Hizbul Mücahidin'in, Keşmir'de ilan ettiği ateşkese nasıl bakıyorsunuz? Ateşkes ilanı tam sizin ABD'de olduğu bir ana denk geldi.

Benim ABD'de bulunduğum sırada Hizbul Mücahidin'in ateşkes ilanı bizim bütün çabalarımızı baltaladı. Çünkü ben ABD'de insanlara, Hindistan'ın, Pakistan ve Keşmir'deki terör eylemlerinin sorumlusu olduğunu, Keşmir ve Pakistan'ı karıştırdığını anlattığım bir anda ateşkes ilan edildi. Ben insanlara Hindistan Keşmir'i kabul etmedikçe ve Keşmir'den elini çekmedikçe onlarla diyaloğa girmeyeceğimizi söylüyordum. Bundan dolayı Hizb'in bu kararı bütün çabalarımızı boşa çıkardı ve sebepsiz ilan edilmiş bir ateşkes bu. Pakistan hükümeti de bunun dışında değil.

Ateşkes sayesinde Pakistan'a yönelik uluslararası baskının kalkacağına ve Hindistan'a yüklenileceğine inanmıyor musunuz?

Hayır, Hindistan ilerde bu konuyu daha da güçleştirecektir. Hint-Çin savaşında, Jawaharlal Mehru gizli ajanlarını ABD'ye gönderdi ve Pakistan Çin'in yanında yer almazsa Keşmir sorununu hemen çözeceğini belirtti. Fakat onlar, vaatlerinde durmadılar. Uluslararası komiteler Hindistan'a karşı daha yumuşaklar, çünkü bizler Müslümanız. Onun için Keşmir sorununun çözümü ancak cihatladır.

Mücahitlerin ve Pakistan'ın bu cihadı devam ettirebileceklerine inanıyor musunuz?

Evet, devam ettirebilirler. Bu kadar şehit verdikten sonra, Keşmirliler hiçbir zaman, Hindistan'ı kabul etmeyeceklerdir. Pakistan hep böyle zayıf kalmayacaktır. Pakistan coğrafik bir öneme haizdir ve Müslüman ümmetin lideridir. Bugün dünyada bütün camilerde Keşmirliler için dua edilmesi Keşmirliler için bir moral kaynağıdır. Cihad olmazsa, Keşmir Hindistan'ın iç meselesi konumuna düşer. Ama bugün ABD, Japonya ve İngiltere, Keşmir'de problem olduğunu kabul ediyorlar.

ABD ziyareti esnasında insanlar size Üsame bin Ladin'i sordular mı?

Hayır. ABD'nin değişik düşünce kuruluşları ile görüşmeme rağmen hiçbiri bu konuda bir soru yöneltmedi. Onlar da, Ladin konusunun bu kadar şişirilmesine karşılar.

ABD'deki temaslardan ne gibi sonuçlar bekliyorsunuz?

Ben, ABD'deki Müslümanlar'la görüşmelerimizin çok faydalı geçtiğine inanıyorum. Onlara Pakistan'daki konumumuzu açıklama imkanı buldum. Oradaki insanlar ilişkilerin gelişmesi için tekrar ziyaret etmemizi bekliyorlar. Hatta milliyetçi Araplar ve Hıristiyanlar dahi bizi davet ettiler. ABD'de Yahudi-Hindu işbirliği vücut bulmuştur ve bu da yeni gelişen bir anlayıştır. Araplar bununla daha bir bilinçleniyorlar. Artık ABD'de yaşayan Müslümanlar'dan büyük bir manevi destek görüyoruz.

Amerikalı resmi yetkililerle, görüşmeniz nasıl geçti?

ABD'li resmi yetkililerle ve think-tank'lerdeki önemli şahıslarla yaptığım görüşmelerin çok büyük bir önem taşıdığına inanıyorum. Bu görüşmelerimde Pakistan'ın ABD elçisi de bana iştirak ettiler. İslami hareketler konusunda uzmanlarla, Kongre üyeleri ile görüştüm. Ayrıca dışişleri yetkilileri ile önemli konularda görüş alışverişinde bulunduk.

ABD'yi ziyaretiniz, Cemaat-i İslamı ve ABD arasında yeni bir anlayış olduğunu göstermiyor mu?

Ben ABD'yi Kuzey Amerika İslami Çevre organizasyonunun davetine binaen ziyaret ettim. Diğer Müslüman organizasyonlar da, ziyaret etmem için davet ettiler. Bunlar Afro-Arab, Malezya, Afgan, İran ve Pakistanlılar'ın organizasyonları. Dünyadaki tüm İslami hareketler, Batı'ya ve batılı aydınlara, Huntington'un felsefesi olan "medeniyetlerin çatışması" düşüncesinin geçersiz olduğunu ispatlamak için uğraşmakta. Modern insan, korku, endişe ve insan kıyımının olduğu dünyada çile çekiyor. Buna binaen, biz İslamı barış ve adalet sistemi olarak sunuyoruz. Eğer gerçekten dünya global bir köy halini almış ise, o zaman onu yönlendirecek bir sisteme ihtiyacı olur ve bu da İslam olmalıdır. ABD'nin bütün dünya üzerinde hegemonyasını kurması imkansızdır. Eğer ABD böyle bir şeye yeltenirse, bunun sonucu zulüm, sömürü ve baskıyla olur. Biz, islami düşünceyi dünyaya yaymak istiyoruz.