YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Sezer ve Kıvrıkoğlu

Cumhurbaşkanı Sezer'in toplum nezdindeki itibarına ilişkin son kamuoyu araştırması ANAR'a ait. Tahmin edilebileceği gibi ANAR anketinde de Sezer, davranışları ile onaylanan insan durumunda.

ANAR anketinde KHK konusundaki tutumu sebebiyle Sezer, halkın yüzde 69.9'u tarafından destekleniyor. Sezer'in tavrını olumsuz karşılayanların oranı ise sadece yüzde 17.5. Sonucun ilginç yanı, bu oranın, hemen tüm partilerin mensupları tarafından paylaşılıyor olması. DSP'liler içinde bile Sezer'i beğenenlerin oranı yüzde 73'ü buluyor. MHP'de yüzde 76, ANAP'ta yüzde 68'e oranında bir destek var Sezer'e. Muhalefet partilerinden ise daha büyük oranda destek geliyor. FP'den yüzde 89, DYP'den yüzde 81, BBP'den yüzde 94.

ANAR anketinde "Çankaya'nın yetkilerinin sınırlandırılması" konusunda da halkın görüşü sorulmuş. Burada da yetki sınırlamasına yüzde 61 oranında karşı çıkılıyor. Yetki sınırlamasını isteyenler ise yüzde 28'de kalıyor. Bunu da Sezer sempatisinin bir sonucu olarak görmek mümkün.

Bu iki alan, Cumhurbaşkanı ile hükümet ortağı partilerin, üstelik Genelkurmay Başkanı ve kartelin birinci sayfa desteğine rağmen itibar karşılaşmasında ortaya çıkan sonuç.

Cumhurbaşkanı, siyasi tabanı olmayan bir insan. Politikadan gelmiyor. Üstelik şova yönelik girişimleri olmayan bir kişiliğe sahip. Eğer şov diye nitelenebilirse, "sadelik"i öne çıkaran birkaç davranışından söz edilebilir. Bu "sadelik"in "düşük profil" olarak yorumlanma-eleştirilme riski de bulunmasına rağmen, halkın itibar notuna mazhar olması ilginç.

Onu öne çıkaran tarafı, "hukuk saygısı" olmalı. Sadece hukuk saygısı. Ve işte bu farkla halk nezdinde hükümeti ve KHK konusunda hükümetin yanında -arkasında yer alanları sollamış olmalı.

Bu, yaşanan süreçte insanımızda yoğunlaşan hukuk özleminin bariz bir göstergesi olarak yorumlanabilir.

Cumhurbaşkanı Sezer'in, dün başlayan "Milenyum Zirvesi" gezisinde, başta ABD'li yetkililer olmak üzere, uluslararası planda görmesi beklenen ilgi de, bir farkı ortaya koyuyor.

Ben burada, Genelkurmay Başkanı sayın Kıvrıkoğlu'nun konumunu gündeme getirmek istiyorum.

Bilindiği gibi "itibar-saygınlık" eksenli kamuoyu araştırmalarında Türk Silâhlı Kuvvetleri, "itibarı en yüksek kurum" olarak çıkıyor.

Bu, bir toplumun kendi ordusuna güvenmesi açısından son derece önemli ve gerekli. Hatta daha önceki yazılarımda, Diyanet'i de TSK gibi halk nezdinde saygın kuruluşlar arasında değerlendirerek, bu oranın yüzde 100'lerden aşağı düşen her puanının "tehlike" olarak görülmesi, hele bu oran yüzde 60-70'lere düşmüşse, alarmın soz konusu olması gerektiğini iade ettim.

Kurum olarak TSK'nın itibarı en üst sıralarda seyrederken acaba birey olarak Genelkurmay Başkanı sayın Hüseyin Kırıkoğlu'nun itibarı hangi seviyededir?

Türkiye'de bir Genelkurmay Başkanı'nın itibarına ilişkin kamuoyu araştırması pek gelenek değil. Belki de hassas görevlerdeki bu tür kişilerin saygınlığı "aşındı-yükseldi" türünden tartışılmaması tercih ediliyor.

Ama, tartışmaların her alanı sardığı zamanlarda tartışmaya katılan herkesin tartışılma riskini göze alması da beklenmeli.

İşte burada, özellikle KHK tartışmalarında, KHK'dan yana etkin rol alan Kıvrıkoğlu'nun itibar tartışması gündeme giriyor.

Acaba sayın Kıvrıkoğlu da Sezer gibi halk nezdinde kabul mü gördü, yoksa eleştirildi mi?

Dediğimiz gibi, ANAR anketinde bu halka sorulmamış.

Ancak Sezer-hükümet oylaması, hükümet çizgisinde herkes için olduğu gibi sayın Kıvrıkoğlu için de pekalâ bir kabul-red ölçüsü olabilir.

Ki hükümetin tavrı tasvip edilmiyor halk nezdinde.

Bu noktada hükümeti destekleyen kamuoyu oranı sadece yüzde 17.5.

Acaba "kıyım kararnamesi"nden yana tavır koyan Kıvrıkoğlu'nun alacağı destek daha fazla mıdır?

Ben sanmıyorum. Hatta belki yıpranma hükümetinkinden daha da fazladır, çünkü vatandaş bir bakıma hükümetin bu işi "kerhen" yürüttüğünü, hükümetin ısrar ettiği "siyasi intihar girişimi"nin kaynağında da 28 Şubat'la birlikte askeri iradeyi görüyor.

Sayın Kıvrıkoğlu, 28 Şubat sürecinden sonra gelen bir Genelkurmay Başkanı olarak, geniş halk kitlelerinde bir ümidi de beraberinde getirmişti. Ümid, halkı yaralayan süreçte bir restorasyon ümidi idi. Geldiği günlerdeki saygınlığı ile, bugünkü arasında, bir kıyaslama yapmışlar mıdır, bilemiyorum, ama 28 Şubat yanında koyduğu her ağırlığın, halk nezdinde bir yıpranma değeri taşıdığını belirtmek gerekir.

Dilerlerse, bir kamuoyu araştırması yaptırabilirler...

Biz, "halk ne derse desin, biz bildiğimizi okuruz" görüşünde olmayan, halkın eğilimlerini önemseyen herkesin, zaman zaman kendini halk kantarında tartmasının lüzumuna inanırız.

TSK'nın itibarının yüksekliğine ilişkin kamuoyu sonuçları nasıl değerli ise, KHK konusunda halkın ortaya koyduğu karşı görüş de o kadar önemsenmelidir.

Ben, Adalet Bakanı sayın Hikmet Sami Türk'ün bir demeçle uyandırdığı sempatiye bakıp, Türkiye daha iyi okunabilir, diye düşünüyorum.


5 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...