YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 

 

Biz, smokinsiz ama omurgalı gazeteciler

Biz, smokin giyip, mutlu ve militer gülücüklerle garnizon kapılarında poz veren gazetecilerden değiliz.

Tanıdığımız bir paşa, telefonla "şıpın işi" ulaşabileceğimiz "çalışma grubu" yetkilisi bir arkadaşımız da yok.

Hiçbir darbeyi alkışlamadık.

"İrade-i milliye" hilafına hiçbir yüz kızartıcı eyleme kalkışmadık.

"Leydinin topuk sesleri", "Biz 60 smokinli gazeteci" türünden utanç verici yazılara imza atmadık.

Kredi, teşvik ve iane rantına yüz vermedik.

Hem köşe yazmak, hem gazete yönetmek, hem devlet kapılarında "ihale" kovalamak, hem TÜSİAD'a üye olmak gibi mevzun cinlikler düşünmedik.

Çok şükür "sarı basın kartı" da taşımıyoruz.

Vermediler.

Vermeyeceklermiş.

Çok umurumuzdu...

Sarı Basın Konseyi'ne de üye değiliz ona bakarsanız.

Gazeteciler Cemiyeti'nin kapısından adım atmışlığımız olmadığı gibi, bir derneğe, vakfa, partiye, ocağa, sendikaya, cemaate, platforma mensubiyetimiz de sözkonusu değil.

Henüz, hamdolsun, omurga taşıdığımız için, perva göstermeden "Yargıda yobaz da var, bölücü de var" diye açıklama yapan değerli Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Sayın Ergül Güryel'e (İsmini ilk kez duyuyorum, bu yazıdan sonra o da ünlü olacak inşaallah!) aynı pervasızlıkla sorabiliriz:

Ne biliyorsanız açıklayın.

Kim bu yobaz ve bölücüler?

Eylemleri, cürümleri nedir?

Bir Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi olarak, neden elinizdeki "tayin", "atama" ve "ihraç" yetkisini kullanarak bu unsurları devletten ayıklamadınız? Konuşmak için neden Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun açıklama yapmasını beklediniz?

Bu ülkede siyaset, "devleti ele geçirmek" esası üzerine kuruludur.

Son iki yüzyıldır böyledir bu...

Partilerin, derneklerin, vakıfların, odaların, sendikaların, cemaatlerin, sivil toplum kuruluşlarının nihai hedefi devlete nüfuz etmek, yandaşlarını devlet kadrolarına yerleştirmek, devletin imkanlarından "daha çok" yararlanmaktır.

Adalet kadrolarına CHP, DSP, İP mantalitesinde elemanlar yerleştirildiğinde problem çıkmıyor da, FP, DYP, ANAP çizgisinde biri sözkonusu olunca kıyametler kopuyor.

Neden?

Sabık Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, bakanlık kadrolarına beş bin civarında "solcu" ve "devrimci" yandaşı nasıl yerleştirdiğini övünerek anlatmıştı.

Ama bu, hiçbir zaman "sorun" olmamıştı.

Dindarlara "hayır", mezhepçilere "evet", öyle mi?

Sorun, bence, yargıdaki ideolojik örgütlenmeden kaynaklanıyor Sayın Güryel.

Yargıdaki ideolojik örgütlenme, sizin de veciz bir biçimde saptadığınız gibi, "Bakan hangi siyasi görüşteyse, o görüşe mensup adayların Adalet kadrolarına yerleştirilmesi"yle oluşmaktadır.

Moğultay'ın tasarruflarına itiraz etmeseniz de, buradan zımnen, sizin de Bakan müdahalesinin yargının tarafsızlığına halel getirdiği görüşünde olduğunuz sonucunu çıkarabiliriz.

Alâ...

Bakan müdahalesi yargının tarafsızlığına halel getirmektedir de, siyaset dışı odakların müdahalesi, örneğin "brifingler" yargının tarafsızlığına halel getirmemekte midir?

Cevap isterim ...

Biz smokinsiz ama "omurgalı" gazeteciler, bu sorunun takipçisi olacağız Sayın Güryel. Ta ki, yargı "hukuk"un denetimine girinceye kadar...


5 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet E. YAVUZ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...