Logo... Yazarlar...

TAHA KIVANÇ


Oyun oyun içinde

S iyaset bilgesi dostum, "Ecevit'in bellek sorunu olduğunu söyleyenler haklı galiba" dedi ve ekledi: "Baksana, MHP'nin 1980 öncesi günlerini hatırlaması tam bir ay aldı..." Seçimden buyana geçen bir ay boyunca sanki DSP-MHP hükümeti kurulabilirmiş gibi kamuoyunu meşgul eden Bülent Ecevit, sonunda, eşinin hatırlatması üzerine, "MHP o kadar da masum değil" deyiverdi.

-Eğer gerçekten varsa- bellek sorunu bir tarafa, ben, DSP liderinin daha en baştan MHP'li iktidarı hiç düşünmediğine inanıyorum. DSP, epey bir süreden beri ANAP ile çok yakın; 'sol' bilindiği için asla kendisine gelmeyecek oyları ANAP eliyle kendi yanına çekiyor Ecevit. Bu bakımdan, Ecevit-Yılmaz ikilisi için, MHP'li hükümet, 'ilk başvurulacak formül' değildi bence. Mesut Yılmaz'ın, daha Rahşan Ecevit MHP konusunda ağzını bile açmamışken, "Bülent Bey salı günü görevi iade edecek" demesinin altında bu gerçek yatıyor...

Ecevit-Yılmaz ikilisi, önceden planladıkları DSP-ANAP iktidarını sandıktan çıkartamayınca, yanlarına üçüncü olarak MHP'yi değil DYP'yi almayı uygun gördüler... İstedikleri, hükümet kurma işinin zamana yayılmasıyla içinden kaynayacak DYP'de Tansu Çiller'i denklem dışı bırakmaktı. DYP'nin içi karıştı gerçekten, ama karışıklık Tansu Çiller'i tasfiye etmeye kadar varamadı. Mesut Yılmaz, pek çok kişiyi şaşırtan, "Kurulacak hükümete ANAP girebilir, ama ben şahsen uzak duracağım; çünkü Yüce Divana' sevkedilmem söz konusu" açıklamasını bunun üzerine yaptı işte. O sözlerle amacı, devirmeyi başaramadıkları Çiller'e, parti içinden birilerinin, "Sen de öyle yap" demelerini sağlamaktı. Tansu Hanım duymazdan geldi söylenenleri...

DYP'de istenen elde edilemeyince, ikili görüşmelerinde, Bülent Ecevit'in "Eğer Çiller'siz DYP'li hükümet hedefini gerçekleştiremezsem görevi iade ederim, MHP ile asla koalisyon kurmam" sözü kulaklarında çınlayan Mesut Bey, "Ecevit salı günü havlu atar" deyiverdi. Siz sonuca bakın: Önce MHP'yi rahatsız edecek koalisyon protokolü metni sızdırıldı basına, sonra Rahşan Hanım'ın bombası patladı... Bülent Bey, Meclis başkanlığına DYP'nin desteğiyle Uluç Gürkan'ı seçtirecek hamleyi yapma fırsatı verdiği için hükümeti kurma görevini bir-iki gün daha tutar elinde.

Bu arada FP ne yapıyor?

FP lideri Recai Kutan, önceki akşam, benim de aralarında bulunduğum bir grup gazeteciyi yemeğe dâvet etti. Bir yandan Merit Altınel Oteli'nin mutfağından nefis yemekler yedik, bir yandan da sohbet ettik. Orada geçmişinden bazı anekdotlar anlattı Recai Bey...

Recai Kutan genç bir mühendis olarak Urfa'da çalışırken, bağlı olduğu DSİ genel müdürü ne olup bittiğini görmek üzere bölgeye gelmiş... Bir kaç gün çeşitli yemeklerde beraber olmuşlar genç mühendisle genel müdür. Üç günlük gözlem sonunda, genel müdür, Recai Bey'e, "İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu musun sahiden?" diye soruvermiş... "Mühendis dediğin" diye de eklemiş, "Şantiyede akşamları iki kadeh rakısını atıştırır, ardından pokerini oynar..."

Bu hikâyeyi dinledikten sonra, Recai Kutan'a, "İçki konusunu bilmem ama" dedim, "Poker bilmemek FP'lilere pahalıya mal oluyor..." Biraz düşündükten sonra beni haklı buldu FP lideri. Mesut Yılmaz poker oynar gibi kuruyor siyaset oyununu; Bülent Ecevit'i yönlendiren de o. FP'de poker bilen olmadığı için önlerinde oynanan oyunu bütün ayrıntılarıyla gözleri önünde canlandıramıyorlar...

Pokercilerin kurduğu hükümet oyununun bir kaç yönü var.

İlki, Meclis başkanlığını ele geçirme safhası. Siz bu satırları okuduğunuzda perşembe günü yapılacak son tura hangi iki adayın kalacağı belli olmuş olacak. Hedef, DSP ve ANAP adaylarının ikisini birden veya hiç değilse birini son tura ulaştırmak...

DSP ve ANAP adaylarına oy vermeyeceği bilinen MHP ile DSP'nin arasının açılmasının üçüncü tur önüne rastlaması tesadüf değil. Ecevit, "Sizinle kuracağız" deyip Tansu Hanım'ın partisinden Gürkan için oy istedi. Recai Kutan'ın anlattığına göre, FP daha fazla oy alan kendi adayına DYP'nin oy vermesini beklerken, DYP "Siz bize verin" teklifiyle gelmiş FP'ye. FP ise, hangi akla hizmetse, benim bildiğime göre, ANAP adayına oy verme eğilimindeydi son dakikaya kadar. FP'nin Yıldırım Akbulut'a oy vermesi durumunda, son tura ANAP adayının kalması kesinlik kazanacak. Dünkü turda, DSP-ANAP cephesi, Uluç Gürkan ve Yıldırım Akbulut'tan birinin son tura kalmasıyla tatmin olacaktı; turları FP'nin ikiye ayrılan oyları belirledi ve MHP'li Sadi Somuncuoğlu ile ANAP'lı Yıldırım Akbulut başarılı oldular.

Pokercilerin oyununun ikinci perdesi hükümetle ilgili olarak açılacak. DYP ve FP'nin oylarıyla kendi adaylarını Meclis başkanlığı koltuğuna oturtmayı başarırlarsa, Mesut Yılmaz'ın Tansu Çiller'li DSP-DYP-ANAP hükümeti formülüne mızıkçılık yapması gündeme gelecek. Amaç, ayakta kalma güdüleri müthiş kuvvetli Tansu Çiller'i bu vesileyle tasfiye etmek elbette... Bir süre de, Çiller'in tasfiye süreci oyununu izleyeceğiz politika tiyatrosunda...

Oyunun son perdesinde erken seçim var galiba...

Bu konuları kendisiyle konuştuğum siyaset bilgesi dostum, "Son perde için acele karar verme" diye uyardı beni. Zaten ben de henüz ikinci aşamadan sonrasını göremiyorum. İlk iki perdeyi bir izleyelim, beklentiler gerçekleşirse, son perde kendi kendisini yazdırır zaten.


 


  19 Mayıs 1999 Çarşamba


İlki, Meclis başkanlığını ele geçirme safhası. Siz bu satırları okuduğunuzda perşembe günü yapılacak son tura hangi iki adayın kalacağı belli olmuş olacak. Hedef, DSP ve ANAP adaylarının ikisini birden veya hiç değilse birini son tura ulaştırmak...


 

|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| DÜŞÜNCE || YAZARLAR || SERBEST KÜRSÜ ||
|| AÇIK OTURUM || LİNKLER ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj ||


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© 1998 ALL RIGHTS RESERVED