Halkın anladığı dil

Halkın dilinden anlamak mı iyidir, yoksa halkın anladığı dilden konuşmak mı? Hangisini yaparsan yap hiç fark etmez, ikisi de aynı kapıya çıkar diyebilir misiniz? Diyemezsiniz. Halkın dilinden anlamak ifadesinde bir tenezzül var. Halktan kişilerin kendi kendilerine neler söylediklerini halktan sayılmayan birinin anlama lûtfunda bulunmasıyla halkın dili anlaşılmış oluyor. Oysa halkın anladığı dilden konuşmak ifadesi bir icbarı çağrıştırıyor. Halktan sayılmayan biri diyeceğini öyle bir tavırla derse ve dediğini o şekilde yerine getirirse ancak o zaman halkın anladığı dilden konuşmuş oluyor.

Sorumuza dönelim: Halkın dilinden anlamak mı iyidir, yoksa halkın anladığı dilden konuşmak mı? İkisi de kötüdür. Ne halkın mevcudiyeti farz edilen dilinden anlamalıdır, ne de halka anladığı farz edilen dilden konuşmalıdır. Birincisini yaparsanız karşınıza ne kadar anlayışsızlık, kabalık ve bilgisizlik çıkmışsa onları onayladığınızı ve onlara destek verdiğinizi göstermiş olursunuz. İkincisini yaparsanız elinize ne kadar aldatma, yıldırma, ezme gücü geçirmişseniz onları kullanmış olursunuz. Demokrasi önce halkın dilini anlamayı ve akabinde halkın anladığı dilden konuşmayı icap ettirir. Yani işe insanların anlayışsız, kaba, bilgisiz olmakla değerden düşmedikleri uzlaşmasıyla başlar ve bu uzlaşmanın dışına çıkmaya yeltenenleri geri dönmeye ikna ederek, sizin sözlerinize aldanmıyorlarsa onları yıldırarak, yılmıyorlarsa onları ezerek işi bitirirsiniz.

Halkın dili dedikleri şey çok sayıda insanın razı oldukları hatalardan müteşekkildir. Dünyanın hiçbir yerinde halk dili fasih ve sarih değildir. Fesahat ve sarahate dilin kaynağına gösterilen sadakat sayesinde yani eğitim ve öğrenimle erişilir. Halkın dilinden anladığınız zaman (bunu ister gramer düzeyinde ele alın, isterseniz kemikleşmiş bir zihniyete teslim olmak sayın) anlamdaki bulanıklığın kabulüne cevaz vermiş olursunuz. Bu da anlayışlık, kabalık, bilgisizlik demektir. Popüler kültür bir bataklıktır. İnsanlık her çağda ve her bölgede haysiyetini bu bataklıktan kurtularak korumaya çalışmıştır. Uzmanların popüler kültüre verdikleri taviz ve popüler kültürden güç alarak uygulamaya konulan toplum tasarımları insanların insanlar üzerinde baskı uygulamalarını kolaylaştırır. Bu demektir ki bütün diktatörler halkın anladığı dilden konuşur.

Neyin olursa olsun iyisini, güzelini, doğrusunu isteyen kişi popüler kültürden ayrılmış, yüksek kültürü mümkün kılan alanı genişletmiş olur. Halk anlamasa da iyi, güzel, doğru vardır. Hatta çoğu zaman o şey halk anlamadığı için iyi, doğru, güzeldir.