YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

"Göğ ekin"lerden biri

Fehim-i Kadim (Öl. 1648), Rahmi Eray (Öl. 1958), İlhami Çiçek (Öl. 1983) isimlerinden birini bir yerlerde duyduğum ve okuduğum zaman aklıma hep acelesi olan insanların dünyada yapmak istedikleri bir şeyi bir an önce yapıp gitmeleri aklıma gelir. Gerçekten de bu kişiler -belki daha nicesi- ileride yapacaklarınn ipuçlarını vermiş, fakat ömürleri vefa edemeden bu dünyadan sanki aceleleri varmış gibi ayrılmışlardır. İnsanoğlunun kaderi!

İlhami Çiçek, yaşasaydı Edebiyat dergisi çevresinden edebiyatımızda kalıcı şiirler yazan bir şair olarak tarihe geçecekti. Tek şiir kitab(çığ)ı olan Satranç Dersleri bunun işaretini bize vermektedir. Onu toprağa defnederken Nuri Pakdil, "Şiir sandığını toprağa gömüyoruz" demiş. Arif Ay, Dokuz Kandil'de onu şu dizelerle anlatır:

"... ve herşey bir kader iledir.
ey atını uçurumlara süren çocuk
terkisinde taşıdığın rüzgarla
acının ağacından toy bir yaprak düşürdün

Çevresini aydınlatmaya çalışan Dokuz Kandil'den biri de İlhami Çiçek'tir. Kısacık ömründe arkadaş çevresinde bunun işaretlerini vermiştir. O da bir Erzurumlu. Arif Ay şöyle anlatıyor kadim dostunu:

Yıl 1975. İlk kez görüyorum Palandöken'i; börkünü giymiş bir derviş heybetiyle karşımızda. Her yer kar. İnsanı üşüten değil, ısıtan bir soğuk. Bu, Erzurum soğuğu. Üniversitedeyim. İlk kez karşılaşıyoruz; tanıştırıyor Ali Güçer, Fuat Altınsoy, el sıkışıyoruz, kucaklaşıyoruz İlhami Çiçek'le. Her ders arası buluşuyoruz kantinde. Hep suskun. Hepimizin genel özelliği bir suskunluk. Az konuşuyoruz ya, "öz" oluyor konuştuklarımız. Çağ, insan, sanat-edebiyat oluyor konumuz hep. Salt konumuz mu, konumumuz da. Bu ilk tanışma, gün gün boyutlanarak anlamlı bir birlikteliğe dönüşüyor.

(...)

Hece dergisinin Ağustos sayısında "İlhami Çiçek'in Yayımlanmamış Bir Şiiri" başlıklı bir yazı yer aldı. Abdülkadir Erkal'İn 1994 yılında Narmanlı Âşık Hüseyin Sümmanioğlu üzerine bu tez çalışması yaparken, ünlü saz şairinin sandığını birlikte karıştırırlar. Sandıktan rulo halinde üç dört tomar kağıt çıkarırlar. Ve kağıtları teker teker incelemeye başlarlar. Şiirlerin içinde Sümmani'ye ve diğer âşıklara ait olanlar da vardır. Bu şiirlerden biri de İlhami Çiçek'indir.

Bu yazıdan İlhami Çiçek'in beslendiği değişik kaynaklardan birini öğreniyoruz. Şair gençliğinde âşık toplantılarına sık sık katılırmış. Bu şiiri ölümünden kısa bir süre önce bir yakını ile Sümmanioğlu'na göndererek onun bir cevap yazmasını istemiş. Sümmanioğlu bu şiire cevap yazmış, ama İlhami Çiçek o sırada askerde olduğundan gönderememiş. Bir iki ay sonra da ölüm haberini almış. Biz buraya, her iki şairimizin birer dörtlüğünü almakla yetinelim:

Dinle şair dinle sözlerim sana
İçerden sevdalı nakışın var mı
Neden boynunu büktün bana baksana
Nilüfere benzer kokuşun var mı

Sümmanioğlu'nun cevabı:

Sevda boyağına girip boyanan
Binbir örnek olur bakışsız olmaz
Nilüfer yaprağında yatıp uyanan
Misk-ü amber gibi kokuşsuz olmaz


10 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...