| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
"fikren hasım, siyaseten hısım"İslâmcılık ile İttihatçılık arasındaki sıkı alâka pek vurgulanmadığı gibi, bu sıkı alâkanın bilinmesi de pek istenmez. Oysa İslâmcıların çoğu -Elmalılı Hamdi, Mehmed Akif, Ahmed Naim, Musa Kâzım, Said-i Nursî, Mustafa Sabri, vb.- "İttihatçı Cephe"nin hatırlı elemanları arasında yer almaktaydılar; ve bazı farklılıklar bir kenara bırakılacak olursa, İslâmcılarla İttihatçıları birleştiren esas nokta, "devletin yıkılmaktan kurtarılması" idi. Onlara göre, devletin yıkılmaktan kurtarılması için önce II. Abdülhamid istibdâdının çökertilmesi, sonra Kanun-i Esasî'nin (Anayasa'nın) yürürlüğe sokulup Meşrûtiyet'in ilan edilmesi gerekiyordu. 1908'de istibdad'ın sona erip meşrûtiyet'in ilan edilmesiyle -umulduğu gibi- memleket güllük gülistanlık hâle gelmedi; derin sorunlar başgösterdi; muhalefet kendi arasında bölündü. Devlet gerçekten parçalanıyordu. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar dört bir yandan saldırmaya başladılar. Bu sefer davulun sesini yakından duymuş olan İttihatçılar sözde memleketin âli menfaatleri adına, gerçekte şahsî hırs ve ihtiraslar uğruna Abdülhamid devrini aratacak bir baskı rejimi kurdular; ham hayaller uğruna devleti Harb-i Umumî'ye soktular; belki aşk ve şevkle çalıştılar ve fakat tecrübesizlikleri yüzünden muvaffak olamadılar. Bu süreçte İslâmcılar "fikren hasım/siyaseten hısım" oldukları Türkçülerle ve Batıcılarla kader birliği yaparak devletin çeşitli kademelerinde sorumluluklar üstlendiler. Kendilerine nerede ve hangi görev verildiyse, görevlerini bi-hakkın yerine getirmek için canla başla çalıştılar; öyle ki içlerinden Said-i Nursî, Mehmed Akif gibi birçok kimse sadece ilimle, maarifle ilgili alanlarda değil, devletin istihbarat birimlerinde dahî vazife aldılar. Nitekim bugünkü MİT'e karşılık gelen TM (Teşkilât-ı Mahsûsa) ve MM (Müdafaa-i Milliye) örgütleri, içinde birçok İslâmcı'nın yer aldığı devlet kurumları arasındaydı. Dr. Abdullah Cevdet (Batıcı), Yusuf Akçura (Türkçü), Mehmed Akif (İslâmcı), vb. farklı görüşteki kimselerin oluşturduğu MM'e bağlı "Heyet-i İrşadiye" platformunun ilk toplantısında Akif'in Dr. Abdullah Cevdet hakkında sarfettiği şu sözler, hiç kuşku yok ki bu işbirliğinin taraflar için ne denli büyük bir fedakârlık anlamına geldiğini gösteriyor: - "Benim elimden gelse bu adamı tepelerim. Fakat memlekete hizmet nâmına çağrıldığım için, istemiye istemiye onunla bir mecliste bulunuyorum. Dozy'nin kitabını tercüme eden bir adamla birarada bulunmak kadar bana azab olamaz!" Fikren hasım/siyaseten hısım olmakla kasdettiğim işte tamı tamına bu! Fikren tamamen muhalifi olduğu çevrelerle "memlekete hizmet" (siyaset) adına birlikte hareket etmek mecburiyeti... Bugünün bazı İslâmcıları da -II. Abdulhamid istibdadını hatırlatacak şekilde- "totoliter, jakoben, baskıcı, dayatmacı, insan haklarına saygısız, özgürlük karşıtı" gibi bir dizi terimle eleştirdikleri müstebid bir yönetim anlayışına karşı, güya fikren hasım oldukları çevrelerle siyaseten hısımlık kurmayı deniyorlar; memlekete hizmet adına birlikte hareket etmeyi bir gereklilik görüyorlar. Meşrûtiyet İslâmcıları -'şurâ' ve 'meşveret' terimleri aracılığıyla- nasıl meşrûtiyet'in İslâm'la çatışmadığını göstermeye çalıştılarsa, bugünün İslâmcıları da demokrasi'nin İslâm'la çatışmadığını göstermek için aynı yapay yöntemleri deniyorlar ve en azından şu kadarını seziyorlar ki siyasî merkez'in kendilerinden istedikleriyle AB'nin Türkiye'den istedikleri arasında fark yok. "Birarada yaşamak" esasen Türkiye'deki farklı unsurların birarada yaşaması değil; Avrupa Birliği'ndeki farklı unsurların birarada yaşaması demek olduğundan, İslâm'ın Demokratik Hukuk Devleti içerisinde buharlaşmasını istemek, Türkiye'nin Avrupa Birliği içerisinde buharlaşmasını istemek anlamına geliyor. İşte asıl hüzün verici olan da burası; zira öyle görünüyor ki bu gidişle geleceğin İslâmcılarına, kesmeleri için binebilecekleri bir dal da kalmayacak.
dcundioglu@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|