Logo... Yazarlar...

NAZLI ILICAK

Elma şekeri ve kazık

T ürkiye'de, bürokratik bir diktatörlük var. Medya da bu örtülü faşizmin sözcülüğüne soyunmuş durumda. Egemen güçler, DSP patronajındaki bir hükûmeti arzu ediyor. Oysa Meclis merkez-sağ ağırlıkta.

"Kamuoyu araştırması" (!) destekli yayınlarda, vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun DSP - MHP koalisyonunu istediği havası yayılıyor. Acaba gerçekten halk bu birlikteliği onaylıyor mu?

Spekülasyon

Her şey bir spekülasyondan ibaret. Seçmen, mesela MHP'ye oyunu atarken üzerine "Ecevit'in başbakanlığını kabul edin" ibaresini mi yazdı?

Seçim sonuçları bireysel temayüllerin toplamını yansıtır. Dolayısıyla vatandaş, sadece iktidarda görmeyi arzu ettiği parti için oyunu kullanır. Parlamento'nun salt çoğunluğunu elde eden bir partinin bulunmadığı hallerde, "millet şu mesajı verdi" demek yanlıştır. MHP'ye oyunu atanlardan kimi Fazilet'le, kimi DYP veya ANAP'la işbirliği yapılması arzusunu taşımıştır. Bence, MHP tabanında, -medya yönlendirmesi olmasa- Ecevit ile birliktelik isteyen bir tek kişi bile bulmakta zorlanırız.

Hiç bir parti tek başına iktidara gelmezse, hükûmeti millet değil, Meclis içi ittifaklar belirler.

ANAP takviyeli DSP - MHP koalisyonunu, çıkar çevreleri (İş dünyası, medya baronları, gözü aç karnı tok, sırtı pek olanlar) istiyor. Milletin ne istediğini ise, Parlamento çoğunluğu açıkça ortaya koyuyor.

Nereden nereye?

Gelişmelere bir bakalım: MHP, istikrar adına, uzlaşma adına alttan aldıkça, DSP esti gürledi. Ecevit, eski defterleri karıştırmaya ve tıpkı Fazilet gibi MHP'ye de sicil amirliği yapmaya yeltendi. Önce Fazilet'i içine sindiremedi. Şimdi, MHP'yi içine sindiremiyor. (Son dakika gelişmelerine göre, belki de içine sindirecek)

MHP ve FP, birlikte 10 milyondan fazla oy aldı. Ecevit bu 10 milyon oyu içine sindiremiyor. Milli ve manevi değerlere bağlı olan insanların haklı isteklerini, eğilimlerini içine sindiremiyor.

Öyleyse, Cemil Çiçek'in dediği gibi Kompensan alsın.

Devlet Bahçeli'yi adeta imtihan ediyordu. Hem imtihan etti, hem istiskal etti.

Bazı basın mensupları da, onunla aynı telden çaldı. Yok efendim, Ülkücüler neden tekbir getiriyorlarmış? Niçin kesintili eğitimi savunuyorlarmış? Nesrin Hanım başını açmalıymış?

Bunlar tekbiri irtica, başörtüsünü de laiklik düşmanı bir sembol sayacak kadar cahil veya kötü niyetli.

Ecevit'in koalisyon kurmak için iki önemli şarti vardı: 1) Eğitim reformunun kılına dokunulmayacak 2) Üniversitelerdeki başörtüsü yasağı sürecek.

Bu dayatmaya boyun eğdiği için ANAP'ın düştüğü durum meydanda. Bahçeli, denenmişi neden tekrar denesin? (Son dakikadaki gelişmelere göre, belki de deneyecek)

Medya terörü

Ülkemizde bir medya terörü var. Medya, ihale peşinde; kredi peşinde; teşvik peşinde. Bunlar kendi temsilcilerini, Anavatan'dan milletvekili bile yaptılar. Demokrasi vesayet altındaymış, milli irade paspas olmuş, umurlarında bile değil.

Politikacıları korkutarak, sindirerek, haysiyetleriyle oynayarak yönlendirmeye çalışıyorlar.

Ben şahsen payıma düşen iftiraları alıyorum. Ama, ne yazarlarsa yazsınlar, nasıl yayın yaparlarsa, yapsınlar, bireysel özgürlükler çerçevesinde "BAŞÖRTÜSÜNÜ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİM" Beni sindirebilecekleri düşüncesiyle boşuna emek sarfetmesinler.

Bu gibilere bir çift sözüm var: Nasıl dün Demirel hakkında yazmadıkları iftira kalmamışken, bugün onu yere göğe sığdıramıyorlar, 10 yıl sonra da bizim doğru noktada, kendilerinin ise, savunulamayacak bir yerde durduğunu anlayacaklardır. Merve olayı basının yüz karasıdır.

Değişmeyen zihniyet

Ecevit 27 Mayıs darbesini desteklemişti. Sonra günah çıkardı: "Hatalı davranmışım" dedi. Bugünkü 68 kuşak gazetecilerin ağa babaları, "Demokrat Partili kadrolar yargılansın, Menderes asılsın" diye "fetva verdiler" Halka tepeden bakan bu zihniyet hiç değişmez. Dünün 27 Mayıs şakşakçıları, bugünün 28 Şubatçılarıdır.

Adalet

Yüksek Seçim Kurulu çok yerinde bir karar verdi. Siyasallaştı dediğimiz adaletin temiz kalan bir yüzünü bize gösterdi. Baskılara boyun eğmedi. Bu haysiyetli davranışları sebebiyle, Kurulu tebrik ediyorum.

Bu durumda Meclis, Merve'nin milletvekilliği hakkında nihai kararı verecek. Oysa, herkes Ecevit hükûmetinin siyasi davrandığını biliyor. Üstelik müstafi bir hükûmet söz konusu. Dolayısıyla Parlamento bir hukuksuzluğun aleti olmayı herhalde kabul etmeyecektir.

Merve'yi, başını açmadı diye vatandaşlıktan çıkardınız. Ya bir Türkle evlenirse ne yapacaksınız? Bu durumda yeniden vatandaş olma hakkını kazanabiliyor.

Elma şekeri

O munis, o demokrat ve uzlaşmacı Ecevit gitti. Yerine öfke dolu, hiddetli, şiddetli biri geldi. Daha ilk günden Parlamento'da başörtüsü krizi yarattı. Önce FP'ye sonra da MHP'ye ağır bir dille hücum etti. Büyük bir keyfilikle, Merve Kavakçı'yı vatandaşlıktan attı.

Ecevit'i bize elma şekeri gibi tanıttılar. Ama seçim sonrası, şekeri döküldü, elimizde kazığı kaldı.

....................

NOT: SON DAKİKA: MHP'nin her şeye rağmen, Ecevit'e "Elma şekeri" muamelesi yapma eğiliminde olduğunu duyduk. Çok yazık. Çankaya kazanıyor, millet kaybediyor.
 


  19 Mayıs 1999 Çarşamba


Gazeteler DSP - MHP koalisyonunu pompalayıp durdular. Sözde seçmen 18 Nisan'da bu mesajı vermiş. Oysa tek bir partinin iktidar olacak çoğunluğu elde edemediği hallerde, hükûmeti millet değil, Meclis içi ittifaklar belirler. Seçim sonuçları bireysel temayüllerin toplamını yansıtır.


 

|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| DÜŞÜNCE || YAZARLAR || SERBEST KÜRSÜ ||
|| AÇIK OTURUM || LİNKLER ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj ||


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© 1998 ALL RIGHTS RESERVED