Siyaset hamuruna spor da girdi

Rusya Devlet Başkanı Putin, çeşitli açıklamalarından ziyade yaptığı Karate ve Sumo ile de dikkatleri çekiyor. spor giyimi ve her fırsatta Golf oynarken görüntülenmeyi seven Clinton, sağlıklı simasıyla Putin gibi siyasi şahsiyetler arasında "istisna" teşkil ediyor.

Artık göbekli, elinde puro olduğu halde Churchill gibi poz veren liderlere seçmenler iltifat etmiyor. Lider, genç, dinamik ve sportmen olmalı, insanlar bunu istiyor.

Yıllar süren güreş çalışmaları sırasında İsveç Kralı Carl 16. Gustav ve bir dönemin Fin Cumhurbaşkanı Kekkonen'i spor salonlarında çok gördüm. Los Angeles Olimpiyatları sırasında Ronald Reagan da gazetecilerin hemen yakınlarında oturarak protokoldeki yerini almıştı.

Tıpkı siyaset gibi sporun da sayısız insanları meydanlara çektiğini görerek bunun önemini anlayan Turgut Özal, Türkiye'mizde sporu ateşleyen lider oldu.

Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet Paşa da sporcuya yakınlık gösterirlerdi. Celal Bayar başarı elde eden yarışmacılara kendi imzasını taşıyan birer "saat" armağan ederdi. Fakat o dönemlerde (1950-1960) kol saatinin önemi çok büyüktü. Fotoğraf çektirilirken herkes sol kolunu göbeğine dayar, saat sahibi olduğunu fotoğraflarla belgemek isterdi.

Hatta iyi iş yapan fotoğrafçılarda "emanet kol saati" bulunur, resim çekildikten sonra emanet saat geri verilirdi.

Yer yüzüne gelmiş en önemli güreşçilerden biri sayılan Ali Yücel, 1953 yılında beş paralık bir kol saati çaldığı iddiasıyla "ömür boyu" minderlerden uzaklaştırıldı.

Cemal Gürsel, 1961 yılında Ankara'da düzenlenen Türkiye Karakucak Şampiyonası'nı izlemiş, hatta Hamit Kaplan'la Tevfik Kış'a "elense" çekmişti. Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizler'e esir düşen Cevdet Sunay'ın kapısı hemen herkese açıktı. Hele Florya Köşkü'ne geldiğinde, sporcular O'nu topluca ziyaret ederlerdi. Bu ziyaretlerde "randevu" dahi gerekmezdi.

Fahri Korutürk, 48 saat öncesinden randevu almayanları yanına kabul etmezdi. Kendileri eski bir amiraldi ve yeni seçildiğinde eski bir bahriye askeri olan Mustafa Dağıstanlı'yı kabulünde -ilk ve son kez- bu prensibini bozmuş, randevu zorunluluğunu 24 saate indirmişti.

Kenan Evren'in evindeki bütün fotoğrafları alarak "Ahmet Kenan Evren'den Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e" başlığı altında O'nun hayatını yazmıştım. Bu resimleri geri almak için sonra gazeteye geldi. "Cumhurbaşkanımızdan bir şey almadan bu fotoğrafları geri vermeyeyim" diye düşünmüş ve kendilerinden "Başbakanlık Güreşleri" düzenlemesini istemiştim. Yerine getirdi, hatta bir yılda Özal bunu tertipletti.

Özal'ın spora uzanan rüzgarı Demirel'i de etkilemişti, halefinin davranışlarının tıpkısının aynısını yaptı.

Medya sayesinde siyasetin gizlisi saklısı kalmıyor ve artık siyasiler, bizatihi spora yönelerek sportif yönlerini de göstermek zorundalar.

Siyasetteki Makyavelist düşünce, giderek spordaki centilmenlikle birilkte yoğruruluyor. Putin ve Clinton gidişatın farkında oldukları içindir ki, bizzat spor yapıyorlar.