YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...


  Arşivden Arama

 

 

FP falı

FP kapatılacak mı, kapatılmayacak mı? Hacminin büyük kısmı su altında kalmış bir mihrakın sözcüleri, her gün eline taze bir papatya alıyor ve büyük kalabalıkların huzurunda fal bakıyor: Kapanacak, kapanmayacak!.. Kapanmayacak, kapanacak!..

Anlayacağınız tam bir tulûat manzarası!..

Kalabalığın gözleri falcının el hareketlerine kilitlemiş; bu meçhûl âkıbete hemen herkes rızâ içinde, bekliyor. Kapanacak dense de, kapanmayacak dense de herkes râzı ve memnûn!..

FP kapanacak; kapanmayacak

Nitekim Antalya'da yapılan il başkanları toplantısında (Recai Bey'in katılmadığı), Oğuzhan Asiltürk durumu kabullenmiş gibi bir hava içinde, il başkanlarını teselli ediyor: "FP'yi kapatırlarsa, yolumuza devam ederiz. Merak etmeyin yeni partimiz hazır." Bu ifadelerden yola çıkan bir gazete de, haberine şöyle bir yorum eklemiş: "FP'nin yerine kurulacak yeni partinin Kurucular Kurulu listesinin hazırlandığı ve kapatma davası sonuçlanmadan İçişleri Bakanlığı'na başvurulacağı vs."

Buna karşılık, Genel Başkanı Recai Kutan daha farklı bir ağızdan konuşuyor. Recai Bey'in son iki haftadır yaptığı konuşmalar zaten hep böyle!.. Bilmem dikkatinizi çekiyor mu?

Recai Bey'in bu tarz konuşmaları, onun genel başkanlığının icabı ilk elde. Bir genel başkanın zaten böyle konuşması gerekir. Boynunu yağlı ipe uzatmış, hakkındaki idam fermanını içselleştirmiş bir psikoloji zaten bir genel başkana yaraşmaz. Asgariden bir rızâsızlık tepkisi de üretilmesin mi yani?

Recai Kutan Bey'in bu minval konuşmalar yapmasının altında, kuşkusuz Avrupa ziyareti sırasında yaptığı temasların, aldığı mesajların ve edindiği intibaların büyük bir rolü bulunmalıdır. Daha ötede, 8 Kasım'da netleşecek "Katılım Ortaklığı Belgesi" ve yılbaşına kadar sürecek sancılı AB müzakereleri safhasında, FP gibi bir partinin kapatılmasının göze alınamayacağı düşüncesinin, Recai Kutan'da ağır bastığı anlaşılmıyor mu?

Recai Bey'den tezahür eden bu analitik algılamaya katılmamak mümkün olamaz. Geleceği öngörmek ve gelişmeleri sağlıklı algılamak diye buna denir işte!..

Asker, FP, AB süreci

Ama iyi düşünelim; FP'nin kapatılmayacağı kanaatine ermek için, bu tür bir argüman yeterli olabilir mi? Ben şahsen ihtiyatlıyım. Bunun daha başka sebepleri, meselâ iç şartları da bulunmalı değil midir?

İsterseniz şöyle düşünelim: FP'nin kapatılması, Avrupa Birliği katılım sürecine menfi etki eder diye düşünürsek, o takdirde şunu da kabul etmemiz gerekecektir. Demek ki, ordu gibi bir kurum da dahil olmak üzere, AB karşıtı muhtelif güçler, ciddi bir stratejik değişime maruz kalmışlardır. Çünkü AB sürecini dinamitlemek için, Türkiye'nin önünde, FP'nin kapatılmasından daha büyük bir koz bulunamaz. Daha açık bir ifade ile, FP kapatılmaza, ordu gücünün AB'ye girişe karşı çıkmadığı sonucu hasıl olmayacak mıdır?

Evet, birtakım ucuz mantık ve yaklaşımlara göre maalesef böyle!.. Ama neredeyse bir yıldır henüz AB'ye üye olmadığımız bir aşamada, Avrupa Kolordusu'na katılım noktasında sergilenen gayretleri nasıl izah edeceğiz? Nitekim Türkiye, ısrarlı politikaları sonucu bu hakkı temin etmiş bulunuyor. Yarın Balkanlar, Kafkasya vs. kriz bölgelerinde kullanılacak Avrupa Kolordusu içinde, Türkiye ağırlıklı bir güç olarak şimdiden yer alacak. Dolayısıyla, FP'nin kapatılıp kapatılmayacağı sorunsalı, sırf AB süreci ile izah edilemez. Aynı şekilde, FP'nin âkıbeti ile de, askerin AB'ye taraftar olup olmadığı hakkında ileri-geri genellemeler yapılamaz.

Türkiye yolunu çizdi

Bizim kanaatimize göre, Türkiye'deki bütün aktif güçler, AB'ye girişi içlerine sindirmiş vaziyette. Hem de millî bir strateji olarak!.. Ben bir adım ötede, buna MHP'yi de dahil ediyorum. Dolayısıyla AB'ye "taraftar olanlar" veya "karşı çıkanlar" biçimindeki tasnifçi tutumlar yeterince sağlıklı görünmüyor bize.

Tam aksine Türkiye'de, AB adına sözcülük yapanlarla, çetin bir pazarlıktan yana olanların ayrımından söz edilebilir. Yaptığımız bu reel tasnifte, Mesut Yılmaz'ın yeri son derece önemli gözüküyor. Son tutumlarıyla Sayın Yılmaz, bu işi daha sağlıklı algıladığı intibâlarına yol açıyor. Hem köhne gemiyi harekete geçiriyor, hem de sağlıklı tavırlar sergiliyor. Yani Türkiye AB konusunda, "ittifakların bileşkesi" bir politikaya nihayet ermiş bulunuyor. Türkiye adına önemli bir aşama kabul edilmelidir bu durum.

FP'ye ilişkin iç gelişmeleri ise ayrıca yazacağım. Yani yeni bir fala da biz bakacağız. Şimdiden söyleyelim, ufuklar fazla kapalı değil!..


9.EKİM.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...