etmek yerine sürç-i lisan ile giran etmek fiilini kullanmıştır.
|
|
|