![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Artık Avrupa standartları yetmezSeksenli yıllarda bir Batılıyla karşılaşıldığında, selamlaşmadan sonra sorduğu ilk soru: "Türkiye İran'a benzer mi?" olurdu. Türkiye ve İran'ın iki değişik müslüman ülke olduğunun anlatılması saatlerce sürerdi. Arapların Endülüs'ten geri çekilmelerinden sonra, müslümanların Avrupa'ya açılan kapısı Balkanlar oldu. Osmanlı Devleti 1389 yılında yapılan Kosova savaşından sonra Avrupa'daki varlığını perçinledi. Anadolu insanı sürekli Doğu'dan Batı'ya gitmiş. Batı'dan Doğu'ya gitmek, ona nehirlerin tersine akması gibi gelmiş. Bu yüzden, Türk toplumunun gözü Asya'da değil, Avrupa'da olmuş. Türkiye bir Irak, bir Suriye, bir Libya, bir İran olmaz. Ancak tek parti döneminin dayatmacı politikalarıyla İslam kültür ve medeniyetine karşı sürdürülen psikolojik savaş devam ederse, bir Afrika ülkesinden daha kötü olur. Asker bürokratların da, kendilerinden önce siyasilerin Avrupa standartlarına uymalarını istemeleri, Türkiye'nin tarih içindeki büyük yürüyüşünün devam ettiğini gösteriyor. Türk ve İslam dünyasının geleceği, Avrupa standartlarında bir ekonomik, siyasi ve kültürel performans göstermesine bağlı. Yeni yüzyılda Avrupalılar da dünya barışının Türk ve İslam dünyasıyla kurulacak diyalog, işbirliği ve dayanışmayla çok yakından ilgili olduğunu görmeye başladılar. Artık bir Batılıyla karşıladığında sorusu: "Ne zaman Avrupa Birliğine gireceksiniz?" oluyor. Ben kendi payıma, çok eleştirilsem de, seksenli yıllardan bu yana, Avrupa Birliğine girmenin, tarihin yüklediği bir sorumluluk olduğunu yazdım ve savundum. Son yirmi yıllık gelişmeler, öngörümüz büyük ölçüde doğruladı. Bir ülke ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan canlılık kazanmak istiyorsa, üretim gücü kendisinden küçük ülkelerle değil, büyük ülkelerle işbirliği yapmalıdır. Bu yüzden bizim kültürümüzde küçük yerleşim alanlarından daha büyük yerleşim alanlarına üretgenliğiyle birlikte doğurganlığını da yitirir. Doksanlı yıllarda Balkanlar ve Kafkaslar'daki gelişmeler, Türkiye'nin Avrupa Birliğine tam üye olmasının gerekli, ancak hiçbir zaman yeterli olmadığını gösterdi. Artık dünyanın en dinamik bölgesi Atlantik'in bu yakası değil, öteki yakası. Avrupa Birliğine tam üye olmak Türkiye'ye beklenen dinamizmi getiremez. Zaten Türkiye kırk yıldan beri Avrupa'da. Savaşla açamadığı kapıları işgücüyle açtı. Türkiye'nin yeni hedefi Avrupa üzerinden Amerika olmalıdır. Dünyada standartları Brüksel değil, New York belirliyor. New York'ta olmayan, Brüksel'de olamaz.
ngurdogan@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|