![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
BBP misyonu
Türkiye'nin içinden geçtiği sancılı süreç içinde, bu süreçten en çok yaralanan toplum kesiminin en çok "Şimdi BBP'nin Meclis'te bir grubu bulunmalıydı" düşüncesini seslendirdiğini sanıyorum. O seste bir fark olacağını düşünüyor insanlar. O sesi hep diri, tavırlı buldular. Samimi buldular. Ankara'ya giden özgürlük arayışçıları, onları her ziyaret ettiklerinde derin bir güven duygusuyla döndüler. Destek sözü aldılar ve buna güvendiler. Sanırım onların kişiliğinde hiçbir zaman "siyaset bezirganı" tipi gözlemlenmedi. Temiz kaldılar, net kaldılar... "Meclis'te bir grupları olsaydı..." temennisi, 28 Şubat'ın net mağduru RP-FP çizgisinin savunma psikolojisinden ayrı, ve tabii, 28 Şubat'ın siyasi misyonunu üstlenen partilerden ayrı, net olarak millet adına, "FP'ye vuruyoruz" diye gerçekte millet haklarının gasbına yönelik bir operasyona yürekli karşı çıkış beklentisiydi. Meclis'te bu dönemde bunu göremiyoruz. Çünkü bunu yapması muhtemel olan FP, bir varlık kaygısına sürüklenmiştir. DYP, 28 Şubat operasyonu karşısında yeterli duyarlılığa sahip değildir. Çünkü zihninin bir yanında hep 28 Şubat'ın değerler dünyası vardır. Diğer üç parti ise koalisyon ortağıdır ve 28 Şubat'la eklemlenmiştir... İktidar partilerinden ancak bireysel çıkışlar söz konusu olmuştur. Diri bir grup, sayısı yetmese de Meclis'te "ana muhalefet" görevi ifa edebilirdi ve bu, iktidar partileri için bir "tanzim siyaseti" 28 Şubat mağduru siyasi hareketler için de, kuşatmayı yarma zemini oluştururdu. Parlamentoda BBP gibi bir grup bulunsaydı, MHP böylesine teslim olabilir miydi, ANAP böylesine pasif kalabilir miydi? FP varlık savunması ile yetinebilir miydi? İktidar ortağı partiler içindeki bireysel muhalif çıkışların bile süreci nasıl zorladığı ve kendi partilerinin 28 Şubat'la bütünleşmesini önlediği dikkate alınırsa, diri bir muhalif sesin hayati fonksiyonu daha iyi değerlendirilebilir. Sadece Cumhurbaşkanlığı makamındaki bir değişimin, 28 Şubat denklemini nasıl sarstığı üzerinde düşünmek gerekiyor. BBP Meclis'te olamadı ve denebilir ki, 28 Şubat sürecinin derinleşerek uzamasında bu sesin eksikliğinin büyük etkisi vardır. Şu an, kamuoyu araştırmalarında en büyük grubu "kararsızlar" oluşturuyor. Biliyorum, bu grup, şu an pek çok siyasi hareket tasarımcısının ilgisini çekiyor. Ona yönelik yatırımlar söz konusu. Bu grubun verdiği en net mesaj, hiç şüphesiz, mevcut siyasi partilerle arasında bir "temsil sorunu" bulunduğu gerçeğidir. Bu birikim nereye akacak sorusuna ise bu kadar net cevaplar verilemez. Ancak "bu birikimle nasıl buluşulabilir?" sorusunun BBP'nin gündeminde bulunduğu da tahmin olunabilir. Bu birikimin, en azından bir bölümünün, zihninde BBP'yi bir alternatif alanı olarak düşündüğü kanaatindeyim. Ancak, seçmen iradesi, önemli ölçüde bir vakumla, çekim merkezi oluşturulması ile hareket ediyor. "Rüzgarı yakalamak" deniyor buna... Şunu biliyorum, 18 Nisan seçimlerinden önce BBP çevresinde olan önemli bir seçmen grubu, seçimlerde MHP ve FP'ye kaymıştır. Özellikle "barajı aşsın" diye MHP'ye... Seçimlerde BBP için çalışıp, oyunu MHP'ye veren parti temsilcilerinin bulunduğuna dair somut vakalar bile anlatıldı bana... Burada BBP seçmeninin, gerektiğinde daha aşkın hedefler için "partisini aşmak" gibi bir özelliği ortaya çıkıyor. Bunun, bir yerde kişisel erdem içinde sayılsa bile, parti-seçmen ilişkisi açısından bir zaaf teşkil ettiği şüphesizdir. Zaaf, seçimlerde BBP oylarının yüzde 1.5'larda kalması biçiminde tezahür ediyor.
BBP bugün ne yapabilecek?
Parlamentoda grubu bulunmayan, hele ülkenin ekonomik rantını devşiren kesimlerle yoğun ilişkiler içinde olmayan bir partinin en azından ekonomik olarak varlığını sürdürmesi zordur. Bu zorluğu BBP'nin de derin biçimde yaşadığı kuşkusuz. Ancak BBP ayakta. Hâlâ gerek Genel Merkez'de, gerekse mahalli teşkilatlar planında, diri öncü insanların partinin geleceğini inşa etmeye çalıştıklarının tanığıyız. "Muhsin başkan", orda duruyor ve beklenen her defasında kalbini konuşturuyor. Dünkü genel kurul, bu varoluşun memleket boyutunun yansıması... Zor zamanda sürdürülen birlikteliğin göstergesi... Coşku bitmemiş, üstelik yenilenmiş gibi... Geriye kalıyor bir vakum oluşturmak... Partiyi çekim merkezi haline getirmek ya da diğer ifadeyle rüzgarı arkasına almak... Bilmem, ülkedeki siyasal temsil krizini aşma alanındaki başka projelerle yollar ne kadar kesişir? Ama vakum oluşturma meselesinin çözümü her hal ü kârda büyük önem arz ediyor. Bu, bir bakıma "Bunca samimiyetimize, bunca doğru duruşumuza rağmen neden yeterli seçmen zeminine ulaşamadık, insanların muhabbeti neden sandığa beklenen ölçüde yansımadı?" sorusunun cevabını da verecek bir hadisedir... Şu sıralar BBP liderinin en çok partiyi büyütme ekseninde düşündüğü ve bu yönde çaba sarf ettiği gözleniyor. BBP'nin büyümesinin Türkiye için bir kazanç teşkil ettiğini söylemek sadece bir gerçeğin ifadesi olacaktır.
atasgetiren@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|