YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 

 

"Bilgi çağı"nın projesi Türkiye'de köy-kent!.

Bir zamanlar, hepimiz gençtik.. Bizim kuşağın çocukları da, ilkokula başlardı yazlar bitince..

Benim oğlum, okulun ilk günü sona erip, eve dönünce sormuştum..

- Okul nasıl birşey?

Şu cevabı vermişti bana..

- Ders diye birşey var, çok uzun.. Teneffüs diye birşey var, çok kısa..

Bir doktor arkadaşımızın oğlu da, önlüğünü giyip, hevesle okula gitmiş.. Akşamüstü, neşe içinde dönmüş evine.. Önlüğünü yere atmış..

Annesi uyarmış..

- Önlüğünü yere atma.. Yarın yine giyeceksin onu.. Önlüğünü temiz tut..

Çocuk çok şaşırmış..

- Okul bitmedi mi yani? Bugün gittim ya..

Meğer okula gitmeyi, bir günlük bir uğraş sanıyormuş..

Aslında biz yetişkinler de, Türkiye'nin kronik hastalıklarını, bir dönemde gelip, geçecek sorunlar gibi görüyorduk o dönemlerde..

Ne yapalım?. Gençtik, deneyimsizdik..

Örneğin 1970'lerde Bülent Ecevit, "Köy-kent" denilen sürrealist projeyi ortaya atınca, gülüp, geçmiştik..

Ecevit, televizyonda bir kara tahtanın başına geçip, Konya ovasındaki "A" köyünün balıkçılık, "B" köyünün çiçekçilik, "C" köyünün tavukçuluk yapacağını, üstelik şimdikinden daha sağlıklı bir görünüm içinde anlatmıştı..

Bu köy-kent de, Ecevit'in tüm 1980 öncesi projeleri ve başarısızlıkları ile birlikte, seçmenin beğenisine sunuldu.. 1979 ara-seçimlerinde, Demirel köy-kent için, "bu zorunlu göç demektir" benzeri birşeyler söyledi..

Ve Ecevit'in CHP'si, o ara seçimde 5-0 yenildi..

Bütün bunlar olurken, ben 30'lu yaşlardaydım..

Şimdi, 60'a yaklaşıyorum hızla..

Ve Ecevit, yine "köy-kent"e takılı olarak ortalarda.. Ayrıca, Başbakan!.

Hani kamyonların üzerinde "ömür biter-yol bitmez" diyen yazılar vardır..

Bizim siyaset kamyonunda da, "ömür biter, demokrasi biter, köy-kent bitmez" yazısı olmalı!.

1974'te, Ecevit miğferli posterleri ile simgelenen "Kıbrıs Fatihi" olduktan sonra, erken seçime takılıp, MSP ile koalisyonunu bozuvermişti..

O zaman Dışişleri Bakanı olan rahmetli Turan Güneş geldi bir gün bana.. Öfkeliydi, burnundan soluyordu.. Anlattı..

- Biliyor musunuz bizimki ne yapmış?. Cumhurbaşkanı Korutürk'ten, kurulacak yeni tarafsız hükümette, CHP için iki koltuk istemiş.. Biri Dışişleri Bakanlığı, öbürü de Köy İşleri Bakanlığı.. Korutürk, Köy İşleri Bakanlığını neden istediğini sorunca, şu cevabı vermiş.. Bu bakanlıkta Mustafa Ok bulunacak.. Kıbrıs Türk kesiminde köy-kentler kuracağız..

Demek, o bizim doktor arkadaşın oğlunun, okula gitmeyi bir günlük bir iş zannetmesi, çocukça bir yanılgı değilmiş..

Hepimiz neleri, ne zırvaları ve ne çağdışılıkları, bir günlük, geçici şeyler gibi görmedik mi?

1960'ların cuntalarını, "Silahlı Kuvvetler Birliği"nin girişimlerini, Orgeneral Faruk Gürler'in Cumhurbaşkanlığı teşebbüsünü falan da, "bu da geçer yahu" diye izlemiştik..

Bizden çok kuşaklar öncesinin genç Türkleri de, 1912'deki "Bab-ı Ali Baskını"nı öyle izlemişler..

Gerçekten burada dersler çok uzun, teneffüsler çok kısa..

ŞAKA

Zırva tevil götürmez!.

Üçlü koalisyonun başarılarına hayran olanlar, şimdi de Ecevit'in "köy-kent"ine övgüler düzüyor..
Bakarsınız, bu eşsiz projeye, diğer kesimler de katılır.. Yeni modeller üretilir..
- "Resmi Gazete-Özgür Basın" projesi
- "Devletçiliğe Dayalı Özel Teşebbüs" projesi
- "Egemenlik, Milli Güvenlik Kurulu'nundur" projesi
- "Demirel başkan-Ecevit şampiyon" projesi

TEBESSÜM

İşi uzatıp, tadını kaçırmak!.

Bu fıkrayı defalarca yazıp, anlattım..

Yine gerektiği için, tekrarlıyorum..

Karadeniz'in saf ve bakir çocuğu Temel, bir eve yemek davetlisi olarak gitmiş.. Yemeğin sonunda, Temel'e taze incir ikram etmişler..

Temel, ilk defa görüp yediği taze inciri çok sevmiş.. Ama mahçup bir kişi olduğu için, ev sahibine bu meyvanın adını soramamış..

Aradan bir yıl geçmiş..

Temel'i, aynı eve yine davet etmişler..

Temel'in aklında, hep o geçen yıl yediği, ama adını bilmediği lezzetli meyva varmış..

Ev sahibine, utana sıkıla derdini anlatmış..

- Hani bana geçen yıl birşey ikram etmiştiniz.. Dışı yeşil-mor arası bir renkteydi.. İçi yumuşaktı..

Ev sahibi, geçen yıl taze incir ikram ettiğini hatırlamamış.. Temel'in tarifini dinleyip, "herhalde patlıcan demek istiyor" diye düşünmüş.. Temel'e bir tane patlıcan getirmiş..

Temel patlıcanı ısırmış.. Yüzünü buruşturup, ev sahibine çıkışmış..

- Siz bunu hem uzatmışsınız, hem de tadını kaçırmışsınız!.

KISSADAN HİSSE - Bazı olguları uzatıp, tadını kaçırmak alışkanlık olmadı mı?


5 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...