|
Başbakan Ecevit'in alelacele Meclis'e sevkettiği "irtica tasarıları" eski bir kâbusu hortlattı.
|
nkara- Son Milli Güvenlik Kurulu toplantısı kararları çerçevesinde, Başbakan Ecevit tarafından alelacele bir önyazıyla Meclis'e sevkedilen irtica tasarıları eski bir kâbusu yeniden hortlattı. 55'inci hükümet döneminde gündeme getirilen ancak muhalefet ve kamuoyunun baskısı nedeniyle Meclis'ten geçirilemeyen tasarıların içeriği, adı gibi tam bir "irtica" niteliği taşıyor.
Tasarıların hedef aldığı ilk kesim memurlar. Dahiliye Memurları Kanunu'nun 23'üncü maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle, bir yandan ihbar furyasının önü açılırken, diğer yandan da iki müfettişin raporuyla memurun meslekten atılabilmesine imkan tanınıyor. İlgili tasarıda öngörülen değişiklik şöyle: "Anayasa ve kanunların açıkça suç saydığı devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne ve cumhuriyetin niteliklerinden herhangi birini değiştirmeye, ortadan kaldırmaya yönelik veya bunlara aykırı eylemleri veya irtikap ve irtişaları veya vazife ve memurluk haysiyet ve şerefine uymayan kötü itiyat ve halleri şayi olduğu ve bu durumları iki müfettiş raporu ve muhtelif iki amirin gizli sicil raporlarıyla teeyyül eden memur hakkında cezai takibat yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın vekalet inzibat komisyonunun kararı ve bakanın onayı ile meslekten çıkarılır."
'İrtica' damgası yiyen yandı
Tamamen keyfi uygulamalara neden olabilecek maddeler içeren tasarılardan birisi de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125'inci maddesinde değişiklik öngören tasarı. Bu tasarıyla her ne suretle olursan olsun 'irticacı' damgası yiyen birisinin Türkiye'de devlet kurumlarında çalışma imkanı olmadığı resmen teyid ediliyor. Tasarıyla, cumhuriyetin niteliklerinden birisini değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik faaliyet iddiasıyla işine son verilenlerin hiçbir devlet kurumuna, ortak kuruluşuna ve belediyelere giremeyeceği hükme bağlanıyor.
Hem yasak, hem hapis cezası
İrtica tasarılarıyla üniversitelerde yaşanan kılık kıyafet yasağı da sokağa iniyor. TCK'nın 526'ncı maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen değişiklikle, "Şapka iktisası hakkında 671 sayılı kanunun veya bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair 2596 sayılı kanunun koyduğu yasaklara aykırı hareket edenlere altı aydan-bir yıla kadar hapis ve 50 milyondan 100 milyon liraya kadar para cezası verilir" hükmü getiriliyor. Ayrıca 1 yıldan az olmamak üzere hapis ve 50-100 milyon TL para cezası hükme bağlanıyor.
Vakıfların idam fermanı
İrtica tasarıları içinde yer alan Medeni Kanun'un 73'üncü maddesinde öngörülen değişiklikle de vakıf ve derneklerin kurulması neredeyse imkansız hale getiriliyor. Değişiklik şöyle: "Cumhuriyetin Anayasa ile belirlenen nitelikleriyle, Anayasa'da öngörülen temel hak ve hürriyetlere veya hukuka, ahlaka, milli birliğe ve milli menfaatlere aykırı veya belli bir ırk ya da cemaat mensuplarını destekleyici veya siyasi nitelikte amaç güden vakıf kurulamaz."
|